Çocukların evin patronu! olması, bir dediğinin iki edilmemesi, kendi ihtiyaçlarını karşılamasına fırsat verilmemesi gibi durumlardan dolayı çocuklar sınırlarını ve rollerini belirlemekte güçlük yaşarlar. Bundan dolayı anne babalar da çocuklarına kendi sözlerini dinletmekte sorunlar yaşarlar. Çünkü çocuklar için güven ihtiyacı önemlidir ve anne-babalar ebeveyn tutumları ile örtülü olarak çocuklara “güven içindesin” ya da “güven içinde değilsin” mesajı verirler. Bu mesajı alan çocuklar kendi sınırlarını öğrendiğinde neyin yanlış neyin doğru olduğu konusunda bilgi sahibi olmuş demektir. Anne babalar sınırlar koyarak çocuklarına “tehlikeli davranışlarına izin veremem” demiş olurlar ve neyin yapılıp neyin yapılamayacağı konusunda net sınırları belirlemiş olurlar. Çünkü sınırlar güven ihtiyacına karşılık gelir ve sınırların olması güven duygusunun kazanılmasına yardımcı olur. Çocuklar kendilerini koruyan, kötülüklerden engelleyen bir ana-baba yaklaşımına ihtiyaç duyarlar.
Bu sınırlar eksik olduğunda ya da ana-baba ilgisiz ve kural koymaktan uzak olduğunda çocuklar stres ve güven eksikliği yaşarlar. Çocuklara yaşıtlarının üzerinde seçme ve karar verme özgürlüğü vermek de doğru bir yaklaşım değildir. Örneğin, ilkokul 1. sınıfa giden bir öğrencinin hangi okula gideceği kararı vermesi onun gelişiminin çok üzerinde bir karardır. Ya da beslenme konusunda hazır gıdaları aşırı tüketmesine yönelik izin verilmesi veya kararın ona bırakılması da doğru bir yaklaşım değildir. Anne babalar çocuklara sınırsız bir özgürlük vererek onlara anne-babalık yapabileceklerini zannederler. Oysa anne baba yaklaşımında serbest, ilgisiz bir tutumla demokratik bir tutumu çoğu zaman karıştırırlar. Çocukların öz güven duyguları gelişmesi için her türlü tutum ve davranışlarına ilgisiz kalmak çocuklarda oto kontrol duygusunun gelişmemesine ve dürtüsel davranışlar geliştirmelerine neden olmaktadır. Çocuklar yaşları ve gelişimleri gereğince anne-babaların yönlendirmelerine, ilgisine, desteğine ihtiyaç duyarlar. Destek deyince de her türlü eylemlerine verilmesi gereken bir destek olarak algılanması yanlış olacaktır. Bazen sınırlanması ya da seçenekler sunularak farklı ve doğru davranışlar geliştirmelerine yardımcı olmak anlaşılmalıdır.
Örneğin; 2–5 yaşları arasında çevresini keşfetmeye çalışan çocukların bu girişimleri desteklenirken abartıya kaçılması veya ilgisiz kalınması gibi durumlarda bu çocuklarda kontrol edilmesi güç davranış problemlerine neden olmaktadır. Çünkü çocuk çevreyi keşfederken aynı zamanda kendi sınırlarını da öğrenmiş olmalıdır. Ama çocuklara iyilik yapacağız diye her davranışları övgüyle karşılandığında bir zaman sonra çocuk kendi sınırlarını tanıyıp anlamakta güçlük yaşadığında anne-babalar ciddi sorunlar yaşamaktadır.