İnsan hayatı bebeklik, çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık dönemlerinden oluşmaktadır. Her dönem bir öncekinin devamı ve bir sonrakinin başlangıcı olduğundan dolayı, dünyaya geldikten sonraki ilk dönem olan bebeklik ve çocukluk, temel alışkanlıkların edinilmesi açısından hayati bir önem taşımaktadır (Gönen, 1988). Bu bilindiği içindir ki hemen her ülkede –özellikle gelişmiş ülkelerde- çocukların yalnız bedensel ve ruhsal değil, düşünsel gelişmelerine de özen gösterilmekte ve önem verilmektedir (Alpay, 1984).
İnsanoğlu için hiçbir zaman dilimi belki de çocukluğu kadar önemli değildir. Kendi hayatımıza şöyle bir baktığımızda hatırlamaya değer olarak en fazla çocukluğumuza sarktığımızda buluruz. İnsanın yapı taşları çocukluk döneminde örülmüştür.Verili dünyamız; yani eşyayla, kavramlarla, kelimelerle karşı karşıya gelip onları adlandırmamız veya adlandırmayı öğrenmemiz bu çağın ürünüdür.
İnsan,edebiyatla dünyayı algılar, farklı bakış açılarını tanır, düşünür, yorumlar. Edebiyat, çocuğun anadili üzerinde keşifler yapmasına imkân sağlar. Kelimeleri,sözlükteki anlamları dışında kavramasında dilin anlam haritalarını çizer. Edebiyat, dünyayı daha derin algılamada, çocuğun zihni gelişimi kadar düşünce gelişimini de etkiler. Olgunlaşmasına katkıda bulunur. Dahası edebiyat çocuk için medeniyetin en arı sütüdür (Şirin, 2002).
Bugün, okuma alışkanlığının iyi çocuk kitaplarıyla kazanılacağı, çocuk yaşlarda kitaplarla yapılan olumlu tanışmanın ileriki yaşlara da yansıyacağı herkesin kabul ettiği bir gerçektir. Çocuk kitaplarının çocuklar tarafından sevilmesi, dinlenmesi ve okunması için biçim ve içerik olarak uygun özelliklere sahip olması gerekmektedir. Sonuç olarak, biçim ve içerik olarak uygun hazırlanmış kitapların, çocuğun bütün gelişim alanlarını ve eğitimini destekleyebildiği kabul edilmektedir.
Çocuk kendisi için yaratılmış edebiyat eserinde, yaşadığı ortamın bir benzerini bulur. Yazılan veya anlatılanla yaşadıkları arasında bağlantı kurma ve karşılaştırmalar yapma fırsatını yakalar. Çocuk edebiyatı denildiğinde hedef kitlesi belli bir edebiyat anlaşılmalıdır.
Çocuk edebiyatı kavramı, yazın dünyasında birçok tartışma ve eleştiri noktası olsa da üzerinde durulması gereken; bir kavramdan öte çocuklarımızı edebiyat dünyasına ne kadar dâhil edebiliyoruz? Bunun üzerinde durmak gerekir.
Çocuklar anlayamaz endişesiyle sözcük ve kavram çeşitliliği sınırlandırılarak yazılan kitaplar, çocukların dil gelişimine hiçbir katkı sağlamamaktadır. Çocuğun gelişimini aile ve içinde yaşadığı çevrenin belirlemesi yanında ülkemizde çocuklar aile ve çevre itibariyle alabildiğine kültürsüz bir ortamda yaşamaktadırlar. Sözlü ve yazılı kültürden kopmuş, iletişimsiz insanlarla,beton ve asfalta kesmiş mekânlardan oluşan bir ortam bu.
Kaybedilmekte olan çocuklarımız.
Dahası geleceğimiz…
KAYNAKÇA
Alpay, Meral. Ya-Pa Okul Öncesi Eğitim Semineri, Ya-Pa Yayınları, İstanbul,1984.
Gönen, Mübeccel. Anaokuluna Giden Dört-Beş Yaş Çocuklarına Resimli Kitaplarla Yapılan Eğitimin Dil Gelişimine Etkisinin İncelenmesi, Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Basılmamış Dokrora Tezi, Ankara, 1988.