Çocuklarda gelişim ve sosyalleşme süreci daha çok erken çocukluk döneminde aile içinde gerçekleşmektedir. Ebeveynlerin çocukla ilişkilerinin önemi yanında, diğer kardeşlerine veya birbirleri ile olan ilişkileri de çocuklar için yönlendirici ve öğretici olmaktadır.
Ebeveynlerin çocuklarını çok sevmesi, fazladan güven ve destek, ebeveyn çocuk ilişkisinin niteliğine yetmemekte ve sorunların çözümünde etkili olmamaktadır. Sevgi, ilgi ve güven veren tutumların yanında tutarlı bir yaklaşım sergilemek de gerekmektedir. Çünkü, çocukların kendi varlıkları kadar, tutum ve davranışlarına, tercihlerine, farklı düşüncelerine karşı ifade ettiklerimizle birlikte gösterdiğimiz tutum ve davranış da önemlidir.
Örneğin, tuvalet eğitiminde, çocuklarımızı çok sevdiğimizi iddia ederken, altını ıslatıp dışkısını yaptığında çocuğa karşı olumsuz bir tutum takınılması çocukta bir tedirginlik oluşturacaktır. Burada ne aşırı sert ve baskıcı olumsuz bir tutum takınmalı ne de aşırı hoşgörülü ve rahat olumlu bir tavır takınmamak gerekmektedir. Bu noktada örnek vermek gerekirse tuvalet eğitiminde, çocuğun dışkısına aşırı sert tepki verilir ve çocuğa kızılırsa çocukta utanç ve suçluluk duyguları ile birlikte kabızlık da oluşabilir. Ya da tamamen aşırı bir hoşgörü göstermek de çocukta aşırı kendini beğenme, rahatlıkla birlikte müsriflik ve vurdumduymazlık gibi davranışlar gelişebilmektedir.
Çocuklar, altını ıslattıklarında anne ya da bakıcı sert/baskıcı bir tutum takınırsa çocukta korku, endişe, utanma ve suçluluk duyguları gelişebilir. Anne ya da bakıcı, burada yaşına uygun tepki vermeli, küçükse onunla konuşarak bezini değiştirmeli, büyükse haber vermesi ya da tuvalete gitmesi gerektiği gibi tuvalet eğitimine hazırlayıcı sözlerle bir yaklaşım sergilenmelidir. Tabii ki, altını ıslattığında aşırı bir övgü ve iltifatta bulunup karşılama! yapmak da doğru olmayacaktır.
Çocukları sözel olarak övüp desteklerken, tutum ve davranışlarını sınırlamak, engellemek bir çelişki ve güvensizliğe de neden olmaktadır. Örneğin, sözel olarak aslanım, paşam derken, kendi başına yeterli olamayacağı düşüncesi ile onun adına onun işlerini takip etmek sorunlu bir yaklaşımdır. Ona güven duyarken, girişimlerini sınırlamaya ve engellemeye çalışmak çocukta bir çatışma ve kararsızlığa neden olur. Çocuk, ailesinin beklentilerine uygun davranmayı alışkanlık haline getirirse karakter gelişiminin yeterli olacağını söyleyemeyiz.
Bu örnekler üzerinde tutarlı bir yaklaşım sergilenmesinin gereklikliği vurgulanmaktadır. Seviyorsak sevdiğimizi, saygı duyuyorsak saygı duyduğumuzu, bizim için önemli olduğunu söylüyorsak önem verdiğimizi tutum ve davranışlarımızla göstermemiz gerekmektedir. Çocuklar, çoğu zaman söylediklerimize değil tutum ve davranışlarımıza dikkat etmektedir.
Yoksa, bunca eğitime, tavsiye ve olumlu yönlendirmelere rağmen çocuklarımızda sorunların artmasının nedeni, söylediklerimizle tutum ve davranışlarımıızn farklı ve birbirine uzak olmasıdır. Selam ve dua ile.