Lütfen dikkatli olun, size çok kötü bir sapıktan bahsedeceğim. Sizlere belki de tüm çocukları tehdit eden bir sapıktan bahsedeceğim. Ama önce başka bir şey anlatmalıyım:
Günlerdir x şehrindeki bir fotoğrafın nasıl da hızla elden ele dolaştığını seyrediyorum. Yabancı uyruklu bir kişinin okul yakınında çekilmiş fotoğrafına sapık notu düşülmüş ve fotoğraf belki de 1 gün gibi kısa bir sürede şehirdeki Facebook gruplarından Whatsapp gruplarına herkesin internet alanında paylaşılmış. Olaydan çocuklar da yeteri düzeyde bilgilenmiş ve bir refleks oluşturmuşlar. Ailelerin bu gibi konularda bu kadar hassas davranmasını aslında beklemiyordum. Çünkü daha ilgili fotoğraftaki kişinin sapık olduğu bile belli değildi. Hatta geçtiğimiz günlerde bir haber sitesi haber yaparak ilgili kişi hakkında çıkan dedikodulara itibar edilmemesi gerektiğini söyledi. Oysa çok daha büyük bir sapık ile çocukları her gün baş başa bırakıyoruz. Size asıl bu sapıktan bahsetmeliyim.
Karşımızdaki sapık kendini bir çocukmuş gibi gizleyip çocuklarımızla iletişim kurabiliyor. Bazen çocuklarımıza emirler verip onları bir oyun vasıtasıyla ölüme kadar götürebiliyor. Çocuklarımızın gizli görüntülerini habersizce çekebiliyor. Onları tehdit ederek sizden uzaklaştırabiliyor ve istemediği şeyleri yapmaya ikna edebiliyor. Tüm bunlar bir yana 2008 yılındaki anketlerden birinde, internet kullanım uzmanı Amanda Lenhart, yüzde otuz iki oranında ergenin çevrimiçi taciz yaşadığını belirledi. Bu bilgilere rağmen, biz ne yapıyoruz? Bu sapığa aldırmadan çocuklarımızı başıboş bırakıyoruz. Bahsettiğim sapık internet sapığı ve sayıları o kadar fazla ki bunu kimse bilmiyor. Uzman Psikolog Emel DÜŞMEZ verdiği bir seminerde konu ile ilgili konuşurken ailelerin özellikle çocuk bir şeylerle meşgul olsun ve aile bireyi de kendi işlerini rahatça yapsın diye telefon, tablet gibi teknolojik cihazları çocuklara verdiğini ve çocukların çok çok küçük yaşlarda bu cihazlara bağımlılık geliştirmeye başladığını ifade etmiştir. Ve ne yazık ki bu çocuklar görmemeleri gereken şeylere maruz kalmaları bir yana diğer taraftan da dikkat eksikliği gibi öğrenci başarısını en çok etkileyen faktörlerin etkisinde kalmaktadırlar. Yabancılara karşı bu kadar hassas iken internet dünyasında çocukları nasıl bu kadar başıboş bırakabiliriz ki?
Uzman psikolog Burak AYDIN cinsel istismar ve ihmal konulu bir seminerinde ailelerin yaptığı en büyük yanlışın onlara arkadaşça yaklaşmak olduğunu ifade etti. Çocukların bizimle arkadaş gibi rahatça konuşabilmelerinin sorun teşkil etmediğini ama onların bizim arkadaşımız olmadığını ve onlarla bir arkadaşımızla konuşur gibi konuşmamamız gerektiğini, anne ve babası olduğunu anlamalarını sağlamamız gerektiğini bilmeliyiz.
Birçok velim çocuklarının internet bağımlılığına karşı koyamamaktan yakınıp durur. En çok şikayet telefonunu ya da tabletini elinden aldığımızda bağırıp çağırıyor, etrafa saldırıyor hatta bize zarar vermeye bile kalkıyor şeklinde olmakta. Bu yüzden de veliler sorun yaşamamak için gerçek sorunu görmezden geliyor.
Oysa çeşitli sebeplerle çocukların hesaplarını incelemeye aldığım zaman durumun ne kadar da vahim olduğu gözler önüne seriliyor. Bir öğrencinin hesabında yaşlı bir adamın video görüntüleri, bir üniversite öğrencisinin bir ortaokul kız öğrenciyi tehdit etmesi, kendi arkadaş grubuyla sürekli küfürlü konuşan kızlar, birbirine özel fotoğraflar göndermelerini isteyen yabancı kişiler, reklam yapmaya çalışan cinsel içerikli ürün satan firmalar ve daha sayamadığım birçok şeye maruz kalmış öğrenciler…
Tüm bu anlatılanlardan ailelerin hiçbir haberi olmuyor. Çünkü birçokları ya sosyal medyayı zaten fazla kullanmıyor ya da sosyal medyanın ne olduğundan bile habersiz yaşıyor. Böyle olunca çocuklarının nasıl bir tehlike altında olduğunun farkında olamıyorlar. Oysa sokakta bile saklanmaya çalışan sapıklar bir yana internet aleminde sapıklar çok daha güçlü maskelerle dolaşıyor ve çocuklarımızı tehdit ediyorlar.
Yapmamız gereken çok basit. Çocuklarımızın internette hangi sitelerde dolaştıklarını kontrol etmeliyiz, yazışmalarını okumalıyız, kimlerle görüştüklerini bilmeliyiz. Attıkları her adımı takip ettiğimizi bilmeliler. Tıpkı sokakta kimlerle gezdiklerini takip ettiğimiz gibi sosyal medyada da gözlerimizi üzerlerinden ayırmamalıyız.