Çocukluktan itibaren aldığımız eğitimin amacı iyi insan ve iyi bir vatandaş olmak şeklinde özetlenebilir. Peki okullarda verilen eğitim bu amaca ne kadar hizmet etmektedir? Yetişkin insanlarda görülen davranış bozuklukları ve suç oluşturan fiil ve eylemler neden önlenememektedir? Hapishaneler neden dolmakta, boşanma oranları neden artmakta, insanlar trafikte neden kavga etmektedir? Bu ve benzeri sorunları çözmek için okullarda verilen eğitim neden yeterli olamamaktadır? Bu sorunların oluşmasının tek sorumlusu okullarda verilen ya da verilemeyen eğitim midir? Aracını düşüncesizce okul kapısına bırakıp çocuğunu okula bırakmak için trafiği tıkayan bir kişinin davranış sorunun sorumlusu yalnızca okullar ve öğretmenler midir?
Bütün Toplumsal Hataların Sorumlusu Okul ve Öğretmen mi?
Okulların açıldığı ilk günden beri evimin tam karşısında bulunan biri ilkokul birisi de ortaokul olan iki okulun öğrencilerini, velilerini ve öğretmenlerini her sabah izleme fırsatım oluyor. Sessizliğe alıştığımız uzun bir pandemi dönemi sonrasında sabah erkenden çocuğunu bırakmak için okula gelen insanların kullandığı araçların motor gürültüsü ve yüksek frekanslı korna sesleri sokağımızın sakinliğini bozuyor. Çocuklar sessiz ve sakin bir şekilde araçlardan inip okul bahçesinde yürürken sokaktaki ebeveynler birbirleriyle trafikten ötürü kavga ediyor. Okulun tam karşısında uygunsuz bir şekilde aracını park edenler ve o aracın arkasında sabırsızlıkla korna çalan, el kol hareketleri yapan yetişkinler hoş olmayan bir görüntü oluşturuyor. Okulun ders zilinin çalmasına yakın trafik yoğunlaştıkça korna ve tartışma seslerinin dozu artıyor. Bir yandan bu tartışmaları ve kavgaları diğer yandan okul bahçesinde sakin bir şekilde yürüyen çocukları gördüğümde yetişkin insanların da bir zamanlar okullu olduklarını düşünmeden edemiyorum. Her vatandaşımız gibi onlar da okullarda eğitim alarak büyümüşlerdi. Peki o halde eğitimin gayesi nedir ve ne olmalı diye kendime sormadan edemiyorum.
Öğretim insanları belli bir amaca göre yetiştirmek için sistemli bir şekilde verilen bilgilerdir. Eğitim ise insanı belirli bir konuda eğitmek için yürütülen bir davranış değişikliği gerçekleştirme sürecidir. Eğitim örgün eğitim, yaygın eğitim, mesleki eğitim gibi farklı şekillerde ele alınabilir. Burada üzerinde durmak istediğim konu okullarda verilen eğitim ve yapılan öğretim faaliyetlerinin davranış haline dönüşüp dönüşmediği üzerine olacaktır.
Çocukluktan itibaren aldığımız eğitimin amacı iyi insan ve iyi bir vatandaş olmak şeklinde özetlenebilir. Peki okullarda verilen eğitim bu amaca ne kadar hizmet etmektedir? Yetişkin insanlarda görülen davranış bozuklukları ve suç oluşturan fiil ve eylemler neden önlenememektedir? Hapishaneler neden dolmakta, boşanma oranları neden artmakta, insanlar trafikte neden kavga etmektedir? Bu ve benzeri sorunları çözmek için okullarda verilen eğitim neden yeterli olamamaktadır? Bu sorunların oluşmasının tek sorumlusu okullarda verilen ya da verilemeyen eğitim midir? Aracını düşüncesizce okul kapısına bırakıp çocuğunu okula bırakmak için trafiği tıkayan bir kişinin davranış sorunun sorumlusu yalnızca okullar ve öğretmenler midir?
Okullarda verilen eğitimin çerçevesini müfredatlar belirler. Bu çerçeveye göre hazırlanan ders kitapları öğretmenler tarafından öğrencilere öğretilmeye çalışılır. Okulda öğretilen bilgilerin evde ebeveynler tarafından pekiştirilmesi beklenir. Bu süreçte aslında okul ile birlikte aile ve sosyal çevre de sorumludur. Sosyal medyanın bireyler üzerindeki etkisini de düşündüğümüzde okullarda eğitim ve öğretim yapmak buz dağına tırmanmak ya da güneş altında kardan adam yapmak gibidir. Bir yanda yapmaya çalışanlar bir yanda bozmaya çalışanların mücadelesine benzetilebilecek olan bu süreç aslında doğal olaylardaki süreç ve döngülere benzer şekilde tekrar etmektedir. Volkanik süreçler sonucunda dağlar oluşur ve ardından dış kuvvetler denilen akarsu, rüzgar ve buzullarla oluşan dağlar aşınır, taşınır ve değiştirilir. Akarsular kum ve çakıllarını deniz kıyısına taşır, dalgalar da onları taşır ve değiştirir.
Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere okullarda çocuklara iyi ve güzel davranışlar kazandırmak için ne kadar gayret edilirse edilsin tek başına yeterli olmayacaktır. Toplumda yetişkinler tarafından işlenen suçların ve yapılan hataların sorumluluğu tek başına okullara ve öğretmene yüklemek büyük bir haksızlık olur. Çünkü yapmak zordur yıkmak ise çok kolaydır. Yıkılmayı ve bozulmayı önlemek için yalnızca eğitim ve öğretim yeterli değildir. Kanun ve kuralların ihlal edilmesinin kontrol edilmesi ve bu ihlallerin sıkı bir şekilde takip edilmesi okullarda verilen eğitimin kalıcı olmasını sağlayacak olan en önemli faktördür. Hatalı davranışlar işlendiğinde onu cezalandıracak ciddi müeeyyideler olmadığı sürece yalnızca okulda verilen eğitimin yeterli olacağını ummak hayalden öteye gitmeyecektir. Ceza kadar önemli diğer bir husus da iyi ve güzel davranışların ödüllendirilmesidir.
Okullarda verilen eğitim ve yapılan öğretimin kalıcı olmasından sorumlu tutulan okul ve öğretmenlerin elinde sihirli bir değnek olmadığı için öğrenciler üzerinde ömür boyu sürecek kalıcı bir eğitim vermeleri de imkansızdır. Özlenen davranışların sergilendiği ideal bir toplum yaşantısının olmasının yolu okulda verilen doğru bilgilerin evlerde yaşanması, sokaklarda uygulanması, sosyal medya tarafından desteklenmesi, güvenlik ve zabıta teşkilatı tarafından denetlenmesi ve adalet mekanizması tarafından taltif ya da tecziye edilmesinde gizlidir.