Ebeveyn Tutumları
3 tohum düşmüş toprağın bağrına… Zamanla büyümüşler ve toprak dar gelmeye başlamış onlara. Artık toprağın dışına çıkıp nefes almak istiyorlarmış.
1. tohum anlatmış derdini toprağa çekine çekine. Tohum daha sözünü bitirmeden toprak endişeyle: “Dışarısı çok tehlikeli bir yer bunu aklına bile getirmemen gerekirdi. Sen dışarıya ait değilsin. Rüzgâr, yağmur, tipi yapamazsın orada.” demiş. – “Peki” demiş 1. tohum ” Sen nasıl istersen.” Zaman zaman başını topraktan dışarı uzatmak istese de buna asla cesaret edememiş. “Toprak hakkımda en doğrusunu bilir.” diyerek toprak altında yaşamaya devam etmiş. Orada küçük bir tohum olarak çürüyüp gitmiş bedeni.
2. tohum anlatmış derdini toprağa yüksek bir sesle. Tohum daha sözünü bitirmeden onun kendini ifade etmesine saygı duymayarak “Çık dışarı” demiş toprak. Ve büyük bir gürültüyle birlikte tohum kendini dışarda bulmuş. Kendini kabul etmeyen toprağa dönememiş bir daha ve yer yüzünde avare avare dolanmış. Kâh ona bulaşmış kah buna ama hiçbir yere ait hissedememiş kendini. Gel zaman git zaman rüzgâra ve yağmur sularına dayanamayan güçsüz bedeni dağılıvermiş.
3. tohum anlatmış derdini. “Ben artık dışarı çıkmak, kendim olmak, içimdeki ağacı yeşertmek istiyorum.” demiş. Toprak dinlemiş onu sonuna kadar. “Haklısın, ama biraz daha büyümen ve güçlenmen gerek. Ben sana hayatın boyunca ihtiyaç duyacağın vitamin ve minerali vereceğim.” demiş. Gerçekten de tohum olgunlaşasıya kadar ondan desteğini esirgememiş toprak. Zamanla tohum çimlenmeye hazır hale gelmiş ve uzatmış başını göğe biraz ürkek biraz da umutla. Körpe bedenini dışarı çıkınca dışarısının aydınlığı gözünü kamaştırmış, tam gözünü açacakken bu defa rüzgârın etkisiyle sendelemeye başlamış. Dönüp toprağa bakmış korkuyla. Toprak sakin bir ses tonuyla “Ben senin yanındayım, bir daha dene.” diyerek gülümsemiş. Tohum toprağın desteklediğini hissedince ürkekliği yerini cesarete bırakmış. Bir yandan toprağa doğru kök salarken diğer yandan yeryüzüne uzatmaya başlamış dallarını. Büyümüş, büyümüş ve büyümüş…
Artık o yalnızca bir tohum olmaktan çıkarak her mevsim çiçek açan dallarıyla, sanatın edebiyatın, umudun konusu; kuşlara yuva, yorgunlara gölge ve belki de en önemlisi binlerce tohuma ana olmuş. “Bu kadarını ben bile hayal etmemiştim.” demiş tohum. Cesaret edip topraktan başını uzattığı için kendine, bu konuda desteğini aldığı için de toprağa teşekkür etmiş.
Hikayedeki toprak aileler, tohum ise çocuklardır.
1. tohum koruyucu anne baba tutumuna sahip bir ailede,
2. tohum reddedici anne baba tutumuna sahip bir ailede,
3. tohum ise demokratik anne baba tutumuna sahip ailede yetişen çocukları temsil etmektedir.
Doğan Cüceloğlu bir programında; eğer çocuğunuzun gerçekten yaşamasını, kendini doya doya sevmesini, şu dünyada bir fark yaratmasını istiyorsanız onun kendi varoluşunda yaşamasına izin verin demişti. Hikâyede ise yalnızca 3. tohuma kendi olabilme izni verildi. Diğerleri ise ‘yaşadığını zannedip’ kendi olamadan çekip gitti. Kim bilir o tohumlar ağaç olduklarında kaç kişiyi ağırlayacaktı gölgesinde, kaç çocuk salıncak kuracaktı dallarına ve kaç arı bal yapmak için konacaktı çiçeklerine? Ama onlar toprak olmaya zorlandı. Toprak olamayınca ya bunun yanlış bir şey olduğunu düşünüp toprak gibi yaşamaya çalıştılar ya da reddedildiler.
Her bir çocuğun tıpkı bu tohumlar gibi çimlenmeye içindeki sanatçıyı, bilim insanını, edebiyatçıyı açığa çıkarmaya ve en başta ‘kendisi’ olarak yaşamaya ihtiyacı var.
Şimdi anne baba ve eğitimci olarak iki sorunun cevabını vermeye çalışalım:
Çocuğuma/öğrencime hangi toprağın tutumuyla yaklaşıyorum?
Çocuğum/ öğrencim kendini hangi tohum gibi hissediyor?