Ülkemizde yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de kitap okuma oranı %0,1 (binde bir)dir. TÜİK’in 2016’da yayınladığı verilere göre ise Türkiye’de kitap okumaya kişi başına ayrılan süre günde yalnızca 1 (BİR) dakikadır. Evet, evet, yanlış okumadınız, sadece ve sadece 1 (BİR) DAKİKADIR! Buna karşın, eskilerin “aptal kutusu” dedikleri televizyona altı (6) saat, internete ise üç (3) saat ayrılıyormuş.
Demem o ki tüm çabalarımıza rağmen çocuklarımıza kitap okuma alışkanlığı kazandıramıyoruz. Ne işin uzmanı biz öğretmenler bunu başarabiliyor ne de çocuklarıyla daha derin bağları bulunan ebeveynler. Çocuklarımızda zekâyla ilgili bir sorun bulunmadığına göre o zaman ya bu işe başlama zamanında ya da yöntemimizde sorun var demektir.
Şüphesiz ki tüm alışkanlıklar küçük yaşlarda başlar. Dolayısıyla kitap okuma alışkanlığını kazandırmak istiyorsak çocuğumuzu küçük yaşta kitapla tanıştırmamız gerekir. Bunu da aslında herkesin bildiği ama her nedense es geçtiği sırrı uygulayarak yapmalıyız.
Anaokulları ve ilkokullardaki çocukların oyun çağı çocukları olduklarını her nedense unutuyoruz. Oyun çağındaki çocuklara birer yetişkinmiş gibi davranıp “Haydi, biraz da kitap oku.” diyerek görevimizi yaptığımızı düşünüyoruz. Bu şekilde davranarak aslında istediğimiz bilgiyi ve istediğimiz alışkanlığı en kolay bir şekilde verebileceğimiz bir çağda olan çocuklarımızı kazandırmak istediğimiz davranıştan kendi ellerimizle uzaklaştırıyoruz. Oysa bu çağdaki çocuklarımızın istedikleri yetişkin yerine konulmak değil; birazcık ilgi ve oyun. Evet, evet, sadece ilgi ve oyun! Oyuna dönüştürüp onunla birlikte oynadığınız her bilgiyi ve her davranışı çok kolay bir şekilde çocuğunuza verebileceğinizi / kazandırabileceğinizi iddia ediyorum. Denemesi bedava. “Benim çocuğum/öğrencim kitap okumuyor.” diyen her ebeveyn ve her öğretmen aşağıdaki oyunları onunla oynasın, çocuk kitap okur mu okumaz mı hep birlikte görelim.
ÖYKÜNÜN KODLARIYLA OYNAMA OYUNU
Oyunumuz çok basit. Çocuğumuzun seviyesine uygun bir kitabı çocuğumuza verelim. Kitabı onunla birlikte okuyalım. Ara yazıları ve ana karakter diyaloglarını o; diğer diyalogu ise biz okuyalım. Kitap bittikten sonra bu sefer ondan öykünün sonunu değiştirmesini isteyelim. O bitirdiğinde bu sefer biz değiştirelim. Bir o, bir biz istediğimiz kadar değiştirebiliriz. Hatta değiştirme işlemini sadece öykünün sonuyla yetinmeyip, başını ya da kahramanlarını bile değiştirebiliriz. Bunun sonunda görülecektir ki çocuğumuz hem okuma eyleminden zevk alacak, hem hayal gücü ve kendini ifade etme yeteneği gelişecek hem de bizimle kaliteli bir zaman geçirmiş olacaktır.
ÖYKÜYE UYGUN KOSTÜM YAPMA VE ÖYKÜYÜ CANLANDIRMA OYUNU
Bu oyunda da çocuğumuza seviyesine uygun bir kitabı sesli okutalım. O okurken biz de mutlaka yanında kalmalı, can kulağıyla onu dinlemeliyiz. Okuma işlemi bittiğinde kitapta anlatılan hikâyeye uygun evdeki/okuldaki eşyalardan, kartonlardan onunla birlikte kostümler hazırlayalım ve en sonunda kitapta anlatılan hikâyeyi canlandıralım. Burada dikkat edeceğimiz tek şey her zaman ana karakteri çocuğumuz canlandırmalıdır. Bu oyunların sonunda çocuğumuzun hayal gücünün ve kendini ifade etme yeteneğinin yanında el becerilerinin de geliştiğine tanık olacak ama daha da önemlisi her ikimizin belki de ömrünce unutamayacağı kaliteli bir zaman geçirmiş olacağız.
Bunların tek sakıncası çocuğunuzun kitap okuma isteklerine yetemeyecek duruma gelmeniz olacaktır, uyarmadı demeyin!