1. Anasayfa
  2. Değerlendirmeler

Bağımlı Ebeveyn, Bağımlı Çocuk!

Bağımlı Ebeveyn, Bağımlı Çocuk!
0

Bağımlı Çocuk

Okulun yeni dönemi okula uyum sağlamaya çalışan çocuklara yardım etmekle başladı. Gözü yaşlı minik sınıf öğrencilerimizle ve aileleriyle ilgileniyoruz. Uyum güçlüğü veya kaygı bozukluğu yaşayan çocuklar gündemimizin bir numarası…

Önce odaya gözleri hafif nemli bir anne geldi. Çocuğunun sınıfa girmek istemediğini, çok zorlandıklarını ve ne yapacağını bilemediğini anlattı. Sohbet etmeye başladık. Dikkatimi çeken, annenin hayattaki tek uğraşının çocuğunun olması, çocuğundan başka hiçbir şeyle ilgilenmemesi, onun için sürekli evhamlanmasıydı.

İlk bakışta çok doğal ve normal geliyor, öyle değil mi? Kültürümüzdeki anne algısı genelde bu şekildedir. Çocuğunun başında helikopter gibi dönen bir annenin fedakarlığını ideal kabul ederiz.

Ancak işin iç yüzü bu şekilde değil.

Anne dediğimiz kişi aslında bir kadın, bir yurttaş, bir meslek erbabı, hobileri, arkadaşları, yapmaktan hoşlandığı şeyler olan bir rol modeldir. Bütün zamanını ve enerjisini sadece çocuğuna ayırarak fedakarlık yaptığını düşünürken, kendi kimliğine zarar vererek bağımlı bir rol model sergilemiş olur. Çocuğuna “bağımlı” bir anne…

Anne böyle olunca zaten çocuk da, annesine “bağımlı” olarak yaşamaya başlamıştır. İlkokula gelene değin bu şekilde geçen yaşam, okulla birlikte zorlanmaya başlar. Biz sağlıklı bir ayrılık beklerken, anneden çocuğa bulaşmış yüksek kaygıları etkisiz hale getirmeye çalışıyoruz.
Bu arada çocuk annesinin evhamından, gerginliğinden şu mesajı çoktan almıştır “yaşadığımız hayata güvenme”… Parkta bir adım gerisinde, okulda pencerenin kenarında ağlayarak bu olumsuz mesajı pekiştirirler. Oysa güvenli bağlanma kadar güvenli ayrılık sağlıklı bir kişilik gelişimi için gerekli.

Kaygı bulaşıcıdır. En bulaşıcı kaygı anneden çocuğa geçen kaygı.

Anneyle sohbete devam ederken evhamının, duyduğu endişenin çocuğa geçtiğinin farkında olup olmadığını sordum. Haklısınız yanıtını aldım. Ancak ben haklısınız yanıtından çok “farkındayım ve bunu değiştirmek için elimden geleni yapacağım” demesini beklemekteydim. Bu tür durumlarda bir annenin yapacağı en iyi şey kendine vakit ayırmak, arkadaşlarıyla, eşiyle, sevdikleriyle özel vakit geçirmek olacaktır.
Asıl sorun evde geçirilen zamanı ve iletişimi tekrar yapılandırmakta.

Bizim annelerimizi hatırlarsak; sürekli meşguldüler. Kendi kendimize oynar, sokağa çıkar, akşam olunca balkondan çağırdığında zorla eve gelirdik. Bu arada anne yemek, ev işleri, komşuyla bir kahve molası gibi kapsamlı işleri çoktan hallederdi. Bizim nesil anneler ise tam tersi; yemek, ev işleri gibi bir takım meseleler ikinci planda. Çocuğuyla etkinlik, gezme ve benzeri şeyler ise birinci planda.

Kaygılı anne bu iki farklı annelik arasında sağlıklı bir harmanlama yapabilir. Güvenli bir ortam olan evde kendi işleriyle meşgulken çocuğunun oyun oynamasını veya varsa ödevlerini yapmasını isteyebilir. Parkta, güvenli takip mesafesi koyarak çocuğunu izleyebilir, gerekmedikçe müdahale etmeyerek, oyunun tadını çıkarmasını sağlayabilir.

Aslında bu kadar basit. Takıntı, fobi (örneğin kedi, köpek, böcek korkuları… ) endişe ve korkularımızı çocuklarımıza bulaştırmaya hakkımız yok aslına bakarsanız. Bu çağda ihtiyacımız olan şey, çocuğun anne ve babanın olumsuz tutumlarından, ödev yükünden, sınav stresinden en az şekilde etkilenmesini sağlamak. Bunun ilk sorumluları yine ebeveynler, özellikle anneler.

kaygi 2 | Eğitim Her Yerde

Mesleki deneyimlerime dayanarak şunu çok net söyleyebilirim: kaygı bozukluğu olduğunu kabul eden ve bu konuda uzmanlardan yardım alan anneler çok yol kat ediyor ve çocuğuna sağlıklı bir gelişim ortamı sunuyor. Diyeceksiniz ki, herkesin imkanı aynı değil. Haklısınız. Burada asıl nokta kaygı bozukluğunu kabul etme ve bunu etkisiz hale getirmek için harekete geçme.

Harekete geçmek isteyen anne için okulun rehberlik servisi, güvenilir internet sitelerindeki yazılar, yine internette soru yanıtlayan uzmanlar, dergiler, gazeteler yardıma hazır.

Özetle; Çocuklarımızın bizleri rolmodel aldığını unutmayalım! Bağımlı kişilikte çocuklar yerine, özgüveni yüksek, kendi kendine yetebilen, kaygılı olmayan, sorgulayan, farklılıklara kolay adapte olabilen kişilikte çocuklar yetiştirelim… Önemli olan farkına vardığımız noktada harekete geçebilmek…

pdr.suleerk
pdr.suleerk@gmail.com
Kaynak: Hürriyet

Facebook Yorumları

Yeditepe Üniversitesi "Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bölümü" Yüksek lisans programından Yüksek onur belgesi ile mezun oldu. Proje Konusu: "Okul Öncesi Eğitimde Program Geliştirme Sürecinde Yaşanılan Sorunlar" 2. Yüksek lisans programı olan "Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık" bölümünden de Yüksek Onur Belgesiyle Mezun oldu. Proje Konusu: "Okul Öncesinde Özgül Öğrenme Güçlüğü Yaşayan Öğrenci Ailelerinin Stresle Başa çıkma Süreçleri" 10 yıl okul öncesi öğretmenlik tecrübesinin ardından 6 yıl anaokulu yöneticisi olarak görev aldı. Eğitim programlarının hazırlanması, planlamalarının yapılması, koordine edilmesi gibi deneyimleri mevcut. Çeşitli seminer ve sempozyumlara katılarak profesyonel iş hayatına daha donanımlı devam etti. @pdr.suleerk instagram sayfasından pedagojik paylaşımlar yapmaktan keyif alıyor.

Yazarın Profili

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.