1. Anasayfa
  2. Makaleler

Akran Zorbalığına Dikkat

Akran Zorbalığına Dikkat
0

Akran Zorbalığı günümüzde okul çağı çocuklarının en sık karşılaştıkları sorun olmasına rağmen, yaş grubu aralıklarına göre okul ve aileler tarafından farklı değerlendirmeler yapıldığı için çokta üzerinde durulmamaktadır. Küçük yaş gruplarında “çocuktur yapar; kavga eder sonra yine barışır” mantığıyla hareket edilerek; birbirinden özür dileterek anlaştırma yoluna gidilmektedir. Çocuklar arasında bireysel ve grupla çeşitli sorgulamalar yapılmadan, gözlemle sorun olup olmadığı araştırılmadan ve çok ta fazla süreç değerlendirmesi yapılmayıp görmezden gelinebilmektedir. Oysa küçük yaş gruplarında alınamayan önlemler ortaokul ve lise dönemlerinde zorba çocukların bu davranışını arttırmasına neden olurken diğer taraftan, mağdur olan çocukların da okula yönelik tutumlarıyla, okul başarısında da hissedilir biçimde düşüşe, duygusal çöküntü ve sosyal becerilerinde bozukluklara sebep olmaktadır. Mağdurda çevreye güven, kendini ifadeyle ilgili iletişim güçlükleri ve sorunlarıyla baş etmeye dönük öz denetim problemleri ileride yaşanabilecek muhtemel sorunlardır. Hatta bu sorunu çözememesi, ortaokul ve lisede okul terkine kadar varan sonuçlar doğurabilmektedir.

Peki nedir bu akran zorbalığı?

Genel anlamda yapılan tanımlarda Zorbalık “güçlü olanın kendisinden daha güçsüz olana karşı uyguladığı, süreklilik gösteren zarar verici eylemlerdir” denilebilir. Diğer taraftan bir yada birkaç kez öfke veya tahrik unsurları içinde karşılıklı yapılan sataşma ve kavgalar zorbalık olarak değerlendirilemez. Bu tür durumlarda evet “çocuktur kavga da eder, barışır da” denilebilir, karşılıklı anlaşmaya ve akran işbirliğine dayalı çözüm yolları aranabilir. Okullardaki zorbalık “bir ya da daha fazla öğrencinin bir başka öğrenciye (mağdura) sürekli olarak olumsuz eylemlerde bulunması”dır. Akran Zorbalığı olarak değerlendirilebilmesi için güç dengesizliğinin olmasına, süreklilik arz etmesine, zorba ile mağdur arasındaki ilişkiye ve sürece bakmak gerekir. Okul içi akran etkileşimine dayalı her sorunu zorbalık olarak değerlendiremeyiz. Zorbalık, herhangi bir tahrik unsuzu olmaksızın, kendisinden güçsüz seçtiği kişiye zarar vererek, mağdurun korkmasına, acı çekmesine, fiziksel, duygusal ve psikolojik yönden zarar görmesine nedendir. Bu nedenle zorbalık kavramını; zarar verme türüne göre de fiziksel, sözel, ilişkisel, duygusal zarar olarak ayrıştırılabilir.

Fiziksel zorbalık tekrarlayıcı biçimde vurma, itme, saç çekme..vb şeklide bedensel zararı ifade ederken; sözel zorbalık hakaret, küfür, alay, tehdit gibi davranışları ifade etmektedir. İlişkisel zorbalıkta mağdura, daha çok eşyalarına zarar vermek, dolaylı yönden yapılan rahatsızlıklar ile parasını gasp etme gibi davranışları kapsar. Duygusal zorbalıkta mağduru grup içinde ayırma, dışlama, aşağılama olarak gözlenebilir. Son dönemlerde özellikle ergenler arasında internet üzerinden siber zorbalı türüne de sıklıkla rastlanmaktadır. Zorbalık hangi türde yapılırsa yapılsın mağdura yaşattıkları, zorbalığın şiddetine göre; şok, korku, kaygı, öfke, endişe, yetersizlik, suçluluk gibi bireysel anlamda baş etmekte zorlandığı duygu durumlarına neden olmaktadır. Bir de mağdur sorununu öğretmeni yada ailesine dile getirdiğinde, onların yaklaşımı ve tutumu sorununun çözümüne dönük olmazsa, mağdurun stresi artarak daha da fazla etkilenmesine sebeptir. Bu yüzden ilk gelen şikâyetlerde fark ettirmeden yapılan gözlemler ve üçüncü şahıslardan alınan bilgilerle durumun ciddiye alınması önemlidir. Muhtemel zorbalık saptamasında öncelikle okul aile işbirliği içinde gerekli yardımlarında alınarak çözülmesi gerekmektedir. Mağdur çocuğu dönük olarak kişisel tedbirler, zorbalığın yinelenmesi durumunda neler yapması gerekliliği, sözel iletişim ve “ hayır” deme becerisine yönelik çalışmaların ardından aile ile de evde alınabilecek tedbirler belirlenmelidir.

Diğer taraftan zorba çocuk burada çok daha önemlidir. Bu tür davranışları uygulayan çocuklara doğru yöntem kullanılmazsa, suçlamaya ve dışlamaya dönük davranılırsa zorbalık davranışı bir başka mağdur bulur ve şiddeti de artabilir. Hatta sınıfta ve okulda baş edilemeyen ve istenmeyen çocuk pozisyonuna düşmesi muhtemeldir. Çözüm amaçlı olarak ortamı yada okulu değiştirilse bile fark edilip önlem alınmaması durumunda bu çocuklar gittikleri ortamda dışlanmışlık hissi ile şiddeti arttırarak devam ettirebilirler ki sonraki durumlar malumdur. Şiddeti çözüm olarak gören, sadece bu şeklide var olabileceğine inanan, popülaritesini bu şekilde artırmaya çalışan, empati yoksunu bireylerin topluma karışması demektir. Bu nedenle bu çocuklarla zamanında ilgilenmek davranışların sebeplerine inmek ve buna yönelik bireysel tedbirler üzerinde çalışmak zorba çocukların okula ve topluma kazanımı adına çok önemlidir. Farklı ülkelerde yapılan boylamsal araştırmalarda tedbir alınmamış çocukların diğer çocuklara oranla suça karışma yüzdeleri oldukça yüksektir.

Bütün çocuklar masumdur ve tertemizdir. Çocukların yanlış davranışlarında başta aile olmak üzere, okul ve çevresel faktörle ile kısmen karakteristik özellikler etkendir. Önemli olan çocukluk döneminde çocuklara doğru ve iyi davranışların modellenerek aktarılması, yanlış davranışlarda ise, uygun tutum ve yöntemlerle davranış değiştirme tedbirlerinin alınmasıdır.

Özetle; 6-16 yaş grubu okul çağı sorunu olarak görülen akran zorbalığı önlenebilir bir durumdur. Ailelerin ve öğretmenlerin bu konuda dikkatli davranarak gerekli hassasiyeti göstermeleri önemlidir. Tüm çocukların huzur ve güven içinde okula devamlarının sağlanması her çocuğunun temel hakkıdır. Zorbasız, şiddetsiz ve çocukların ruh bütünlüğünün korunarak sağlıklı çocuklar yetiştirme temennisiyle…
Sevgiler…

Nermin ELMAS

Rehber Öğretmen

Facebook Yorumları

Nermin Elmas Eskişehir doğumlu..Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi mezunu.. Rehber Öğretmen/Md.Yrd.

Yazarın Profili

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.