Eğitimci, hitap ettiği kitle kaç yaşında olursa olsun esnek ve dayanıklı olmalıdır.
Peki esneklik nedir?
Fizik yasalarına göre; bazı dış etkenler nedeniyle deforme olan maddenin orijinal formuna geri dönme yeteneğidir. Bitkilere bakın; dışarıdan uygulanan tüm baskı ve güce rağmen, sıkıştığı yere göre şekillenerek çevre şartlarına uyumlanması onları “dayanıklı” kılar. Aslında insan psikolojisi için de esnekliğin tanımı çok farklı değildir. İnsanların zor şartlara adapte olmasını ve onların üstesinden gelmesini sağlayan yani kişinin dayanma gücünü artıran esnekliğidir.
Bazen hayat planımızı değiştiren koşullar oluşur, çocukluk dönemi felaketleri, ölümcül hastalıklar, doğal halimizi ve akışımızı bozan travmatik olaylar gibi… Buna rağmen şartlara göre esneyebilen “dayanıklı bireyler” topluma uyum sağlamayı ve yeteneklerini sergilemeyi başaranlardır. Gerçek şu ki, esnek insanlar, esnek olmayan insanların yaşadığı sorunların çoğunu yaşarlar. Temel fark esnek kişi bir sorunla karşılaşır ve uyum sağlar, acıyı ve ızdırabı yok saymaz, neler yapabileceğini tasarlarken o zamana kadar bilmediği yeteneklerini keşfederek güçlenir. Açık bir yara bırakan acı, kişinin içindeki potansiyelin eyleme geçmesine izin verir, bu da kişinin varlığına derin bir anlam kazandırır.
Öğrenme ortamı da eğitimciler için bazen kendi planladıkları gibi gitmeyen, akışı bozan aksaklıkların yaşandığı, anında çözüm üretilmesi gereken anlık sorunların oluştuğu yaşayan bir organizma gibidir. Eğitim ortamında akışı devam ettirmek böyle durumlarda bir eğitimci için oldukça zordur. Esneklik özelliğine sahip eğitimcilerin öğrenme ortamını daha rahat kontrol ettikleri ve hedeflerine daha kolay ulaştıkları bilinmektedir. Beklenmedik problemler karşısında dayanma güçleri ise esneklikleriyle doğru orantılıdır.
1955 yılında (California Üniversitesi ) R.S. Smith ve Emmy E. Werner tarafından Kauai adasında doğan 660 çocuk üzerinde doğum öncesi dönemi de kapsayan bir çalışma yapıldı. Çalışmada çok olumsuz koşullarla karşı karşıya olan bu çocuklardan dörtte birinin karşılaştığı sorunlara direnç gösterdiği görüldü ve “savunmasız, ama yenilmez” olarak nitelendirildiler. Araştırmacılar, 40 yaşına gelene kadar katılımcılarını düzenli olarak kaydetmeye devam ettiler ve en stresli olaylarda bile kendilerine başa çıkma mekanizmaları geliştiren bu kişilere “Esnekler” denildi. Psikolojik sağlamlık gösteren bu kişilerin “koruyucu faktörler ” olarak nitelendirilen ortak bazı özellikler geliştirdiği gözlendi.
Bunlar;
- Benlik saygısı, özgüven: Dayanıklılığının farkındadır. Gerektiğinde yardım ister.
- İç gözlem: Kendini nasıl sorgulayacağını ve dürüstçe cevaplayacağını bilir.
- Bağımsızlık: Kişilerle duygusal ve fiziksel mesafesini korur.
- İlişki kurabilme: Duygularını paylaşabilir.
- Girişim ve azim: Esnektir ancak amaçlarından vazgeçmez, sebat eder.
- Mizah: Durumların olumlu yönlerine odaklanır, iyimserliğini korur.
- Yaratıcılık: Esnek insan bir şey kırıldığında “güzel bir mozaik” elde eder.
- Durumları kontrol etmeme: Tüm durumları kontrol etmenin imkansız olduğunu , belirsizlikle baş etmeyi ve rahat hissetmeyi bilir.
- Değişimler karşısında esneklik: Değişime açıktır ve ilk plana veya tek bir çözüme takıntılı bir şekilde yapışmadan farklı alternatifler düşünmeye isteklidir.
- Etik: Değerlerine bağlıdır ve başkalarının haklarını gözetir.
- Eleştirel düşünme: Kendi gerçekliğinin farkındadır. Sınırlarını ve zayıf yanlarını bilir. Kaynaklarını ihtiyaçları doğrultusunda gerçekçi kullanır.
Dayanıklı İnsanlar Nasıl Yazar? Şimdi esnek ve dayanıklı insanların yazılarını inceleyelim.
- Gelişmiş yazı: Yıllar içinde deneyimlere göre değişen ve kişiye özel özellikler kazanan yazı şeklidir. Bu yazı ilkokul modelinden uzaktır. Aslında bu kişilerin yazıları olgunluğu, görüş genişliğini, görüş bağımsızlığını, sorumlulukların üstlenilmesini ve anlama yeteneğini çizgilerinde taşır.
- Form: Yazı köşeli ve sivri değil yuvarlak hatlı olmalıdır. Esnekliği, yaşamdaki değişikliklere uyum sağlama yeteneğini, zihinsel çevikliği, sözel yeteneği, sezgiselliği, dışa dönüklüğü ifade eder.
- Düzenli yazı: Sert veya monoton olmadan nispeten düzgün hareketlerin bir düzenliliğidir. Dengeli kişilik, istikrarlı, dürtülerini ve duygularını kontrol eden kişiyi gösterir.
- Akıcı, ilerici, kendiliğinden yazı: Yazı sola değil sağa hafif eğimli olarak akar. Adaptasyon, sosyallik, kendiliğindenlik, ilerleme, doğal olarak çözme davranışlarını gösterir. Zihinsel çeviklik, düşünce ve fikirleri sözlü olarak ifade edebilmektir.
- Dinamik yazma: Hızlı yazar ve ritmi etkilenmez. Hayatın hızlı ritminde dinamizmin bozulmadığını gösterir.
- Harmonik yazma: Düzeni bağlantılı ve simetriktir. Enerjiden uygun şekilde yararlanır, genel olarak iyi performans, sessiz, huzurlu ve pürüzsüz sosyal bağlantılara sahiptir.
- Yatay düzlem: Yazı yatay düzlemde dağılmıştır. Satırlar arasında üç “m” harfi kadar boşluk vardır.Satırlar iç içe girmemiştir. İlişkilendirme kolaylığı, dinamizm, inisiyatif, geleceğe projelendirme arzusu, kendine güven, cömertlik anlamına gelir.
- Güçlü baskı: Kişisel kaynaklarınızda kendine güven ve eleştirel bakış.
- “t” orta çizgisi yüksek: Benlik saygısı, özgüven.
- Süreklilik: Harflerin birbirine bağlantılı olduğu yazı. Sıkıntı karşısında dağılmaz. Düşünce akışı kopuk ve donuk değildir. Bu kişi harfleri birbirine bağlayarak yazdığında, düşünce dünyasında konuları da birbirine başarıyla bağlar. Azimle ilerler hedeflerinden kopma yaşamaz.
Dayanıklı ve esnek olmak için yazınızı değiştirin. Aşağıda örneği verilen yazıyı, A4 kağıdına tükenmez kalemle çizgi özelliklerini hiç değiştirmeden 21 gün her gece tekrarlayın. Bu yazı çalışması el içi sinir uçlarımızdan beyne ilerleyerek yeni nöron yolları oluşumunu destekleyecek ve değişim isteğinize etkili bir destek sağlayacaktır. Değişim sadece olumlu düşünceyle olmaz. Beyin ancak onun çalışma sistemine uygun olarak etkili ve tekrarlı yöntemlerle değişir.
Mutlu yazılar…