Günlük yaşamda yetişkin bireyler, birbirleriyle sözlü ve sözsüz iletişim yoluyla anlaşırlar. Çocukluktan yetişkinliğe uzanan süreçte gelişen sözcük dağarcığı sayesinde bireyler, kendilerini pek çok farklı şekillerde ve durumlarda ifade edebilir hale gelirler. Peki bebeklik döneminde ve okul öncesi dönemdeki çocuklar kendilerini nasıl ifade edebiliyorlar?
Oyuncaklar ve oyunlar, çocukların kendini ifade ediş biçimidir. Oyunlar sayesinde çevresini ve dış dünyayı tanımaya çalışan çocuklar her geçen gün yaşama daha iyi adapte olurlar. Çocukların oynadıkları oyunlar ve kendilerini ifade ettikleri araçlar olan oyuncaklar, çocuğun hayatında oldukça önemli bir yere sahiptir. Çocuklar, oyun sayesinde kişilik oluşumlarını başlatırlar ve yetişkinlerin dünyasına hazırlık yapmış olurlar.
Oyunun, çocuğun farklı gelişim alanlarına ne gibi katkıları var, gelin isterseniz bunlara detaylıca bakalım.
Oyun oynama esnasında çocuğun bazı hareketleri devamlı tekrarlaması, kas gelişimini hızlandırmaktadır. Çocuğun yürüme, koşma, tırmanma, merdiven inme-çıkma, nesne fırlatma, top yakalama, sıçrama, zıplama, gibi eylemlerle devamlı hareket halinde olması da onun kaba motor gelişimini desteklemekte ve ciddi anlamda etkilemektedir. Bu hareketler çocuğun fiziksel gelişimine katkı sağlamaktadır. Oyunun, duygusal gelişime olan katkısına baktığımızda; çocuğun oyun ve oyuncakları aracılığıyla kendisini günlük yaşamda rahatsız ya da mutsuz eden olay ve durumları oyununa yansıtıp yetişkinlere bu yol ile kendini ifade edebildiğini görebiliriz. Oyunun dil gelişimine olan katkısı da yadsınamaz bir gerçek. Şöyle ki; oyun oynarken çocuklar pek çok soru sorarlar. Bu soruların cevaplarını bazen kendileri cevaplarlar bazen de arkadaşlarından, ebeveynlerinden cevap beklerler. Duygu ve düşüncelerini ifade etmiş olurlar. Oyun içerisinde problemleri çözüp tahmin yürütebilirler. Yeni sözcükler kazanabilirler. Zihinsel gelişime olan katkılarına baktığımızda ise çocukların oyun esnasında nesneleri tanıdıklarını, onları isimlendirdiklerini ve işlevlerini de öğrenerek bunları günlük yaşama aktardıklarını görebiliriz. Çok çeşitli oyuncaklarla yine sıralama, sınıflama, değerlendirme yapma gibi zihinsel süreçlerin işleyişini hızlandıran katkılarının olduğunu da söylemek mümkün.
Çocukların içerisinde bulundukları gelişim dönemine göre de oynadıkları oyunlar e ilgilerini çeken oyuncaklar değişiklik göstermektedir. Kısaca bu gelişim dönemlerine göre oynanan oyunlara ve oyuncaklara bir bakalım. 0-1 yaş arası dönemde daha çok sallanan, çıngırak ve benzeri ses çıkaran oyuncaklar yer alır. 1-1,5 yaşın sonlarına doğru gelişen parmak kasları ile bebekler, ellerinde tutabildikleri farklı tür oyuncaklarla da oynamaya başlarlar. Örneğin son zamanlarda ailelerin bebekleri için sıklıkla tercih ettikleri ilk kelimeler kartları, oyuncak bebekler, ahşap oyuncaklar ve oyuncak meyve ve sebzeler bu yaş gurubuna örnek verilebilir. 1,5-2 yaş döneminde ise bebeğin yürümeye başlamasıyla daha çok hareketli oyunları tercih ettiğini görebiliriz. Bu yaşlarda bebekler yürümeye başladıkları için çevreyi yürüyerek(örneğin dolapları karıştırmayı isterler, çoğu şeyi ağızlarına atarak tanımaya çalışırlar) keşfetmeyi isterler. Ayrıca parka gitmek gibi dışarıda geçirilen zaman da daha ilgi çekici hale gelmeye başlar. 3-6 yaş arası dönem ise okul öncesi dönemidir. Bu dönemde ilk arkadaşlıklar kurulmaya başlar. Oyuncakların yanında çizme, kesme, boyama, yapıştırma vb. faaliyetleri içeren pek çok etkinlikte yapılır. Okul ortamında grup içerisinde oynanan oyunlarla çocuklar hem dünyayı farklı bir grup ortamında anlamaya çalışırlar hem de kuralları anlama, uygulama, birbirine saygılı olma gibi becerileri de kazanmaya başlarlar.
Kısaca özetleyecek olursak; oyunun çocuğun dünyasındaki yeri paha biçilmezdir. Çocuk oyun ile dünyasını keşfeder.oyun ile uyur yine oyun ile kalkar. Çocuğun yürüyüşü, yemek yiyişi, anne babasından istediği ilgi ve sevgi de hep oyun aracılğıyla olur. Anne babalar bunun farkında olmalı, çocuğun oyununa ve merakına gereken ilgiyi göstermelidir. Günlük yaşamın yoğun koşuşturmacası arasında çocuklar, anne babalarıyla yeteri kadar zaman geçiremiyorlar. Fakat unutulmamalıdır ki çocuğun dünyayı keşfe çıktığı ilk yer ailesi, anne babasıdır. Bu yüzden mümkün olduğunca çocuk ile geçirilen zaman arttırılmalı ve çocuk istediği müddetçe de ebeveynler oyuna dahil olmalıdırlar. Çocuklarınızla olacağınız bol oyunlu, keyifli zamanlar dileğiyle..