Etolojik kuramlar davranış açısından biyolojik faktörleri vurgulasa da ekolojik kuram çevresel faktörleri vurgular. Davranış bilimleri eğitim evreninde kişileri inceler. Biyoloji ekseninde açıklamalar yaparken biyolojinin alt bilim dalı olan ekoloji tanımlamalarını çevre ile bağdaştırır. Biyoloji insanı bedensel ve zihinsel açıdan tanımlamak için onun doğumundan ölümüne kadar olan sürecini belirli başlıklar altında toplamıştır. Aynı zamanda psikoloji, sosyoloji gibi branşlarla da ortak çalışan biyoloji, kişinin yapısal özelliklerinin çevresiyle olan ilişkilerindeki temel yaklaşımlarla birleştirmiştir. Hiçbir zaman çevresinden soyutlanamayacak birey bu bilim dallarının kendisi için sızdığı çerçeveye koyulmaktadır. Bu çerçeveyi Bronfenbrenner ekolojik kavramla açıklamıştır.
Şekil 1- Gelişimde Bronfenbrenner’ın ekolojik kuramı
Bu kurama göre birey gelişimi içinde birkaç çevresel sistemin etkisini yansıtmaktadır. Kuram beş çevresel sistem tanımlar: mikrosistem, mezosistem, egzosistem, makrosistem ve kronosistem
Birey mikrosistemi içinde cinsiyetine, yaşına ve sağlık durumuna göre aile, okul, akranlar, aldığı sağlık hizmetleri dini grup ve mahalledeki oyun alanları gibi kriterlerle değerlendirilmektedir. Kanımca sahip olduğu biyolojik faktörler dahil olacağı grupları belirlemede önemli rol oynamaktadır. Kişi kendi zihin ve beden yapısının oluşturduğu evreniyle birleşen ruhunun ona kattığı soyut değerleri dışarı yansıttığında mikrokozmos çevresinin içinde kendine bir yer bulur. Davranış gelişimi boyunca biyolojik faktörlerin gelişimiyle ortaya çıkan kalıtsal kişilik faktörleri öncelikle mikrosistem içinde yer alan gruplarla etkileşime girer. Öğretmen ve akranlarıyla bu çevre içinde buluşan kişilik yapısı yaşanan etkileşimlerle davranış boyutunda dönüşüm yaşar.Bu bakımdan pasif değil aktif rol alan birey ortamın yapılandırılmasına da yardım eder. Bu mezosistem içinde mikrosistemler ve bağlamlar arasındaki bağlantıyı kurmaya çalışan birey eğitim sistemi içindeki bu ilişkilerin yapılandırılmasına aracılık eden öğretmen, okul, akran bağlantısı ile karşılaşır. Biyolojik faktörlerin getirdiği kalıtımsal davranış modeli bu ilişkiler sonucu eğitim içinde yeni davranış modellerine dönüşebilir. Kişinin akranları ve öğretmeniyle kurduğu ilişkiler onun mezosistem içindeki aktif rolünün yarattığı deneyimlerdir.
Egzosistem içinde birey aktif rol almadığı yaşantılardan ve bağlantılardan oluşan bir alana sahiptir. Örneğin evde bir kocanın veya çocuğun yaşantıları annenin iş yaşantısından etkilenebilir. Annenin çok seyahat gerektiren iş terfisi çocuğun yaşamını olumsuz etkileyebilir. Ya da komşularının davranış yapısını deneyimleyen bir çocuk aile içinde farklı davranışlar sergileyebilir. Kitle iletişim araçlarının eğitimdeki etkisi yadsınamaz. Çocuğun iletişim araçlarıyla ulaştığı kitlenin yapısı onun hem akran hem de aile ilişkisinde bazen mutlak değişim yaratan sonuçlar doğurabilir. Bu durumlar kişinin makrosisteme içinde dahil oldukları kültür ve ideolojik tutumlarını da değiştirip etkileyebilir.
Eğitim farklı kültür, ırk, din, ideolojik eğilimlere sahip bireylerin aynı ortamlarda yaşayabilecekleri ortak tutum geliştirilebilecek alanlardır. Makrosisteme içinde farklı kültür yapıları ve ideolojik tutumlar eğitim evrenindeki öğrenci tutumlarını ve öğretmen davranışlarını belirlemede etkili olabilir. İşte bu bağlamda yaşanan etkileşimler yaşam boyunca sağlanan geçişlerin ve çevresel olayların görüntülenmesi bireylerin kronosistem içindeki yerine işaret eder. Örneğin yaşadığımız covid 19 salgını yaşam içinde geçiş yaratan süreçlerden biridir. Gerek çevresel ve gerekse de sosyotarihsel koşul olarak eğitimde değişiklik yaratan bir olaydır. Bu salgın nedeniyle uzaktan eğitimin, eğitim sistemi içindeki rolü önemli oranda değişmiştir. Özetle 1970’li yıllarda temelleri atılan ekolojik kuram merkezinde bireyi model olarak olmaktadır. Bir birey özellikle ekolojide girdileri ve çıktıları ile açık bir sistemi temsil etmektedir. Organizmanın çevresinden aldığı girdiler değerlendirildikten sonra çıktı olarak yeni davranış modellerine dönüşmektedir. Bir yönüyle başlı başına bir ekosistem olan insan merkezinde yer aldığı mikrosistemden makrosisteme kadar değişik bağlantılara yol açan davranış kalıplarına maruz kaldığı için içinde bulunduğu kültürün ve ideolojilerin de etkileşimindedir. Bu etkileşimler kişinin eğitim sisteminde bulunduğu yeri belirleyebilir. İç içe geçmiş sistemlerin yaşam örüntüleri anlamında bağlantıları ve yaşam süresince yaşanan geçişler bireyin kronosistemlerde sosyotarihsel olarak yerini belirler.
Yani bu kuramda;
- Birey merkezdedir.
- Bireyin etrafına çizilen sistemlerin sırası onun doğuştan getirdiği özelliklere göre sıralanır.
- Bireyin kendi kalıtımsal özellikleri davranışlarına temel oluşturur.
- Bireyin bir sistemde davranış özellikleri geçişlerdeki bağlantıları etkileyerek yeni sistemsel yaklaşımlar oluşturur.
- Birey sistemler içindeki yaklaşımları ile bağlı olduğu kültürü ve ideolojiyi yansıtarak sosyotarihteki yerini alır.
O halde etoloji ve ekolojik birey öncelikle biyolojik sonra da çevresel olarak ele alınmak zorundadır. Çünkü insan biyolojik olmanın yanında sosyokültürel bir varlıktır. Eğitim sistemimizde biyoloji dersinin yerini sorguladığımızda davranış bilimleri açısından önemi ortaya çıkmaktadır. Bu açıdan bakıldığında kişinin genetiğinden getirdikleri ile çevresinden aldıkları davranış kalıplarını oluşturmaktadır. Bu vesileyle eğitimde istendik davranış geliştirmeye model olacak yeni yaklaşımlar sahip olduğumuz akıl süzgeci ile yorumlanarak öğretmenler olarak bizlerin kullanımında olduğundan davranış bilimleri eğitim sistemindeki yerini almaktadır. Gelecek bu modeller üzerinde öğretmenler tarafından inşa edilecektir. O halde eğitim hayat boyu devam edecek olan öğrenme süreçlerine sahne olmaya devam edecektir.
KAYNAKLAR:
- Yaşam Boyu Gelişim, Çeviri Editörü :Prof.Dr.Galip Yüksel, 2012