Yaşama dair neyi zihnimizde barındırıyorsak o bizim ideolojimizdir bir nevi. Eğer bu ideolojiler özellikle de bir yaşam amacı etrafında toplanıyorsa o zaman biz doğru yoldayız demektir. Çünkü dünya görüşümüz yaşadığımız çevreye katkı sağlayan ekonomik, siyasi pek çok faktörün toplamıdır. Ve biz sahip olduğumuz bu fikirleri bir yaşam amacı etrafında birleştirirsek o zaman her şeyi bu amaç için çalıştırmaya başlarız.
Burada diğer bir faktörde eğitimdir. Eğer eğitimi bu ideoloji çerçevesinde kendi yaşamımıza adapte edebilirsek işte o zaman hayatla bir bağ kurmayı başarmış olabiliriz. Bugüne kadar çocuklardan aldığım geri bildirimlerin bir konusu olan eğitimin yaşamla bağdaşması belki de bu konu üzerinde çalışma yapmamızı gerektiriyor. Eğer yaratıcılığımızı kullanarak bu soruya çözümler üretebilirsek belki de yaşam amacı bulma konusunda daha erken davranabiliriz. Peki neden yaşam amacına ihtiyaç var?
Şöyle diyebiliriz. Eğer bizim yaşamla ilgili amaçlarımız yoksa bilgiyi yapılandırmamız mümkün değildir. Eğer bilgi yapılanmıyorsa sahip olduğumuz fikirlerimiz düzensiz bir dolaşımla yaşam serüvenimizde bize eşlik ediyor. Doğaya baktığımızda her canlının bir görevi var. Ve bu görev dışına çıkıp herhangi bir sapmaya girmeleri pek mümkün gözükmüyor. Bu açıdan bakarsak eğer biz de kendi ideolojik fikirlerimizi yani dünya görüşümüze ait bilgileri bir amaç etrafında toparlamıyorsak düzensiz bir akış söz konusu olacak ve insan her fırtına da başka bir yöne savrulacaktır.
Oysa doğayı örnek aldığımızda hiçbir şey insan etkisi dışında bir şaşma göstermiyor çoğunlukla, yani görev şaşması yaşanmıyor. Bu şekilde baktığımızda insan diğer canlılardan farklı olarak öğrenme yeteneğine dolayısıyla kendini bilme yeteneğine sahip. Ancak bunu yapabilmek için daha fazla düşünmeye ve çalışmaya ihtiyaç duyuyor. İşte burada bilginin yapılandırılması karşımıza çıkıyor. Böyle olunca biz eğitimle ideolojik bilgilerimizi harmanlayıp bir yaşam amacı ya da birden fazla amaç etrafında toplandığımızda düzensiz akış bir düzene giriyor. Bu şekilde değişime ayak uyduran insan bunu sürekli yapmak zorunda ve yaşam amacını güncellemek zorunda.
Peki bunu nasıl sağlayacağız? Bireysel olarak kendi bilgi yolculuğumuzu yapılandırmaya ihtiyacımız var. Çocuklara 12 yaşından itibaren bu amaçsallığı öğretmek mümkün olabilir. Çünkü Piaget’e göre bu yaş soyut düşünceye geçiş yaşıdır. Yaşamsal ideolojisini kendi oluşturacak birey burada kendi bakış açısını oluşturmalı, kuantum bakışı tanımalı, kuantum algıyı öğrenmelidir. Ayrıca bilginin yolculuğunu öğrenmeli kendi ideolojik bakışını oluşturmalı. Belki de soyut döneme girişte ve sonrasında yaşama ideolojisi ideolojik olarak yaşama bakış için ekonomi siyaset öğretilmeli. Yaşam öğretisi için kişinin okuldan, aileden ve çevreden aldığı bilgiyi olarak yeniden yapılandırmayı öğrenmesi gerekir. Bilginin yaratıcılıkla bağdaşıp yeniden üretilebilmesi için kesintiye uğramaması için çocuklara gençlere bu yapılandırmayı öğretmeliyiz. Kendi dünya görüşleri ile ideolojileri ile eğitimi siyaseti, ekonomiyi birleştirmelerinin nasıl olacağını bilgiyi yapılandırma ile öğretebiliriz.
Yapılandırmacılıkta bilgi özneldir yani kişiye göre yeniden oluşturulur. Bu aslında birbirimize karşı bir üstünlük kuramamayı beraberinde getirir. Çünkü her kişi kendi bakışını bilgisi ölçüsünde tesis edecektir. Buradan bakıldığında tek bir doğru yoktur, yasam ideolojisinde kişiye göre değişen öğretiler oluşur. Böylece ve bu sayede bilgi akışı sağlanır, sosyal etkileşim sağlanır ve buna bağlı yaratıcılık gelişir. Ancak burada olması gereken sürekli öğrenmedir. Bu ise kişilere çok farklı fırsatlar sunar böylece çaba göstermeye davet edilir kişi başka türlü öznellik sağlanmadığına bilgiyi bu şekilde öğreneceksin dayatması kişide gerileme yaratır yaratıcılığı engeller oysa yapılandırılarak özelleşmesi sağlanan bilgi yaratıcılığı arttırır.
O zaman yapılması gereken kanımca çocuklarda soyut döneme geçişte ideolojik bilgileri ile yaşamı bağdaştırmayı sağlayacak başta değer çalışmaları olmak üzere pek çok yaratıcı çalışma yapmaktır. Böylece yaşam amacı etrafında şekillendirdiği dünya görüşü ile çocuk ve ergen bilginin akışında kesintisiz bir döngüyle daha sürdürülebilir bir yaşamı kendiliğinden kurgulamış olacaktır.