“Seninle Başladı: Emre Özel”
“Umut ve hayallerimizle renklenir yaşamımız. Bilinmedik düşlerin ardından koşan eski masal kahramanları misali, bilinmezden kopup gelen bir düş dokunuverir tene ve mucize o topraklara tohum olup düşer, vakti gelir tohum filizlenir, tomurcuklanıp çiçek açar, rüzgarla kanat açıp rüzgarlarla koşmaya başlar. Mucizeler için ilk olarak Emre Hoca gibi kocaman yürekli düş kurucular gerekir. Modern zamanın şövalyeleridir düş kurucular, onların ölçülüp biçilecek özellikleri yoktur, ne zaman nerede filizlenip boy verecek bilemezsiniz. Diğer insanlardan onları ayıran yegane fark kocaman düşleri ve bitmez tükenmez umutlarıdır. Rengarenk kanatları olan tavus kuşu misali, her parmaklarında bir renk taşırlar. Dokundukları tene yeniden renk verip mana yüklerler. Renkler onlarla derinleşir koyu mavilikler den bebek gülüşü pembeliklere uzanır. Toprak kahvesi hatıralar taşırlar gizlilerin de. Bazı geceler nefes olup ay ardında, bazı gecelerde özlem oluverirler yürekte. İşte öykümüz bu düş kurucuların hikayesi. Her sabahı yüreklerinde yeni tomurcuk veren sevda türküsü ile karşılayıp her şeye rağmen başarmanın ardından koşturan genç kalan,sevdayla kalan yüreklerin öyküsüdür “Seninle Başladı”. Bu güne kadar bildiğimiz en büyük mucizedir veya mucizenin ete kemiğe bürünen şeklidir onlar :
“Biliriz ki mucize dediğimiz yaşarken iyi bir öğretmenle yolların kesişmesinden başka bir şey değildir.”
Emre hocam merhaba, soruları hazırlarken bir sözünüzün bu yazı dizimizde ki öğretmenlerimizi çok güzel anlattığını fark ettim. İzninizle bu güzel sözün altını çizerek röportaja başlamak istiyorum.
“Maarif yolunda gayemiz; imkânsızı mümkün, mümkünü kolay, kolayı da zarif ve zevkli yapmanın yollarını bulmaktır…”Sizi öne çıkaran özelliklerinizi yukarıda çok güzel özetlemişsiniz. Hurdaya çıkartılan koltuksuz bir otobüsten “Müzebüs’e” uzanan yolculuğunuzda hocam çalışmaz diyenlerde olmuş el verip sizle birlikte çalıştırmaya çalışanlarda. İmkânsızı mümkün kılan inancınız ve tarifi sözcüklerle çok zor olan emek noktasında başarının şahsınızda taçlandığını görüyorum. Öğretmenlik mesleğine katkılarınızdan dolayı şahsım ve ülkem adına size teşekkür ederim.
- Emre hocam merhaba 2009 yılında mezun olup 2010 yılında mesleğe başladınız. On yıldan daha az bir sürede yaptıklarınızla eğitim camiası sizi yakından tanıdı ama bu güne kadar sizin isminizi duymamış olanlar için bize kendinizi tanıtır mısınız?
Merhabalar öncelikle bu güzel çalışmayı yapıp bizlerin sesi olduğunuz için şahsım ve Anadolu’da nice harika işler başaran çocuklarımızın yüreğine dokunan çaresizlikleri avantaja, engelleri başarıya dönüştüren bütün meslektaşlarım adına teşekkür etmek isterim. Emre ÖZEL; 22 Temmuz Ankara doğumlu mütevazı bir ailede dünyaya gelmiş, kısaca söylemek gerekirse sevgi, saygı ve vatanseverlik ile hamuru yoğrulmuş bir Anadolu evladı. İlköğretim ve liseyi Ankara’da tamamladıktan sonra Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilimleri öğretmenliğinden mezun oldu. 2013 yılın Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümünden mezun oldu. Şu an Atatürk Üniversitesinde Yüksek Lisans yapmakta ve Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümünde 3. Üniversiteyi okuyor. 2010 yılında halen görev yapmakta olduğum Bayburt Demirözü İlçesi Beşpınar Köyü Şehit Gürcan Yavuz Ortaokulu’nda göreve başladı.
Okulunda göreve başladığı ilk günlerden bu zamana dek öğrencilere okulu sevdirme, okulun alışagelmiş boyutundan öte sıra dışı çalışmalara imza atmaya çalıştı. Köy şartlarında bulunan bu eğitim yuvasının olumsuzluklarını en aza indirgeyerek koşulların yetersizliğinden yakınmadan bir şeyler ortaya konulabileceğinin inancı içerisinde oldu.
Çevresinde ve ülkesinde meydana gelen değişimlere ve ihtiyaçlara kayıtsız kalamayan genç öğretmen gerek bulunduğu Bayburt ili ve çevresi gerekse ülkesinin olanaklarını geliştirmek için eğitimden sosyal yaşama, istihdamdan sanata, spordan bilime kadar bütün dezavantajlı grupları geliştirmek adına projeler geliştirdi ve geliştirmeye de devam ediyor.
Emre ÖZEL; TÜBİTAK işbirliğinde Bilim Fuarları, Bilim Sokakları, Bilim Merkezi Sınıflar, Müzebüs, Bilim Otobüsü, Kıraat Cafe, Genç Beyinler Yarışıyor Okullar Kaynaşıyor, Tema Vakfı Ormanı, Çanakkale Geçilmez, Er Hüseyin ve Kınalı Ali adlı kısa filmler, Akıllı Duraklar Başarılı Çocuklar, Bakırı İşle Geleceğini Düşle, Halep’e Yardım Eli, Organik Market, Rengarenköy, Bana Her Yer Okul, Öğrenciler Mehmetçik ile Elele, Üniversite Konferansları, 81 il 81 Öğretmen Anı Kitabı, Demirözü İnovasyon Merkezi, Köy Mesire Alanları gibi maddi miktarı ve hedeflediği insan grubu milyonları bulan projelere hayat verdi.
- 2010 yılında atamanız yapıldı ve Bayburt Beşpınar Köyü Şehit Gürcan Yavuz Ortaokulun da göreve başladınız. Emre Hocam ilk izlenimleriniz nelerdi ve Öğretmenlik mesleğini seçmenizde hangi faktörler etkili oldu ?
Göreve ilk başladığınızda faal olarak öğretmenliğe ilk adımı atmanın heyecanı ile birlikte acaba görev yerim nasıl, iklimi, coğrafyası, insanları nasıl gibi sorulara cevap ararken buluyorsunuz kendinizi. Köy okullarında görev yapmak acı biber yemeye benzer ilk önce diliniz yansa da yedikçe alışır sonrada keyif almaya başlarsınız. İlk izlenim sizi korkutsa da size ilk önce ürkek gözlerle bakan o elleri nasırlı çocukların sonradan sarıldıklarında verdikleri mutluluk hissi tüm olumsuzlukları silip atıyor.
Öğretmenlik mesleğini seçmemde en büyük faktörlerden birisi de çok iyi öğretmenlerin hayatıma dokunmuş olmasıdır. Çok küçükken öğretmenlerim bana ne yaptıysa ve ben bana nelerin yapılmasını istediysem aynılarını ve daha fazlasını öğrencilerim için yapacağım felsefesi ile büyümemdir. Belki bir küçükken sanatçı, sporcu vb. meslekleri seçmeyi düşünebilirdim lakin ben hepsinin yüreğine dokunma şansına sahip olan Öğretmenlik mesleğini seçtim.
- Emre Hocam en üretken öğretmenlerimizden birisiniz. Onlarca proje imza attınız. Tübitak Bilim Fuarı, Bilim Sokağı Projesi, Okul Duvarını Renklendirelim, Tema Çam Ormanı, Bu Benim Eserim, Genç Beyinler Yarışıyor, Kısa Filmler (Çanakkale Geçilmez, Er Hüseyin, Kınalı Ali), Müzebüs, Bilim Otobüsü, Bakırı İşle Geleceği Düşle ve burada yer vermediğim diğer çalışmalarınız. Emre Hocam ben sayarken yoruldum siz nasıl başarıyorsunuz ve bu enerjinizin kaynağını nedir diye sorsam?
Tüm enerji kaynağım öğrencilerim. Onlar bana maddi manevi hangi durumdan şikâyette bulundularsa, hangi durumun yetersizliğinden yakındılarsa ben ona bütün birikimimle eğitsel bir cevap aradım ve bulduğum cevabı hemen projelendirerek sorunu çözüme kavuşturmaya çalıştım.
Malumunuz köylerimiz şartların zor ve çetin olduğu yerleşim yerleri biz öğretmenler aldığımız eğitimi sadece sınav geçmek için sahada uygulamak sorunları çözmek için öğrenmeli ve tatbik etmeliyiz. Üniversite sıralarında alınan bilgiler dağlardan akan küçük kaynak sularına benzer. Siz o kaynak suyunu takip ettiğinizde az ilerde bir çağlayana dönüştüğüne şahit olursunuz. Eğer biz bilgilerimizi kullanırsak çağlayan olur coşarız yahut küçük bir kaynak suyu gibi kuruyup gider yok oluruz.
- Masallarda Peri Çıkar Karşınıza, Gerçek Hayatta ise “ÖĞRETMEN” diyerek çok kısa bir zamana da ürettiğiniz projelerinizle başarı çıtanızın nerelerde olduğunu tüm topluma gösterdiniz. Bu kadar göz önünde olmak, toplumsal beklenti anlamında başarılı bir bireyin sorumluluklarına sahip olmak sizi yormuyor mu?
Aslında başarının sorumluluk değil sorumluluğun başarı getirdiğine inanıyorum. Biz bizlere biçilen görevin tüm sorumluluklarını yerine getirmeye azmettiğimizde başarı da kaçınılmaz oluyor. Benimde feyz aldığım çalışmalarıyla gurur duyduğum o kadar çok meslektaşım var ki bu durum bir bayrak yarışı gibi birimiz düşsek hepimiz kaybedeceğiz onun için hep şunun inancı içerisinde oldum ülkemizi daha iyi noktalara taşımak için omuz omuza birlikte mücadele etmeliyiz. Sorumluluğumuz meşhur olmak, tanınmak, kamu önünde olmaktan öte kimsenin bilmediği bir dağ köyünde küçük bir köy okulunda sobaya kömür atarken o çocukların sadece ellerini değil yüreklerini ısındırmaktan ileri gelmelidir.
- Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için gökyüzünün öğrencisi olmak lazım. “Aliya İzzetbegoviç” Hocam yeryüzü öğrencisi kavramını biraz açmanızı istesek, nasıl yeryüzünde öğrenci olabilir ve bu şekilde kalabiliriz? Nasıl çizgi ötesi öğretmen olunur?
Bilge Kral Izzetbegoviç aslında mesleğimizi çok güzel şekilde anlatmış. Naçizane bu güzel söze birkaç kelam eklemek gerekirse yeryüzünde de öğretmen olabilmek de aslında öğrenci olmaktan geçiyor. Günümüz teknolojisi bilgi transferi o kadar hızlı gerçekleşiyor ki bugün şaşırarak okuduğumuz bir metin bir hafta sonra basit geliyor bizlere. Âlim ben oldum dediğinde ölürmüş. Yani öğretmen her zaman öğrenci olmalı her zaman öğrenmeli yeniye, bilgiye açık olmalı. Ne zamana kadar öğrenciliği elden bırakmazsak o zamana dek Öğretmen oluruz.
- Emre Hocam bu süreçte birçok anınız olmuştur sizde evet bu tüm yaptıklarıma değdi dedirten bir anınızı Eğitim Her Yerde okurları ile paylaşmanızı istesek?
Köy okulumda yaşadığımız ve bizleri derinden etkileyen o kadar çok olay var ki bunları çok yakın zamanda bir kitap haline de getirmeyi düşünüyorum. Bunlardan bir tanesini izninizle anlatmak isterim. Son sınıf öğrencilerimiz sınava hazırlanıyorlar ve onlara rehberlik yapmak ve ders tekrarı için hafta sonları gönüllü olarak kurs veriyordum. Hem heyecanlarını azaltmak hem de öğlen yemeğimizi hazırlamak için etkinliğimize “Seni Yerim TEOG” ismini vermiştik. Etkinlikte her gün liste sırasına göre öğrencimize bugun hangi yemek olsun diye soruyor ve öğle yemeğimizi o listeye göre hazırlıyorduk. O hafta öğrencim ‘hamburger’ yapmamı istemişti. Sabah okula geldik ders tekrarını yaptık ve öğlen yemeğini hazırlamaya başladım hep birlikte bir kafede sunulduğu gibi hamburgerlerimi afiyetle yedik ve akşam evlere dağıldık. Ertesi gün okulda ilk kursumuz olduğu için öğrencilerden geri dönüt almak adına sordum nasıl çocuklar Kalıtım konusunu iyice pekiştirdiniz mi? Öğrencilerden biri yanıma geldi hocam çok güzeldi valla ben çok beğendim dedi. Kalıtım konusu tamamdır o zaman diyorsun diye gülümsedim başını okşadım. Öğrencim bana sarıldı ve evet konuyu öğrendim ama güzel olan o değil. Ben hayatımda ilk kez hamburger yedim öğretmenim dedi!
O an sanki dünya durmuş gibi oldu. O saniye yine ne kadar önemli bir misyonumuzun olduğunu fark ettim. O günden bu zamana dek işte hamburgeri ilk kez gören öğrencilerim hazırladığım projeler ile şu an mars da ki ağırlıklarını hesaplayıp ay yüzeyinde yürüyüş yapabiliyorlar.
- “Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel Köy Enstitülerinin Kapatılmasını Savunanlara karşı Köylüyü Okutmanın Yararlarını Anlatır ve Zararları Nedir Diye Sorar. Toprak Ağası bir milletvekili “Ben üçü beşi bilmem, bindiğim eşek benden akıllı olmayacak. Olursa düşünür, okuyan köylü zapt olmaz” der. “ Gerçekten hocam okuyan zapt olmaz mı?
Evet okuyan köylü de olsa şehirli de olsa zapt olmaz. Peki nasıl? Cehalet artık kollarında kelepçe değildir, dünyası sadece okulu değil tüm cihandır. Öğrenir, öğretir zapt olmaz, vatanına, milletine, bütün insanlığa hizmet eder zapt olmaz, hastalıklara çare arar, düşeni kaldırır, sorunlara deva olur zapt olmaz, nerde görse cehaletin üstüne yürür kötülüklerin kökünü kazır zapt olmaz. Bize düşen görevde cehalet kelepçelerinin anahtarının yerini onlara tarif etmekte. Ülkemizi en güzel yarınlara taşıyacak özgür ruhlu vatansever cahilliğin zapt edemediği bireyler yetiştirmek en büyük şiarımız olmalıdır.
- Mutlaka büyükşehirlerden, özel okullardan iyi teklifler alıyorsunuzdur, gelecek planlarınızı bizimle paylaşmak ister misiniz?
Devlet ve özel kademelerden çok farklı birimlerden teklifler aldık ve almaya devam ediyoruz. Lakin benim için hiçbir mevki ya da makam Anadolu’nun bir dağ köyünde bir çocuğun gülümsemesi kadar önemli değil. Gelecekte sadece bir okul ya da bir şehir değil tüm ülkemizde bütün paydaşlarını harekete geçirecek eğitimin bütün olumsuzluklarını en aza indirgeyerek bütün dezavantajları avantaja çevirecek bir hareket başlatmak. Bu çalışmalarımız da Anadolu’da ki son mahzun bakışlı çocuğun yüzü gülene kadar devam edecek.
Emre Hocam eğitim sistemimizi yeniden kurgulama şansınız olsa ve öğrencilerimize altta yer alan beş temel yetkinliği kazandıracak şekilde düzenlemek istesek neleri farklı yapmamız gerekirdi?
- Ruh
- İdeal
- Ahlâk
- Özgüven
- Tevazu / Saygı
Aslında eğitim sistemimizde burada sayılan bütün kavramları örtük ve açık bir şekilde öğrencilere vermeye çalıştığımızı söyleyebiliriz. Lakin veriliş şekli yanlış. Hiçbir değer sınavda çıkacak endişesi ile hayatlarımıza dâhil olamaz. Öğrendiğiniz tüm bilgiler kazandığınız tüm değerler sınav salonundan çıktıktan sonra çoktan hayatınızdan da çıkıp gitmiş olur. Biz okulu hayatın ta kendisi yapmalıyız, öğrenciler müşteri mantığıyla okula gelen ve öğretmenlerde onları memnun eden satıcılar gibi görünmemeli. Okullar yaparak-yaşanılarak öğrenilen öğrencilerin kendilerini evlerinde gibi hissedecekleri, yeri gelip camını sildiği okulunun ağaçları ile ilgilenecek yeri gelecek temizlediği bahçesini ekip biçecek, yeri gelecek kırılan dökülen yerleri ile ilgilenecek yeri gelecek evi gibi yuvası gibi hissedecek. İnsan kendini bir yere ait hissetmediği sürece oraya ait hiçbir şeyi benliğine alamaz diye düşünüyorum. Okullar hayat, hayat da okul olmalı, dolayısıyla saydığımız tüm kavramları hayatı okulda yaşatarak öğretebiliriz.
Hocam izniniz olursa sizle aklınıza ilk gelen nedir oyunu oynayalım istiyorum?
Eğitim- Davranış değiştirme sanatı
Ankara- Devletin kalbi
Hayaller- Gerçekleşmesine ramak kalmış gerçekler.
Çizgi Ötesi- Asıl olmamız gereken yer.
Öğrenciler- Evlatlarım
Bayburt- Artık anavatanım
İdeal- Olmazsa olmazlarım
Proje- Sorun Çözer
Öğretmenlik- Hiçbir zaman bitmeyen öğrencilik.
Fen Bilimleri- Bakınca ağacın yaprağını değil, kökünü görmek.
ve son olarak hocam “Eğitim Her Yerde” okurlarına iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Bu güzel çalışma için öncelikle şahsınıza ve bütün çalışma arkadaşlarınıza yürekten teşekkür ediyorum. Her ne meslek erbabı olursak olalım hangi yaştan hangi kesimden hayata katılırsak katılalım unutmayalım ki; “Peşlerinden Gidecek Cesaretiniz Varsa Bütün Hayaller Gerçek Olur.” Bütün hayallerinizin en kısa zamanda gerçekleşmesi dileğiyle sevgiler.