32 parçalı küçük oyuncaklardan oluşan ve bu oyunla oynandığında beynimizin sağ lobunu geliştiren şeyle ilgili konuşmak istiyorum bugün sizinle. Tabi öncelikle bunun ne olduğunu bilmeliyiz öyle değil mi?
Bu oyuncak bir satranç takımı elbette. 32 farklı taş ve her birinin farklı farklı görevleri var. Bunu çoğumuz biliyoruz tabi ki. Ama bilmediğimiz bir şey, yapılan araştırmalar göstermiştir ki satranç için gerekli olan beceriler, dil öğrenmek için gerekli olan becerilerle benzerlik göstermektedir. Yani bu oyunu oynarken beynimizin matematiksel kısmını yöneten sol lobunu değil sözel kısmını yöneten sağ lobunu kullanarak oynarız.
Eski’nin, yeni çağdaş kültüre en değerli hediyesidir satranç. Bu değer zaman içinde karşılaştığımız her çeşit insan ile konuşulan her dilde, tüm uluslarda, hem erkek hem de kadınlar da cinsiyet ayrımı yapılmadan test edilmiş yegane olgudur.
Satrancı oynarken sadece kendi hamlelerimizi değil, aynı zamanda karşı takımın yaptığı hamleye karşı nasıl bir tepki vermemiz gerektiğini de tasarlarız. Düşündüğümüzde o kadar çok olasılıklı bir oyun ki. Kimin ne zaman hangi hamleyi yapacağını bilemiyoruz
.
Bu zamana kadar satrançla ilgili tabi ki bir çok teknik geliştirilmiş. Başlayış şekillerine göre isimler verilmiş. Italyan, İspanyol açılışı; Sicilya, Hint savunması gibi isimler vermişler. Şiş, açmaz, çatal, çifte tehdit gibi Türkçe’ye çevrilmesine izin verilmiş çeşitli terimler de var. Her biri ayrı bir dünya diyebilirim. Birinde 2 taş oynayarak mat yapıyorsunuz, diğerinde piyon ve atı öne sürüyorsunuz, şaşırtma hamleleri kullanıyorsunuz… Bu hamleden sonra şu hamle mi gelir diye defalarca düşünmek istiyorsunuz. Kimini 1 dakika, kimini 1 saat, kimini ise saatlerce düşünebiliyorsunuz. Bizim de en çok istediğimiz şeylerden biri değil mi öğrenciyi düşündürmek, buna sevk etmek. Hele ki, çoğu şeyin tablet ve telefonlardan yapıldığını düşünürsek.
Birkaç oyunla önce öğrencilerimizin dikkatini çekip sonra onlara satranç oyama hissini yaşatmalıyız. Belki defalarca yenilebilecekler ama pes etmemeyi, yenmek için neler yapmaları gerektiğini araştıracaklar. Yeni taktik ve teknikler öğrenecek, yeni hamleler yapacaklar. Ve zafere ulaşacak.
Düşünsenize insanın en çok çabaladığı şeylerden biri de başarıya ulaşmak değil mi? Bu sadece öğrencilerimiz için de geçerli değil. Sürekli gelişim halinde olan bizlerin de ihtiyacı aynı zaman da. Başarıyı tatmak ve sonunda kendine olan güvenini kazanmak.
Peki bu oyunun faydaları nelerdir, bizi nasıl geliştirir?
- Planlı hareket etmenin önemini ve gerekliliğini kavratır.
- Süratli, doğru ve çabuk düşünebilmemize yardımcı olur.
- Olaylara doğru yorumlarla yaklaşabilme yeteneklerimizi geliştirir.
- Kişiliği ve karakteri olumlu yönde etkiler ve geliştirir.
- “Kendine güven” duygusu aşılar ve bunu geliştirir.
- Bizi kötü alışkanlıklara karşı korur.
- Kendi güç ve yeteneklerini daha iyi tanıyarak, bireysel güç ve yetenekleri açığa çıkarmaya ve bireysel doğru kararlar alabilmeye yardımcı olur.
- Dikkatini tek konu üzerinde yoğunlaştırabilme alışkanlığı kazandırır.
- Diğer ders konularının daha iyi anlaşılıp kavramasına yardımcı olur. Bilimselliği ön plana alarak araştırmalar yapmaya yönlendirir.
- Konulara karşı şüpheci yaklaşımı benimsetir, onları ezberci zihniyetten arındırır.
- Kişileri düşünen, araştıran, yargılayan varlıklar haline getirir ve yaratıcılıklarında özgür bırakan bir ortam hazırlar.
- Başarıya ancak ve ancak sistemli ve disiplinli bir çalışmayla varılabileceğini gösterir.
- Oynadığı karşılaşmayı yenmek istediği için mücadeleci bir ruh yapısına sahip olmanın gerekliliğini benimsetir.
- Başarısızlıklar karşısında yılmamayı, başarı için daha da çok çalışmanın farklı teknikler geliştirmenin gerekli olduğunu öğretir.
- Kazandığı galibiyetler sonrasında başarılardan büyük hazlar duyarak daha da başarılı olmaya yönlendirir.
- Yepyeni hedefler göstererek bu yeni hedefler doğrultusunda motivasyon sağlar.
- Kişilerin olumsuz bir yönünü, eksikliğini, veya bir davranış bozukluğunu hızlıca ortaya çıkarır.
- Kurallara uymayı, dostça oynamayı, kaybetmeyi kabullenmeyi, kazananı kutlamayı öğretir.
Bunlar Milli Eğitimin de istediği amaçlardır ve bunların hepsi dediğimiz gibi satrançta da vardır. Bu kadar pozitif etkisi olan bir araç kesinlikle bir ‘EĞİTİM ARACI’ dır.
Öyleyse, çocuklarımızın olabildiğince küçük yaştan başlayarak ‘Kişilik gelişiminde satrancın pozitif etkilerinden yararlanma’ amaçlanmalı, çocuklarımızın ve öğrencilerimizin olumlu davranışlar sergilemelerini sağlamaya çalışmalı, bu amaç bir ‘görev’ olarak benimsenmelidir. Belki de sosyal faaliyet olan satranç yakında okullara ders olarak eklenir kim bilir?
Kaynak: Türkiye Satranç Federasyonu