Eğitim, dünya genelinde insanların en önemli temel ihtiyaçlarından biri olarak kabul edilmektedir. Eğitim ihtiyacı, devletlerin vatandaşlarına çoğunlukla ücretsiz sağladığı bir kamu hizmetidir. Yaşamın her alanında değişimlere bireylerin uyum sağlaması gereği eğitim ihtiyacı ve talebinin daha artmasına sebep olmaktadır. Eğitim genel olarak okulöncesi anaokulundan üniversiteye ve sonrasında da hayat boyu süren bir faaliyet olmasına rağmen daha çok ülkemizde olduğu gibi 12 yıl zorunlu olan kısmıyla daha çok gündemdedir.
Öncelikle okuma-yazma-konuşma-yaşama temel ihtiyacı ile başlayan, genel kültürün, insanla dünya ilişkisinin anlaşılması için gereken derslerin-konuların eklenmesi sonrasında bilim ve teknolojinin çalışma ve yaşama etkileriyle öğrenilecekleri daha da çoğaltmıştır. Eğitim ister örgün-yaygın isterse uzaktan-yüzyüze hangi şekilde olursa olsun adına üniversite, okul, kurs, dersane, merkez ve kurum gibi her ne adla isimlendirilse sonuçta bir yapı, organizasyon ve işletme faaliyetini gerekli kılmaktadır. Bu sebeple bu alanda yapılan tüm faaliyetlerin incelendiği bir bilim dalı haline gelmiştir.
İşletmeler; kar etmek amacıyla bir mal veya hizmeti üretmek ve ihtiyaçları karşılamak için emek, sermaye, bilgi gibi üretim faktörlerini biraya getirip risk alan girişimlerdir. Devlet kamu hizmeti olarak, vakıf veya dernekler ise kar amacı gütmeden eğitim hizmeti sunmaktadır. Ayrıca devletin/kamunun dışında girişimcisi-kurucusu-sahibi kişi-kurum-kuruluş-vakıf-dernek olan tüzel kişiliklerce açılmış özel öğretim kurumları da ortaya çıkmıştır. Bu özel öğretim kurumları da Devletin izniyle açılarak Milli Eğitim Bakanlığının denetiminde faaliyet gösterirler. Bu kapsamda faaliyet gösteren eğitim-öğretim kurumları vatandaşın daha kaliteli hizmet almak talebiyle rekabet içinde büyük bir ekonomik pazara/sektöre dönüşmüştür.
Eğitim işletmelerinin faaliyetlerini gereği gibi yerine getirerek halkın talep ettiği kaliteli hizmeti üretebilmek için yapmak zorunda olduğu çok fazla iş paketi bulunmaktadır. Fiziki olarak modern binaların yapılması, araç-gereçlerle donatılması, idari ve akademik kadronun yetiştirilmesi, işe alınması ve çalıştırılması, eğitim içeriklerinin yazılı-görsel olarak hazırlanması ve sürekli güncellenmesi, programın piyasa taleplerini karşılaması, sürecin denetlenmesi ve gerektiğinde yeniden düzenlenmesi en önemlisi de ister mikro ölçekte bir okul isterse orta ölçekte veya tümüyle bu devasa sistemin iyi kurgulanması ve profesyonelce yönetilmesi gerekmektedir.
Mikro ölçekte özel bir kursun veya okulun sermaye sahibi bir girişimci tarafından açılması, hizmet üretmesi, faaliyetini sürdürebilmesi, kaliteli olduğu kadar ekonomik kabul edilebilir ücret alıp kar edebilmesi, bulunduğu çevrede kabul görmesi ve itibarının artarak marka oluşturabilmesi göründüğü kadar kolay değildir. Bu yatırım kararını vermeden önce detaylı araştırma ve ön hazırlık yapmak ve yapılabilir karlı bir iş olduğunu yazılı hale dönüştürmek gerekir. Zira kar etmeyen işletme hizmete devam edemeyeceği gibi kendini geliştirecek yatırımları, değişim ve dönüşümler için gerekli finansmana sahip olamayacağından kaliteli hizmet üretmekte zorlanacaktır.
Yönetim ve insan kaynakları, ekonomik, teknik, hukuki, finansal etütler yapılması sonunda ortaya çıkan bilgilerin iyi değerlendirilerek yatırım kararı verilmelidir. Marka haline gelmiş, kendisine ait bir sistem kurmuş, donatım-tefrişten kullanılacak yayınlara, yönetim bilgi sistemine, insan kaynağı kriterleri ve havuzuna, yemek-ulaşım-giyim gibi destek hizmetlerini geliştirmiş olan özel öğretim kurumlarının franchise/şubesi olmak için bir girişimde bulunulduğunda bu yatırımın kararı yatırımcıdan çok markayı kullandıracak olan kurum uzmanlarınca verilmektedir. Sadece bina ve maddi kaynakların bulunmasını yeterli bulmayabilirler.
Devlet bütçesinden bakanlığa ayrılan payla genç nüfusu oldukça fazla olan ülkemizde memnuniyet verici eğitim hizmeti sağlanması için aynı şartlar resmi okul ve kurumların açılması ve işletilmesinde de geçerlidir. Burada bina ve tesisler için kira ödenmiyor olması, hizmet alanlardan ücret alınmaması ve kar amacı beklentisi olmasa da sınırlı ve kısıtlı bütçeyle bu sistemin işletilmesi önemli bir iştir.
Bu işin önemi önce para karşılığı hizmet alacak olan vatandaşın haklarını, markanın değerini koruma önlemlerini yaptığı sözleşmeyle ve hepsinden önemlisi devletin girişimciden istediği standartlar ve belgelerle sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu itibarla eğitim kurumları işletmeciliği bir uzmanlık işidir. Yatırımcının eğitim konusunda uzmanlığı bulunmuyorsa mutlaka nitelikli uzman bir kadro kurmalıdır. Kadronun yatırımcıyı yanıltmaması için güvenilir bir dış denetim veya danışmanlık hizmeti de faydalı olacaktır. Kamu tarafında da bu kadro için Kanunlarda yazdığı gibi kariyer-ehliyet-liyakat ilkelerine riayet edilmesi eğitimde başarının temel şartıdır.
Buraya kadar yapmaya çalıştığım açıklamaların daha detaylı anlatıldığı kaynak bir kitap olarak onbeş akademisyen tarafından hazırlanmış dokuz kısım-yirmi alt bölümden ve dörtyüzotuzbeş sayfadan oluşan İbrahim Hakan Karataş ve Ezgi Dede editörlüğündeki “Eğitim Kurumları İşletmeciliği / Kuram-Araştırma-Uygulama” kitabını sizler için inceledim.
Kitapta; “eğitim ve okulun değişen bağlamı, eğitim ve pazar, yönetim ve hukuk, mali-finansal yönetim, eğitim ve öğretimin yönetimi, öğrenci kişilik hizmetlerinin yönetimi, rehberlik hizmetlerinin yönetimi, özel eğitimin yönetimi, uzmanlar ve uzmanlıklar, takımlar ve motivasyon, zümre çalışmaları ve mentorluk, öğrenme ve sosyal ortamlar, dijital dönüşüm ve sanal ortamlar, eğitim kurumlarında kültür, çatışmayı yönetmek, veli ve sosyal çevre, imaj ve algı yönetimi, denetim, akreditasyon, eğitim kurumu açma süreci” konu başlıklarında detaylı bilgi, kuram, araştırma ve uygulama yer almaktadır.
Her bölümde; “özet, kazanım, hazırlık, içerik başlıkları, konu anlatımı, son özet, araştırma soruları, değerlendirme soruları, ileri okuma listesi, kaynaklar” gibi her bir konuyu bir kitap gibi ele alıp tüm merak ve ihtiyaç karşılanmıştır. Diğer kaynak kitaplarda çok fazla rastlanmayan bu yöntem kitabı oldukça farklı ve faydalı hale getirmekle kalmamış sadece bir kitap değil kişi-grup-topluluk halinde seminer şeklinde değerlendirilecek kıymetli bir esere dönüştürmüştür.
Her konunun büyüklüğüne göre beş ile yedi maddede bu konunun okuyucuya hangi kazanımları sağlayacağı net bir şekilde listelenmiştir. Hazırlık-araştırma ve değerlendirme soruları da iyi seçilip hazırlanmış olup okuyucuyu meraka sevk etmekte ve kendi bildiklerini/bilmediklerinin ne olduğunu ortaya koyup dikkatle okumaya devam etme motivasyonunu artırmaktadır. Sadece bu soruları cevaplayarak yeni bir kaynak eser ortaya koymayı mümkün kılmaktadır. Konu içinde tablo ve şekillerle desteklenerek görsel olarak anlaşılabilir ve hatırlanabilirlik artırılmıştır. Her konu sonunda gerçek yaşanmış örnek olaylar için ayrıca özenle hazırlanmış tartışma sorularına yer verilmiştir. Kelime indeksi dizin sayesinde merak edilenlere hızla ulaşmayı mümkün kılmaktadır. Son olarak örnek bir yapılabilirlik rapor taslağının ister yeni kurulacak isterse de hizmete devam eden eğitim işletmelerinin kendilerini kontrol edebileceği ve değerlendirebilecekleri faydalı bir paylaşımla kitap tamamlanmıştır.
Bu kitabın alanın uzmanlarınca çok iyi hazırlandığı ve metodolojisi açısından yeni bir yaklaşım getireceği söylenebilir. Alıntı ve atıflar olabildiğince güncel iyi seçilmeye çalışılmıştır. Öğretmen, okul ve eğitim yöneticileri, eğitim kurumu işletmecileri, yatırımcı ve girişimcileri ile eğitimde karar verici pozisyonundakilere fayda sağlayacaktır. Kitap, boyut-kağıt kalitesi ve hacim olarak oldukça iyi hazırlanmış olup önsözünde belirtilen amaçları karşılamaktadır. Eğitim yönetimi ve işletmeciliği alanına farklı bir bakış açısı getirip olumlu katkı sağlayacak yeni tartışmalara ve çıkarımlara zemin hazırlayacaktır. Benzer içerikli kitaplardan kurgu ve içerik açısından farklılıklarıyla mutlaka okunması gerektiğini düşünüyorum.
Onbeş eğitimci/akademisyene ortak aklı kullanılarak kapsamlı nitelikli, kullanılabilir, farklı ve faydalı bir eser ortaya koydukları için tebrik ve teşekkür ediyorum. Konuya ilgi duyanlara da tavsiye ediyorum. Eğitim alanında çalışan meslektaşlarıma örnek olarak gösteriyorum. Herkesin bildiğini, tecrübelerini ve düşüncelerini paylaşmalarının eğitim sistemimizin iyileştirilmesi ve daha nitelikli hale getirilmesine bu sayede de büyük ve güçlü bir devlet olmamıza katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Yazımı kitaptan bir paragrafla bitirmek istiyorum. “Bugün geleneksel okul, kendini var eden şartların tamamen değiştiği bir dönemde var olmaya uğraşmaktadır. Geleneksel okul, okulu besleyen sosyal ilişik ve yapılar yeni bir biçim almış, okulun çıktılarına muhtaç olan üretim süreçleri ve beklentileri dönüşmüş, otorite, güç ve meşruiyet anlam değiştirmiştir.”