Çizginin Dışındakiler 4
Sevgili okurlarım;
Bu yazımda size çoğunuzun bilmediği bir ışıktan bahsedeceğim. Bir köz. Bir kıvılcımdan. Onlarca çocuğa, yüzlerce gence rol model olmuş, olmaya devam eden bir mehtaptan, bir güneş ışıltısından bahsedeceğim. Karanlığın ortasında parlayan ve hep umuda gülümseyen bir ateş böceğinden. Ayazın yamacında, zemheri ortasında, kışın şedit rüzgarına rağmen baharı müjdelemek için tomurcuk tomurcuk açılan bir kardelen çiçeğinden bahsedeceğim. Bir tohumdan, bir filizden, gönül toprağında yüzünü daima güneşe dönen bir günebakandan bahsedeceğim. Gözlerinde daima ışıltı, yüzünde hep menekşeli gülümsemeler yeşeren, gönlü nehir berraklığı, yüreği sonsuz gökyüzü maviliği bir kahramandan: Asude ALTINTAŞ ’tan bahsedeceğim bu yazımda.
İnsan elbet dünyaya ham gelir ve onu emeği, çabası, mücadelesi olgunlaştırır. Bedeninin dar elbisesini yırtmış, ruhunun doruklarında özünü bulmuş ve insanlığa faydalı bir eser bırakmış insanlar tarih sayfalarında hep unutulmaz kalıyor.
Asude, kendi derdiyle akıp gitmeyen, dünyanın kötümcül sorunlarına kayıtsız, gamsız kalmayan ve dünya problemlerin köklü çözümler üretmeyi dert etmiş muhteşem insanlardan biri. O fikrine değil, probleme âşıktır. Yetkinliklerini paylaşmakta cömert davranır. Köklerine bağlı, dünyaya açıktır. Faydalı kullanmak için bilimi yüreğinin süzgecinden geçirip insanlığın hizmetine sunma gayretindedir hep. Dertli ve umutludur. Dünyanın birlikte yaşama problemlerine kafa yormuş, Şikâyet etmeden, çözüm üreten, kendi potansiyelini gerçekleştirmiş, cüretkâr bir yürek.
Bahaneler bağlı kalmadan, engellere takılmadan, içinde alevlenen inançla önündeki badireleri atlayıp aydınlığa giden yolda yürüdü o. Olumsuzlukları görmek yerine gökteki yıldızlara baktı hep.
Asi bir ruhtan, Asude, dingin bir gönle nasıl dönüşte hayatı, gelin hep beraber onun ağzından dinleyelim:
Merhaba, ismim Asude. Bursalı bir ailenin ortanca çocuğuyum. Üniversiteyi ODTÜ’de okudum, ardından Stanford Sosyal Girişimcilik Programı’na burslu olarak katıldım. Kariyer hayatıma bir sivil toplum kuruluşu olan YGA’da başladım. Mezuniyetimin ardından, üniversite 2.sınıftan beri gönüllüsü olduğum YGA’da profesyonel olarak çalışmaya başladım. 5 yıl başkanlığını yürüttükten sonra, YGA içerisinden doğan Twin’in kurucu paydaşlarından biri oldum.
Babam ben 19 yaşındayken vefat etti. Kendi işini kuran, girişimci bir babaydı. Beni ve diğer kardeşlerimi de hep daha ötesi için zorlardı. Ondan risk alabilmeyi, konfor alanında kalmadan hep daha ileri gitme ve kendimi geliştirme isteğini aldım. Babam vefat edince, annem aile işimizi devam ettirdi. Üç çocuğunu da en güzel imkânlarla yetiştirmek için elinden geleni yaptı. Annemden de güçlü olabilmeyi, zorluklardan yılmamayı öğrendim. Her koşulda umutlu ruh hali ile benim rol modelim oldu.
Mark Twain ‘Hayatınızın en önemli iki günü; doğduğunuz gün ve neden doğduğunuzu anladığınız gündür.’ demiş. Ailem benim en büyük şansımdı. İkinci ailem ve doğumum da YGA ile oldu. Öğrencilik yıllarımda şikâyetçi ve umutsuz bir haldeyken, YGA sayesinde kendimde büyük bir değişim görmeye başladım. Sadece ben değil, annem ve en yakın arkadaşlarım da bu değişimin farkındaydı.
Öğrencilik hayatımda ne istediğimi bilen biri olamadım hiç bir zaman. Ne istediğini bilen arkadaşlarıma da çok özenirdim. Üniversitede pek çok farklı kulübe girdim, Hindistan’da 1,5 ay sosyal sorumluluk projesinde çalıştım, hep ne istediğimi aramaya çalıştım. Girdiğim farklı farklı sivil toplum kuruluşları oldu, onları eleştiriyordum, yapılan çalışmalar yeterince etkili ve verimli gelmiyordu. Verimliliğin yüksek olduğu şirketlerde stajlar yapıyordum, orada da bir anlam bulamıyordum. Anlamlı ve beni geliştiren bir hayat istiyordum; ama bulamıyordum. YGA’da beni en çok etkileyen ve değiştiren bakış açısı “çift kanatlı” olmaktı, hem vicdanlı hem donanımlı olabilmek. Böyle insanların var olduğunu da ilk kez 2009 YGA Zirvesi’nde görmüştüm. Onları kendime örnek aldım.
YGA’dan önce sorunlardan şikâyetçi ve bu sorunlarla ilgili bir sorumluluk almayan, hep başkalarının çözmesini bekler bir haldeydim. Bir gün bir lider gelecek ve dünyayı değiştirecek gibi düşünürdüm sanırım. Kendimi de öyle bir yerde hayal edemezdim. YGA’daki mentorum “Özgüvenli insan dışarıdan etkilenmez, dışarıyı etkiler” demişti. YGA’da bana verilen sorumluluklar bendeki özgüveni geliştirdi. Birinin çözmesini beklemek yerine ben o çözümün bir parçası olmaya başladım. Sorunlardan şikâyet etmeyip, bu sorunları çözebilmek için donanımımı, bilgi birikimimi ve becerilerimi artırmaya başladım. Ve yalnız değildim. Diğer YGA gönüllüleri ile birlikte topluma faydalı projeler ürettik, projeleri hayata geçirirken birbirimizin kanatlarını geliştirdik.
Bizdeki bu değişim ve gelişim YGA’nın bir etki girişimi olan Twin’in doğmasına vesile oldu.
YGA, 2000 yılında Türkiye’de kurulmuş bir sivil toplum kuruluşu. Her yıl binlerce lise ve üniversite öğrencisi başvuruyor. YGA gönüllüsü olan gençler dünya için faydalı teknolojileri birlikte hayata geçiriyorlar. WeWalk, Twin, Up School bunlardan bir kaçı.
Twin’in hikâyesi de YGA’da başlıyor. Ben 2009’da YGA’ya katıldım. YGA’da gönüllü çalışırken, ülkemizin gelişiminin ileri teknoloji ile olabileceğini görüp, bu teknolojileri geliştirecek neslin erken yaşta yetiştirilmesi gerektiğini fark ettik. Okullarda yaptığımız seanslarda gördüğümüz ise, eğitim sistemi ise çocukları geleceğe yeterince iyi hazırlayamıyordu. YGA gönüllüleri ile birlikte en dezavantajlı çocuklara en son teknolojiyi ulaştırmak amacıyla Prof. Aziz Sancar, Prof. Mehmet Toner, Prof. Doğan Cüceloğlu, Sevinç Atabay gibi değerli akademisyenlerin danışmanlığında; önemli iş insanlarının desteği ile “çocuklara bilimi sevdirmek” için çalışmaya başladık. Bunu sadece bir sosyal sorumluluk projesi olarak değil, ekonomik ve kalkınma modeli olarak düşündük. Bilgi, beceri ve yetenek kazanan çocuklar kendi teknolojilerini üretebilirler ve özgüvenli bireyler olarak tüm dünya ile rekabet edebilirlerdi.
Danışma kurulu üyesi Prof. Aziz Sancar “Bilim genetik işi değil, gelenek işi. Siz bilim kültürünü yayın.” diyor. Biz de bilimi Anadolu’da bir kültür haline getirmek için çalışmaya başladık. Kendi robotik ve bilim setlerimizi üreterek, her hafta sonu Anadolu’nun farklı bir iline giderek ortaokul öğrencileri ile bilim seansları yaptık. 45 ilde 145 ilkokulda 20 binin üzerinde çocukla; onlara soru sormayı, merak etmeyi, kendi elleri ile en son teknolojiyi üretmeyi öğretmek için çalıştık.
Kendi tasarımlarımız olan ve Türkiye’de ürettiğimiz bu setler kısa zamanda çok ilgi gördü. Bilimi daha çok çocuğa nasıl ulaştırabiliriz diye düşündük ve bir televizyon programı yapmaya karar verdik. CNNTürk’te 14 bölümden oluşan Bilin Deneyin isimli programını hazırladık ve sunduk. Bu programdan sonra öğretmenlerden yoğun talep gördü. Ne mutlu ki Türkiye’deki vizyoner öğretmenlerimiz bilim setlerini okullarına istediler.
Milli Eğitim Bakanlığı ile protokol imzaladık ve “Bilim Seferberliği”ni başlattık. Bu kapsamda her yıl 500 köy okuluna 10 bin set gönderdik. Öğretmenler çevrimiçi platformda Twin bilim seti eğitimleri aldı ve derslerinde bu setleri kullandılar. Yılda 2 kez bilim yarışması düzenleyerek, öğrencileri yenilikçi teknolojileri tasarlamaya ve üretmeye teşvik ettik.
Aynı zamanda özel okullar ve ailelerden de talep almaya başladık. 2017 yılının sonunda bir eğitim teknolojileri girişimi olarak Twin’i kurduk. Bir sosyal sorumluluk olarak başlayan proje, sürdürülebilir bir iş fikrine dönüştü ve 2020’nin başında İngiltere ofis açtık.
Twin’in fiziksel ve dijital ürünleri bugüne kadar 40 ülkede 4,000 okula ulaştı. Rolls-Royce, Ford, Beoing, Intel gibi şirketlerle işbirliği yaptık. İçeriklerini UCL, Imperial College ile hazırladık. Twin ürünleri bugüne kadar Bett Awards, Play for Change, World Economic Forum Smart AI Toys gibi prestijli ödüllere layık görüldü ve World Economic Forum tarafından Technology Pioneer seçildi.
Hepimiz biliyoruz ki dünyanın kaybedecek bir dakikası bile yok. İklim değişikliği, çevre kirliliği, orman yangınları… Son teknolojiyi üreterek bu problemleri çözebilecek nesil, bu nesil olacak. Bu sebeple çocuklarımızı vicdanlı bilimle buluşturmanın tam zamanı.
YGA Zirvesi’ne ilk katıldığımda YGA’nın kurucusu Sinan Yaman’dan “Hayat bir kitapla, seminerle değişmez, doğru insanların hayatınıza girmesiyle değişir.” sözünü duymuş ve çok etkilenmiştim. Bu anlamlı projeyi bugünlere getiren binlerce kişi var; YGA gönüllüleri, öğretmenler, YGA hayal ortakları, danışma kurulu üyeleri… Hepsi bu anlamlı hikâyenin birer parçası. Çift kanatlı insanların bir araya geldiklerinde neleri başarabildiklerini görebilmek, bendeki umudu ve cesareti her gün daha da artırıyor.
Asude’nin dediği gibi, dünyanın kaybedecek bir dakikası bile yok… O zaman biz eğitimciler olarak, ebeveynler olarak Asude gibi dünyanın sorunlarını dert etmiş donanımlı ve vicdanlı çift kanatlı gençler yetiştirmek için daha çok çalışmalıyız, daha çok üretmeliyiz.
Sevgiyle…
Kaynaklar:
• www.yga.org.tr
• www.twinscience.com
• Türkiye Bilim Seferberliği: https://vimeo.com/308202029/418a00c964
• Dünya Bilim Seferberliği: https://youtu.be/4HM1EB7-Pjg
• CNNTürk Bilim Programı: https://vimeo.com/243295609/1301eaac79