Lise yıllarımın başlangıcında akranlarım gibi sınav kaygısı yaşadım, hata yapmaktan korktum, eğitim ve kariyer beklentilerimden emin değildim. Ödevlerimi mükemmel şekilde hazırlamak ve öğretmenlerime değerimi kanıtlamak için genellikle geç vakitlere kadar çalışırdım. Başarısızlık korkum, yaşıtlarımla birlikteyken hissettiğim sevinçle çelişiyordu.
Bir keresinde matematik öğretmenimin bir trigonometri sorusunu çözmek için beni tahtaya kaldırdığını hatırlıyorum: Cevabı bilmiyordum ama arkadaşlarım öğretmenimden izin alarak bana cevaba ulaşmam konusunda yardımcı oldular. Onlara çok minnettardım ve bu deneyim gerçekten sınıf arkadaşlarım tarafından da kabul görmemi sağladı.
Bunun gibi olaylar bana eğitim yaşantımdaki rahatsız edici anlarda genellikle olumlu duygulara ulaşmanın mümkün olduğunu gösterdi.Lise yıllarımdan bugüne kadar geçen sürede özellikle akranlarla olan olumlu ilişkilerin, öğrencilerin okulda karşılaştıkları birçok zorluğun üstesinden gelmede önemli bir bileşen olduğunu keşfetmemi sağladı.
Okul deneyimlerim, okullarda mutluğu sağlamanın önemini anlamama yardımcı oldu. Bir özel eğitim öğretmeni olarak öğrencilerin mutlu olmasının öğrenmenin ardındaki en önemli itici güç olduğunu öğrendim .Bu , sadece gençlerin öğrenme çıktılarına değil, aynı zamanda duygusal ve sosyal gelişimlerine de dikkat etmek anlamına gelir.
Öğrenciler, veliler, öğretmenler, idareciler, hizmetliler ve bağlantılı tüm paydaşlar mutlu bir okul için gerekli olan temel unsurların insan, süreç ve mekan olduğu fikrinde birleşmektedirler. Tüm bu unsurları doğru seçmek ve planlamak öğretmeyi ve öğrenmeyi eğlenceli ve zevkli hale getirecektir.Bu üç unsurun mutlu bir okul için ne demek olduğunu kısaca açıklarsak ;
İlk unsur insanlar , okuldaki sosyal ilişkilerle ilgilidir. Okul topluluğundaki dostluklar ve ilişkiler, mutlu bir okuldaki en önemli faktörlerdir. Okuldaki olumlu ve destekleyici ilişkiler,öğrencilerin motivasyonunu ve okula olan ilgilerini arttırır.
Ayrıca onları eğitim ve toplum yanlısı hedeflerin peşinden koşmaya teşvik eder.Okul ortamında empati ve anlayış yaratmak için öğrencilerle tartışma, münazara, soru sorma vb. düzenlemeleri etkin kılmak önemlidir; örneğin, öğrenciler bir hikayeyi farklı açılardan analiz edebilirler. Okullar ayrıca sınıflarında grup çalışması yoluyla olumlu değerler, tutumlar ve davranışlar geliştirebilir. Çeşitliliğe ve farklılıklara saygı, örneğin farklı kültürler ve geçmişler hakkında veya işbirliğinin faydaları hakkında tartışmalar yoluyla teşvik edilebilir.Öğrenme sürecinin bir parçası olarak hatalara değer verildiğinde, öğrenciler soru sormaya teşvik edildiğinde ve olumlu geribildirim sağlandığında okul refahı iyileşir.
İkinci unsur , süreç , öğrenci refahını artıran öğretme ve öğrenme metodolojileri ile ilgilidir. Günlük hayata uygulanabilir ilgi çekici içeriğin kullanılması, hem öğrenciler hem de öğretmenler için öğretmeyi ve öğrenmeyi daha eğlenceli hale getirebilir.
İyi oluş, öğrenme sürecinin bir parçası olarak hatalara değer verildiğinde, öğrenciler soru sormaya teşvik edildiğinde ve olumlu geribildirimsağlandığında gelişir. Okullar ayrıca ruh ve zihin sağlığına yönelik programları uygulayabilir veya öğrenciler ve öğretmenler için doğa içinde farkındalık oluşturucu yöntem ve uygulamalar sunabilir .
Son unsur olan, mekan ise , fiziksel çevre ve okul atmosferi ile ilgilidir. Minnettarlık ve gülümsemelerin vurgulandığı, zorbalığın olmadığı güvenli ve samimi bir ortam yaratılarak okullarda mutluluk sağlanabilir . Okul zilleri müzikle değiştirilebilir. Doğayla bağları beslemek için yeşil açık alanlarda öğrenme ve oyun içeren etkinliklere yer verilebilir.Okul binaları modern mimariye, farklı yaşam alanlarına, ergonomiye, bölgenin ihtiyaçları gözönünde bulundurularak doğal malzemelerle inşa edilebilir.
Bu üç unsur, öğrenci refahının farklı seviyelerde çeşitli faktörlerden etkilendiği gerçeğinin altını çizmektedir. Birçok okul sistemi, refahın okul deneyiminin hayati bir parçası olduğunu ve akademik performans kadar önemli olduğunu kabul etmiştir. Hem refahı hem de geleneksel akademik becerileri teşvik etmek karmaşık bir süreçtir. Öğrencilerden, öğretmenlerden, okullardan ve daha geniş toplumdan girdi ve katkı gerektirir. Sürekli değişen dünyamızın küresel değişiklikleri, belirsizlikleri ve baskıları göz önüne alındığında, gelişen ve mutlu bir okul kültürünü teşvik etme sorumluluğunu hepimiz paylaşmalıyız.
Pandemi sürecindeki kısıtlamalar, insanlara, sürece ve mekanlara ulaşmayı her zamankinden daha zor hale getirdi. Okullar kapalı olduğu için, bazı öğrencilerin dijital teknolojiye erişimi sınırlı, internet bağlantıları zayıf ,öğrenci-öğrenci ve öğrenci-öğretmen etkileşimi çok azaldı ve bu ve benzeri sorunların hepsi ilgi ve akademik motivasyon eksikliğine yol açtı. Öğrencilerin ve velilerin okulun rolünü sorgulamasına ve soğumasına yol açtı.Pandeminin öğrencilerin yaşamları ve esenlikleri üzerindeki etkilerinin geniş kapsamlı ve uzun süreli olacağı gerçeğini de unutmamaız gerekir.
Bir okulun karakterini ve atmosferini ev gibi hissettirecek şekilde yeniden şekillendirmenin basit bir tarifi yoktur.Bu bileşenleri dönüştürmek her zaman mümkün değildir. Ancak, öğrencilerde mutluluğu ve refahı artırmaya yönelik her adımın, ne kadar küçük olursa olsun, bir fark yaratabileceğine kuvvetle inanıyorum.
Başlangıç olarak, sınıflarda kültürel çeşitliliği kucaklayabilir, duygusal, entelektüel ve sosyal gelişime odaklanarak tüm öğrenci öğrenimini teşvik edebilir, öğrencilere kendilerini ifade etme özgürlüğü verebilir ve duygularını ifade etmek gibi basit fakat sonuçları olumlu etkinlikleri derslere entegre edebiliriz. Nihai hedefimiz olan daha duyarlı ve mutlu bir toplum inşa etmede şimdiden gerçekleştireceğimiz küçük eylemlerin sonra daha büyük bir etkisi olacağı unutulmamalıdır.