Fin eğitim sisteminde öğretmenler, eğitim sisteminin liderleri ve en güçlü halkası olarak görülmekte ve öğretmenlik mesleği yetiştirilme süreci, profesyonellik algıları, mesleki statüler gibi değişkenler kapsamında ele alınmaktadır. Öğretmenlik, Finlandiya toplumunda yüksek statüye sahip, saygın ve rekabet yaratan bir meslektir. Pasi Sahlberg’e göre bunun nedeni öğretmenlerin profesyonel özerkliğe sahip olmalarıdır. Finlandiya’da öğretmenler üç yıl lisans iki yıl yüksek lisans olmak üzere beş yıllık araştırma odaklı akademik eğitim sürecinden geçerler. Öğretmen eğitimi müfredatı; eğitim teorileri, araştırma yöntemleri ve uygulamayı bütünleştirir ve sistematik bir süreklilik oluşturacak şekilde tasarlanmıştır. Ne var ki bu eğitim, öğretmen olmak için yalnızca asgari bir kriterdir. Öğretmenlerde sosyal iletişim, karar yönetimi, liderlik becerileri gibi birçok ayırt edici özellik aranmaktadır. Öğretmenlik, Finlandiya toplumunda yüksek statüye sahip, saygın ve rekabet yaratan bir meslektir. Sahlberg’e göre bunun nedeni; öğretmenlerin saygın ortamlarda çalışması, öğretmenler üzerinde dışsal denetim ve baskıyı artıran “toksik” test tabanlı hesap verebilirlik politikasının ve standart sınavlardaki öğrenci başarısına göre öğretmen performans değerlendirmesinin olmaması, rekabet yerine meslektaşlar arası iş birliğinin ön plana çıkması ve en önemlisi de öğretmenlerin müfredat geliştirme, ölçme ve değerlendirme gibi profesyonel konularda özerkliğe sahip olmalarıdır. Öğretmenler eğitimin liderleri olan görülen, güvenilen ve sorumluluk atfedilen profesyoneller olarak görülmektedir.
Sahlberg, Finlandiya’da öğretmen eğitiminin güçlü yönleri karşısında okurlara, öğretmenlerin mesleki gelişimi konusunda zayıf kaldığı noktaları da yansıtmaktadır. Örneğin Finlandiya’da eğitim yönetimi tutarsızdır ve öğretmen mesleki eğitimlerinin belirli bir standardı yoktur. Bunun önemli bir nedeni, Finlandiya’da öğretmenlerin performansları konusunda yeterince geri bildirim almamaları ve buna ilişkin bir değerlendirme sisteminin olmamasıdır. Nitekim bu görüşler Talis araştırma verileriyle de uyum gösterir niteliktedir.
Finlandiya eğitiminde öğretmen değişkeni noktasında yaygınlaşmış birçok şehir efsanesi de bulunmaktadır. Ancak bunların çoğu araştırma bulguları ve istatistiklerle birlikte geçersiz kılınmıştır. Bu efsanelerden biri, Finlandiya’da öğretmen eğitimi programlarına akademik başarısı en yüksek öğrencilerin seçildiğidir. Örneğin, lise yıl sonu notları en iyi olan öğrencilerin üniversitede öğretmen eğitimi programlarına alınacağı yaygın görüştür. Ancak Finlandiya’da ilkokul öğretmen adayları üniversitelerin öğretmenlik programlarına başvururken iki aşamalı bir eleme sürecinden geçerler. İlk aşamada tüm adaylar bilimsel ve mesleki makaleler kapsamında hazırlanmış bir sınava girerler ve her aday bu sınavdan aldığı nota göre ikinci aşamaya geçer. Yani, lise mezuniyet notlarının bu eleme sürecinde bir etkisi bulunmamaktadır. Nitekim Sahlberg “Eğitimde Finlandiya Modeli” isimli kitabında Helsinki Üniversitesinin İlkokul öğretmenliği programına kabul edilen adayların çoğunluğunun lise mezuniyet sınavı puanlarının ortalama düzeyde olduğunu göstermektedir (Sahlberg, 2018:92).
Fin eğitim sistemiyle ilgili yanlış başka bir düşünce ise eğitimde başarının tek yolunun Finlandiyada’ki öğretmenlerin çok kaliteli- mükemmel olduğu kanısıdır. Öğretmenlerin niteliği yükseltilirse öğrenci öğrenimi de artacaktır düşüncesi piyasa odaklı eğitim çevrelerince çokça dile getirilen bir konudur ve Finli eğitim politikacısı Sahlberg bu görüşe şiddetle karşı çıkar. Nitekim ona göre öğrenci başarısındaki farklılığın nedenleri çoğunlukla okul dışı faktörlerden kaynaklanmaktadır. Kitapta bunu destekleyen raporlar da mevcuttur. Ayrıca Sahlberg bir öğretmenin mükemmelliği hakkında karar vermek için en az beş yıllık tutarlı ve doğru veriye ihtiyaç olduğu görüşündedir (sf. 179). Bu eleştiriden hareketle zihinlenlerde şu tür soruların canlanması muhtemeldir: Mükemmel öğretmen olmanın kriterleri nedir? Her ülkenin mükemmel öğretmen algısı aynı mıdır? Bir öğretmenin mükemmel olup olmadığının ölçümü yapılabilir mi? Bu tür sorulara tüm bağlamlara uyacak genel geçer bir cevap vermek mümkün görünmemektedir.
Eğitimde öğretmen faktörü üzerine işlenen başka bir dikkat çekici tartışma konusu, Fin öğretmenlerin başka bağlamlarda da aynı performansı gerçekleştirip genel öğrenci öğrenimi başarısını artırıp artıramayacağı yönündedir. Sahlberg’e göre başarı artsa da bu kayda değer bir fark yaratmayacaktır. Eğitim sistemlerini başarılı olan ülkelerde kilit nokta nitelikli öğretmenler değil; mevcut eğitim politikası ve diğer sektörlerin karşılıklı bağlılığı, eğitimin tarihsel bağlamı ve toplumun eğitim-öğrenme kültürünün bütüncül ilişkisidir. Sahlberg bu noktada eleştirisini yine piyasa odaklı eğitim politikaları üzerine yapar. Okullarda sınav odaklı hesap verebilirlik, öğretmenlerin sınırlı özerkliği ve rekabet teşviki olduğu sürece Fin öğretmenler de işini tutku ile icra edemeyecek ve sınırlandırılacaklardır. Bu noktada Sahlberg’in önerileri şu şekilde listelenebilir:
- Öğretmenlere güven duyun ve profesyonel özerkliklerini teslim edin
- Öğretmenler arasında rekabet yerine iş birliği ortamı tesis edin
- Hesap verebilirliğin toksik kullanımından vazgeçin
- Öğrencilerin standartlaştırılmış sınav başarısına göre öğretmen performans değerlendirmesi yapmayın, alternatif yollar da bulunabilir
- Öğretmen eğitimini standart hale getirin, öğrenimi değil
- Öğretmenlerin çalışma ortamlarını geliştirin
Kaynak:
Sahlberg, Pasi. (2019). Eğitimde Finlandiya Modeli. (Çev. Cansen Mavituna). 7. Baskı. İstanbul: Metropolis Yayıncılık.