Thomas Edison’un “yüzde bir ilham ve yüzde doksan terdir” meşhur sözünü bilenler mutlaka vardır. Sözünün doğruluğu ise dünyaca ünlü dâhilerin yaşamlarında bile kolay veya basit yolları yoktu. Gerçek şu ki, ne kadar zeki olursanız olun, gerçek başarı, sıkı çalışma ve azim de dâhil olmak üzere birçok şey gerektirir. Yaşamları boyunca ilham verici örnekler veren beş ünlü bilim insanının motivasyonlarına daha yakından bakalım.
Tıkandığınızda Charles Darwin aklınıza gelebilir…
Darwin kendisine ün kazandıracak olan Türlerin kökeni isimli kitabını tam tamına 17 yılda kaleme almıştır. Var olan kurulu düzenine ve hayatının rutinine bağlı kalan Darwin, ailesi ve köpeği ile vakit geçirebilmiş, bahçesiyle ilgilenmiş ve bunlarla beraber çalışmalarına da devam etmiş, özetle iç huzurunu da ön planda tutmuş.
Darwin’i amacına adayan başka bir şey var mıydı? Sorusuna cevap ise, çalıştığı konuyu içselleştirmesi olabilir. “Karmaşık bir doğayı düşünmek ilginçtir, çalılarda öten kuşlar, nemli topraktaki solucanlar, her çeşit canlı, birbirinden çok farklı, birbirinden çok bağımsız ve birbirlerine bağlı olan özenle inşa edilmiş etrafımızdaki tüm bu şeylerin hepsi temsil edilen yasalar tarafından üretildi.” sözü de çalıştığı konuya kendini ne kadar adadığının bir göstergesidir.
Buradan çıkaracağımız sonuç; hızlıca bitirdiğiniz bir iş, düşündüğünüz kadar kaliteli olmayabilir. Darwin’in çalışmasındaki başarısını her cümlenin çok zor ve yavaş olarak nitelendirmesi, hayatında onu besleyen şeylerden vazgeçmeyerek, gerçekçi bir program uygulamamasının neticesinde evrim üzerine büyük tartışmaları ateşleyen bir eser yazması ile taçlandırmış olmasıdır.
Teorileri kabulde Newton gibi olabilirsiniz…
Isaac Newton, 17. yüzyılın en etkili bilim insanları arasındadır ve çığır açan eseri şimdi modern fiziğin temelini oluşturmaktadır.
Birçok uzman, gerçek yaratıcılığın, teorilerin kendisinde değil, Newton’un onları evrene nasıl uyguladığı konusundaki gibi farkındalıkta yattığını söyler. Bir elma kafasına düştükten sonra yerçekimi kavramını ileri sürememiş olsa da, efsanesinde ısrar ettikçe, yerçekimi yasasına, her yönüyle büyük bir kararlılık ve cesaretle üzerine eğilmiştir.
Newton sürecini “Ben deniz kıyısında ara sıra sıradan kabuklar, güzel çakıl taşları bulup kendimi oyalayan bir çocuk gibiyken, hakikatin büyük okyanusu önümde keşfedilmemiş bir şekilde uzanıyormuş.”, sözleriyle özetlemiştir. Başka bir deyişle, tüm imkânlara gönülden açık olmak, teorileri önerirken ve uygularken daha özgün ve yenilikçi olmanıza yardımcı olabilir, belki de aradığınız şey gözünüzün önündedir…
Yolunuza engeller çıkınca Marie Curie şu sözlerini unutmayın…
Hayatınızda insanların size bir şey yapamayacağınızı veya başaramayacağınızı söyledikleri zamanlar olacaktır. Radyoaktivite alanında bir öncü, sadece Nobel Ödülü alan ilk kadın değil, aynı zamanda iki kez ve iki farklı bilim alanında ödülü alan tek kişi oldu! Aynı zamanda kadınların katkılarının büyük ölçüde değer kaybettiği bir zamanda Paris Üniversitesi’ndeki ilk kadın profesördü. Curie bir zamanlar şöyle dedi: “Birileri sizin ne yaptığınızı asla fark etmez; sadece ne yapmış olduğunuzu görebilir. ” Hem çalışmalarınız boyunca hem de genel olarak yaşamınız için yolunuzu şekillendirmekte bundan daha iyi bir felsefe düşünemeyiz. İnandığınız yolda pes etmeden yürüyün.
Öğrenmeye Açık Olmakta Leonardo Da Vinci gibi alçak gönüllü olabilmek…
Mesele Leonardo Da Vincinin ne yaptığı değil. Belki de yaptıklarına göre yapamadığı şeyler çok daha fazla. Da Vinci, belki de sadece Mona Lisa’nın gizemli tablosu ile ünlüdür. Ancak insan anatomisi ile ilgili keşifleri de çok büyüktü ve zamanın yaklaşık 200 yıl ötesindeydi.
Da Vinci, müzik aletleri, krank mekanizmaları, hidrolik pompalar ve hatta bir buhar topu da dâhil olmak üzere bir icat listesi ile helikopterlerden plaka tektoniğine kadar bir çok şey için çizimler yapmıştır.
Alınacak ders? Kendinizi sınırlamayın. Öğrenmeye açık olun ve eğitim sırasında açık fikirli olun. Da Vinci’nin kendisi bir zamanlar “İnsanların maruz kaldığı en büyük aldatmaca kendi görüşlerindendir” dedi.
Zorluklarda Caroline Herschel’in yaşadıklarını unutmayalım…
Marie Curie belki meşhur olan kadın bilim insanlarından birisi olabilir, fakat çok daha eski bir bilim insanı olan Caroline Herschel’i de bu yazıda hatırlatalım. 1750 yılında doğan Bayan Herschel kariyerine bir müzisyen olarak başlasa da hırslı bir astronom olarak bilime katkısını sunmuştur. Onun dezavantajı 10 yaşındayken tifüse yakalanması sonucu, büyümesi durmuş ve 1.30 m’yi boyu geçememiştir.
Ailesi, hiçbir zaman evlenmeyeceğini varsaydığı için, annesi onun bir hizmetçi olarak eğitilmesinin en doğrusu olacağını düşünmüştür. Babası ise, Herschel’in eğitim almasını istemiş, ancak annesi buna karşı çıkmıştır. Zaman zaman eşinin yokluğunu fırsat bilerek, Caroline’a doğrudan eğitim vermiş veya erkek kardeşinin derslerine onu da dâhil etmiştir.
İlk kuyruklu yıldızın keşfi ve kendi adının da verildiği, birçoğunu daha keşfetmiş olan Herschel çalışmalarını erkek kardeşiyle beraber yaptığı için genellikle onun gölgesinde kalmıştır. 96. doğum gününde Prusya Kralı Herschel’e bilim adına Altın Madalya verdi. Herschel, bilime olan katkılarından ötürü maddi ödeme yapılan, Kraliyet Astronomi Derneği Altın Madalyası’nı kazanan (1828) ve Kraliyet Astronomi Derneği’nin onursal üyeleri arasına giren (1835, Mary Somerville ile birlikte) ilk kadındır. Ayrıca, Kraliyet İrlanda Derneği’nin de onursal bir üyesi olmuştur.
Bu bilim adamlarının her birinin çok farklı hikâyeleri olsa da, kapsayıcı tema aynıdır. Onlar sadece dahiler değil, aynı zamanda bu dehayı dünyayı değiştiren şekillerde uygulamaya çalışmışlardır. Onların örneklerini takip ederek, oldukça etkileyici bir rota çizebilirsiniz.