Çocuklarımız gözümüzün nuru. Bütün çabamız, biz maddi, manevi sıkıntılar yaşasak da, onlara bunları hissettirmeden iyi bir bugün yaşatmak ve onları iyi bir geleceğe hazırlamak. Ülkemiz insanı çok fedakar… Anne babalarımız, kendileri iyi bir eğitim alamamış olsalar da çocuklarına kendi imkanlarını zorlayarak ile en iyi eğitimi vermek ve okulda verdirmek için canla başla çalışıyorlar. Fakat dişlerinden tırnaklarından ayırarak çocuklarını teslim ettikleri okullar çocukları geleceğe hazırlamaktan uzak kalıyorlar.
HAYATLA TEMAS ETMEYEN EĞİTİM
Ülkemizde eğitim, hayata temas etmiyor. Oysa ki, öğrenilen konunun anlam ifade etmesi ve bilginin yerleşmesi ancak, çocuğu öğrendiği konu ile kendi hayatı arasında bir bağlantı kurması ile gerçekleşebilir.
Teorik yapılan eğitimin pratikte nasıl işleneceğine pek kafa yorulmaması yüzünden, çocuklarımız öğrendiklerini kolay unutuyorlar, bilgiyi akıllarında oturtamıyorlar, sindirilmemiş ve temeli sağlam olmamış bilginin üzerine yenisini koymakta zorlanıyorlar, adeta bazı konuları her sene sil baştan öğreniyorlar. Diğer yandan, sınav odaklı ezber de gerçek öğrenmeye ket vuruyor.
Çocuklarımız teorik olarak verilen yoğun müfredat nedeniyle, ödev ve sınavların yoğun yükü altında ezilirken, kendilerine zaman ayıramıyorlar, serbest kalan azıcık zamanlarında da elektronik oyunlarla vakit geçirdikleri için dışardaki hayatla temasları çok az oluyor. Buna ilaveten, okuldışı zaman genellikle AVM de alışveriş ile geçen zaman, ailelerin maddi durumu elveriyorsa çocuğun haftasonu etkinlik ve kursları ile şekilleniyor.
ÇOCUKLARIN İLGİ ALANLARINI KEŞFEDEMEMESİ
Eğitim ve öğretim hayatı boyunca çocuk, neye ilgi duyduğu, neyle uğraşmaktan zevk alabileceği konusunda, eğitim hayatında veya okul dışı hayatında yeterince beslenemiyor. Yeteneklerini keşfedebilecekleri seçmeli dersler ise ya okulların fazladan öğretmen maliyetine katlanmak istememeleri yüzünden ders açmaması, yeterli öğrenci bulamadık bahaneleri, veya çocukların not kaygısı ile ortalama yükseltebilecekleri dersleri seçmeleri nedeniyle heba oluyor.
ÖĞRENCİLER MESLEK SEÇİMİ YAPMAKTA ZORLANIYOR
Öğrencilerimiz liseyi bitirecekleri zaman gençler hala hayatta ne iş yapmak istediklerini bilemiyorlar.
Gençlerin hayatta hangi işi yapmak istediğini bilmemesi iki şekilde açıklanabilir. Kişinin kendini tanımaması, kendi zayıf ve güçlü özelliklerini bilmemesi, ve meslekler hakkında bilgi sahibi olamaması. Çocuğun 17 yaşına kadar bu bilgilere sahip olmaması nesillerin yetenek ve becerilerinin gelişmemesi, çok ileriye gidebileceği bir alanda çalışamaması, iş gücüne olumlu bir etki yaratamaması demektir. Bu durum hem aileler, hem ülke için çok ciddi bir sorundur. Çünkü yapılan yanlış seçimlerle, yalnızca para için çalışan, işine bağlığı olmadığı için en ufak problem çıktığında yakınan, sorunlarda suçu başkalarının üzerine atan , çözüm aramakta ve bulmakta zorlanan yetişkinler bu ülkenin büyük bir çoğunluğunu oluşturuyor. Bütün bunların doğal sonucu olarak, başarı çıtası, kişinin kendisinin çıtayı yükseltmesi ile değil, bir başkasının, yani yöneticisinin zorlaması ile olabilecek, kendi kaynağını ruhsal, bedensel, zihinsel olarak iyi kullanamayan insanlarımıza her gün yenilerini eklemiş oluyoruz.
MESLEK SEÇEBİLMEK UZUN SOLUKLU BİR İŞTİR
Gençlerin meslek seçimlerini kolaylaştırmak, onlara bu anlamda yardımcı ve rehber olmak eğitim kurumlarının ve ailelerin görevidir ve bu öyle hafife alınacak bir konu değil. Bu konu uzun soluklu bir yoldur,” Kişilik analizi yapalım, sana uyan mesleği bulalım” şeklinde olmaz. Ağaç yaşken eğilir. Amerika’da kendi alanında başarılı olmuş bilim insanları ile yapılan röportajlarda, bu insanların ortak özelliklerinin, seçtiği dalları dışardan bir etki veya zorlama olmadan, 12-13 yaşlarında seçmiş oldukları ortaya çıktı. Böyle bir seçimi yapmaları için Alman ve Hollanda eğitim sistemlerinde olduğu gibi 12-13 yaşında bir seçim yapmaları gerekmemişti. Alanlarına duydukları ilgi, ya okudukları bir kitapta, ya o işle meşgul bir yakınla olan temaslarından, ya müzelerde veya okul gezilerinde ilgilerini çeken şeylerden, ya okullarında düzenlenen etkinliklerden, veya okullarına gelen ziyaretçi bilim adamlarından etkilenerek oluşmuştu.
Sanat konusunda ise sanatçıların ya sanatçı ailelerinden geldiğini, ya sanatsever olan aileleriyle katıldıkları etkinliklerle sanata ilgi duyduklarını görüyoruz, ailede sanatçı kimse yoksa onlardaki ilgi ve isteği gören bir öğretmenin yaptığı yönlendirme , veya yine bir büyüğünün sağladığı malzeme, verdiği cesaretin sanatçıyı sanata yaklaştırdığını görüyoruz.
ÇOCUKLARIN KENDİLERİNİ TANIMALARI İÇİN NELER YAPILABİLİR?
KENDİNİ İFADE ETME
Çocuklar her gün okul denen bir sosyal çevrede yaşıyorlar. Bu çevrenin dinamikleri ve kuralları aslında onların kişiliğinin gelişmesinde de müthiş bir etken. Çocukların kendini tanıması için aynı zamanda kendini ifade etmesi gerekir. Demokratik bir ortam bunu sağlar. Örneğin sene başında öğretmenin ayıracağı yarım saatlik bir zaman çocukların doğru davranış modellerini kazanmaları için bir eşik niteliğindedir. Öğretmen sınıf kurallarını, çocuklara nasıl bir sınıfta öğrenebileceklerini sorarak oluşturabilir, davranış kurallarını ise nasıl davranıldığında hoşnut olduğumuzu sorarak oluşturabilir ve çocuklarla bir liste oluşturup herkesin bu kurallara uyması gerektiğine beraberce karar verebilirler. Sınıf kurallarının çocuklarca kararlaştırılması öğretmenin sınıf yönetimine de çok büyük katkı sağlar . Çünkü çocuklar bu kararları kendileri oluşturdukları için kurallara sahip çıkarlar. Ayrıca sınıfı ve okulu ilgilendiren ortak kararlara öğrencinin katılımı sağlanabilir.
Okulda çocukların kendilerini ifade edebilecekleri her fırsat değerlendirilmeli hatta fırsatlar yaratılmalıdır. Bu, yaratıcı yazma etkinliklerinden, müzik, dans, resim, drama, tiyatro yani kısaca sanat ayrıca sporun etkin bir şekilde yapılması ile başarılabilir.
ÖZYÖNETİM, AKADEMİK, KİŞİSEL GELİŞİM HEDEFLERİ KOYMA
Bu sistemi beslemek için , çocuğun hem kendini tanıması hem de geliştirmesine yardımcı olacak, düzenli yapılacak özyönetim, akademik ve kişisel gelişim hedefleri görüşmeleri, çocukları ileri götürecek gelişim hedeflerini oluşturmaları ve gerçekleştirmeleri için sürdürülebilirlik sağlar.
Öğretmen çocuklara senede ihtiyaca göre 2’den 4 defaya kadar hedef çalışmaları yaptırabilir. Bu çalışmalarda yazılı olarak doldurmaları gereken bir form verilir. Bu formda çocuğa kendisinin güçlü ve gelişmesini istedikleri yönleri yazması istenir. Daha sonra gelişmeyi istedikleri alanda gelişebilmeleri için stratejiler belirlemeleri ve bunları hayata geçirmek için yapılacaklarla ilgili bir takip çizelgesi oluşturulabilir. 2 ayda bir yapılan toplantılarda her öğrenciye ayrılan 10 dk içinde ilerleme değerlendirilir, ilerleme olmadıysa öğrenciye nasıl bir yol izlemesi gerektiği düşündürülür ve yeni strateji veya yeni hedeflerle yola devam edilir. Örneğin öğrenci, senelerdir yaşadığı ve beraber alınan davranış kararlarından, iyi bir grup çalışması yapabilmek için iyi bir takım çalışmacısı olması gerektiğini bilir, fakat baskın bir tabiatı olduğu için bunu yapamamaktadır. Bunun farkında olan öğrenci zayıf olduğu bu konuda gelişme hedefi koyabilir ve bunun için stratejileri düşünüp öğretmeninden de destek alabilir. Bu konudaki gelişme görüşmelerini arkadaşları ile de yapabilir.
Okul hayatı boyunca, çocuğun kendini zayıf veya güçlü gördüğü konularda karakter ve beceri olarak gelişme hedefleri koyması, çocuğun hem kendini tanıması, kendini objektif değerlendirmesi ve gelişmesi için çok önemlidir. Bu çocuğun kendini ve başkalarını da objektif değerlendirmesini sağlar. Öğrencinin kişilik özelliklerini, yönelimlerini, yeteneklerini ve beceri alanlarını tanımlayabilmesi, meslek seçimlerinin doğru yapabilmesi için ona ışık tutacaktır. Tabii bu çalışmalar için karakter özelliklerinin ve gelişmesi hedeflenen becerilerin iyi tanımlanması gerekir.
ÖĞRETMENLER ÖĞRENCİLERİN YETENEK ALANINI KEŞFEDEBİLMELİ
Ken robinson’ın Öz kitabını okurken kendi alanında çok başarılı olmuş kişilerin kendi yaptıkları işe tutku ile bağlı olduklarını gördüm. Ele alınan farklı kişilerin kendi yetenek alanlarının keşfinde büyük oranda ortak bir özellik farkettim. Bu kişilerin yetenek alanları büyük ölçüde öğretmenleri tarafından keşfedilip, öğretmenlerin teşviki ve yönlendirmeleri ile gelişebilecekleri kişi veya kurumlara yönelmişlerdi. Öğretmenlerin öğrenciler üzerinde şahitlikleri olduğu için bu kanalın iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Fakat tabii ki bu alanların öğretmen tarafından anlaşılabilmesi için öğretmenin yalnızca ders anlatması değil, öğrencilerin yeteneklerinin ortaya çıkabileceği etkinliklerde öğretmen organizasyonu ile rol alması gerekir. Çocukların aktif rol ve sorumluluk alacağı organizasyonları bilfiil onların düzenlemesine izin verilmeli. Örneğin drama özellikle sözel olan bütün derslerde kullanılabilir. Ve dramanın ortaya konulması için dramada yer alan bütün sorumlulukların öğretmen önermesi ve yönlendirmesi ile öğrenciler tarafından yapılması gerekir. Sahne dekorundan, davetli çağrılmasına kadar…
ÖĞRENCİYE FARKLI ALANLARDA ÇALIŞMA VE ŞAHİT OLMA FIRSATLARI VERİLMELİ
Öğrencilerin okulda farklı etkinliklerde bulunması, seçmeli derslerin olması, çocukların farklı atölye ve projelerde birlikte çalışması, okul dışında gençlerin STK’larda rol alması, farklı sosyal ve kültürel etkinlilere katılması ve öğrenci karnesinde bu tip etkinliklere katılımlarından performans notu verilmesi yine çocuğun/gencin kendi yönelimlerini bulmasında yardımcı olacak unsurlardır. 2023 vizyon belgesinde yer alan Tasarım Beceri atölyelerinin hayata geçirilmesi bu anlamda yetenek ve yönelim keşfine çok büyük katkı sağlayacaktır.
ÇOCUKLARIN İLGİ DUYDUKLARI ALANLARIN FARKINDA OLMALARI GEREKİR
Çocukların kendilerini tanımalarını ve ileride kendilerine uygun ve istedikleri meslekleri seçmeleri için düzenli olarak sevdikleri, ve ilgilerini çeken herşeyi unutmamak için not etmeleri, yani “Sevdiklerim” günlüğü oluşturmaları istenebilir. Zaman zaman bu notların üzerinden geçip hangi ilgisini konusunda bilgisini derinleştirmek istediğine karar vermesi sağlanabilir. Bu sevdiği bir şarkıyı not etmekten, sevdiği bir futbolcuyu not etmeye kadar herşey olabilir. Önemli olan çocuğun kendisine kendi ilgisinden kaynaklanan bir konuda daha derin bir bilgiye ulaşmasını sağlamaktır. Gerçek ilgi sonucunda öğrenilen bilgiler bir başka konuda yeni bağlantılar oluşturacak sekme noktaları oluşturur. Çocuklar ve gençler ilgilendikleri çeşitli konularda bilgilerini derinleştirmenin doğal sonucu olarak bunlardan bazıları konusunda harekete geçmek isteyeceklerdir. Bunlarla ilgili eğitim almak veya atölyelere katılmak isteyeceklerdir. Futbola çok meraklı bir çocuk illa ki futbolcu olmak zorunda değildir. Futbol hakkında daha fazla bilgilenmek, örneğin futbol tarihini bilmek isteyen bir çocuk zaman içinde spor muhabiri olabilir. Hayvanları araştırmaya merak duyan bir çocuk veteriner veya zoolog olabilir. Çocuğun ilgi duyduğu alanın hayatını kazanması için yeterli olmayacağını düşünerek çocuğu engellemek doğru olmaz. Çünkü çocuğun konusunda ne kadar ilerleyebileceğini önceden bilmemiz mümkün değil…
Çocuk, genç ilgisini öyle bir noktaya getirebilir ki alanında aranan kişi olabilir veya bu alan onun daha sonra yapabileceği mesleğinde ona bambaşka bir perspektif sunabilir ve hatta çocuk kendine yeni bir iş alanı dahi yaratabilir. Ayrıca birçok meslek ortadan kalktığı gibi bundan sonraki 10 senede çok daha fazla meslek yok olacağını da göz ardı etmeyelim..
Bundan sonraki yazımızda çocukların meslekleri tanımaları için ne yapabiliriz konusuna eğileceğiz.