‘Dünyayı değiştirebilecek en olağanüstü güç sevgidir.’ Der Leo Buscaglia. Ben bunun üzerine şiir ekliyorum. Kalbinin nehirleriyle tüm duygularını sevgiyle yıkayan, berrak ve zelal düşünen, kin, nefret, haset gütmeyen, herkesi koşulsuz seven, hayata hep pozitif bakan, güzel düşünen, güzel gören ve estetik bakabilen insanlar hem kendi hayatlarını bahara dönüştürür, hem de çevresini cennet çiçekleriyle donatır.
Yüreğinde sevgi ve şiir yeşerten insanlar hayatlarından lezzet alırlar.
Sevmekle başlar tüm başarmış insanların yolculuğu. Bir öğretmeni sevmekle, bir okulu sevmekle, bir mesleği sevmekle. Dünyada başarmış tüm insanların başarı öykülerinde mutlaka sevdikleri bir öğretmenin sihirli değneği vardır. Bu mucizenin şifresi sevgidir. Eğer severseniz başarmanız mutlaktır.
Ey kutsal mabet mekteplerin kahramanları öğretmenlerim! Ey irfan ordusunun mübarek erleri! Ey geleceğin mimarları, yarınların sanatkârları! Ey aydınlığın meşaleleri! Ey sevgi denizinin fenerleri! Ey kutsal mesleğin öğretmenleri!
Hayatta mutlu, huzurlu ve başarılı çocuklar yetiştirmek istiyorsanız önce onları sevmelisiniz çok sevmelisiniz. Bir mabede girer gibi bismillah ile girmelisiniz okula. Ve dua ile sevgi ile şiir ile mavi ve gökyüzü genişliği ile karşılayıp kucaklamalısınız her sabah çocukları okula alırken.
Şimdi size sevginin insan yaşamındaki bu büyülü ve sihirli tesiri ile ilgili yaşanmış gerçek bir hikâye anlatacağım:
Bir profesör, sosyoloji sınıfındaki öğrencilerini görev yaptığı şehrin kenar mahallelerine göndermiş ve o bölgede yaşayan 200 erkek çocuğun durumlarını araştırmalarını ve her bir çocuğun geleceği hakkında bir değerlendirme yapmalarını istemişti. Öğrencilerin hemen hepsi bu çocukların gelecekte hiçbir şanslarının olmadığını dile getirmişlerdi.
Bundan tam yirmi beş yıl sonra bir başka sosyoloji profesörü tesadüfen bu çalışmayı buldu ve öğrencilerinden bu projeyi sürdürmelerini ve aynı çocuklara ne olduğunu araştırmalarını istedi.
Öğrenciler, o bölgeden taşınan ya da ölen 20 çocuk dışındaki 180 çocuktan 176’sinin olağanüstü bir başarı gösterip, avukat, doktor ya da iş adamı olduklarını ortaya çıkardılar.
Profesör çok etkilenmişti ve bu konuyu izlemeye karar verdi. Birer yetişkin olan o çocukların hepsi o bölgede yasadıkları için, her biriyle buluşma şansı oldu.
“O şartlarda nasıl bu kadar başarılı oldunuz?” sorusuna verdikleri cevap hep aynıydı: “Mahalle okulunda bir öğretmenimiz vardı. Onun sayesinde.”
Profesör, bu öğretmeni çok merak etmişti. Hala hayatta olduğunu öğrendiği yaşlı öğretmenin izini buldu. Kendisini ziyaret etmek için evine kadar gitti.
Karşısında yılların yüzüne ilave ettiği kırışıklıklara rağmen hala dinç duran bir yaşlı kadın buldu. Merakla yaşlı kadına bu çocukları kenar mahallelerden kurtarıp, başarılı birer yetişkin olmalarını sağlamak için kullandığı “sihirli formülün” ne olduğunu sordu.
Yaşlı öğretmenin gözleri parladı ve dudaklarının kenarında bir gülümseme belirdi: “Çok basit” dedi.
“Ben o çocukları çok sevdim…!”
Değerli öğretmenlerim gelin Allah için bu çocukları sevelim. Sevdikçe sizin de hayatınızın güzelleştiğini fark edeceksiniz. Eğer çocukların başarı olmasını istiyorsak koşulsuz hepsini çok sevmekle başlar bu hikâye. Gelin başarı hikâyelerini sevgiyle büyütelim.
Selam, dua ve şiirle…