Bilginin baş döndürücü biz hızla değiştiği sürekli yeni beceriler gerektirilen alanların oluştuğu bir dijital yüzyılında, geçmişin teknik yöntemleriyle, dünün metotlarıyla geleceğin eğitiminin inşa edilmesi müşkül. Hülasa, dünün güneşiyle bugünün çamaşırları kurutulamaz.
Yapay zekâ, metaverse, nesnelerin interneti, robotların iş hayatına dahil olacağı yakın bir zamanda hala öğretmenin merkezde olduğu, öğrencilerin ihtiyaçlarının dikkate alınmadığı ve öğrencilerin öğrenmeye pasif katıldığı klasik bir anlayışla geleceğin eğitiminde söz sahibi olmak çok zor.
Daha yeni İstanbul’da Hepsiburada Smart by MIMEX ile akıllı ve kasasız mağazasını açtı. Çalışanın olmadığı, kapıda güvenlikçinin bulunmadığı, kapıların karekoduyla açıldığı, tamamıyla yapay zekâ uygulamalarıyla işlem yapıldığı ilk mağazasını açtı. Tüm dünya artık buraya doğru evrilirken hala ısrarla cümlelerin öğelerini ezberletmeye çalışmak ne kadar doğru.
Yenilikçiliğin, değişimin devamlı yeni meslekleri doğurduğu bir dünyada, bilişsel ve duyuşsal olarak birbirinden çok farklı öğrencilerden aynı yetenek ve başarıyı beklemek anlamsızdır, gereksizdir. İlgisi olmadığı bir alanda öğrencileri eğitmeye çalışmak kiraz ağacından elma toplamaya benzer. Çevresel faktörleri, beklentileri, hayata dair kurguları, yaşam öyküleri, becerileri birbirinden çok farklı öğrencilere aynı kazanımları kazandırmaya çalışmak zaman kaybından başka bir şey değildir.
R.H Reeves’in ‘Hayvan Okulu’ isimli öyküsü, yeni dünya düzeninin gerektirdiği nitelikleri taşıyabilen bir eğitim sisteminin nasıl olmaması gerektiği ve öğrencilerin bireysel farklılıkları üzerine bir kez daha düşünülmesi gerektiğini çok güzel bir şekilde ortaya koymaktadır.
Hayvanlar alemi Yeni Dünya’nın sorunlarıyla baş edebilmek için bir okul açmaya karar vermiş. Dersler koşmak, uçmak, tırmanmak ve yüzmekten oluşuyormuş.
Yönetimi kolaylaştırmak için bütün hayvanların bütün derslere katılmaları isteniyormuş.
Ördek yüzmede çok iyi not almış, uçmada orta almış, ama koşmada çok beceriksizmiş. Bu yüzden yüzmeyi bırakması gerekmiş, derslerden sonra okulda kalıp koşma çalışması yapması gerekiyormuş. Bunu perdeli ayakları yıpranıncaya kadar yapması gerekmiş. Sonunda dayanamayıp okulu terk etmiş.
Tavşan koşma dersinde çok iyiymiş, ama yüzmede durumunu düzeltmek için o kadar çok çalışmış ki bunalıma girmiş.
Sincap tırmanmada harikaymış ama uçma dersinde öğretmeni kendisini uçmaya zorlayınca kaslarına kramp girmiş ve koşma ve tırmanma derslerinden de iyi not alamamış.
Kartal sorunlu bir çocukmuş, belli bir disipline sokulması gerekiyormuş. Tırmanma dersinde diğer öğrencilerden önce ağacın tepesine ulaşıyormuş ama bunu ille de kendi yöntemiyle uçarak yapmak istiyormuş.
Sene sonunda yüzebilen, toprakta hızlı hareket edebilen ve tırmanabilen bir yılan okulu birinci bitirmiş.
Bu hikâyede olduğu gibi öğrenciyi kendi potansiyelinin dışında zorlamak ona zarar vermekten başka bir şey değildir.
Yeni bir kurguya ihtiyaç var. Öğrencilerinin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda eğitildiği, yetiştirildiği bir dönüşüme ihtiyaç vardır. İlkokul birinci sınıftan itibaren sürekli test, deneme, sınavla çocukları sınamaya, aynı kalıba sokmaya, aynı sonuçları almaya çalışma tutumumuzu değiştirmeliyiz. Spora, Sanata ilgisi olan bir öğrenciye matematik testinden dört şıktan bir doğruyu buldurmaya çalışmak ısrarımızdan vazgeçmeliyiz. Sabahın köründe uyuması gereken küçücük çocukları okula getirmek için yeni yollar bulmak zorundayız. Ödevin başarıya etkisi yok denecek kadar az iken, öğrenciyi ailesi ile verimli vakit geçirmesini engelleyecek kararlarımızı gözden geçirmek zorundayız.
Sağlıklı bir nesil için öğrencilere bir öğün yemek verme yollarını aramalıyız. Verilerin ve bilginin hızla değiştiği bir dijital çağda öğrencilerin internete kolay ulaşabilmesini sağlamalıyız. Öğrencilerin algısının hızla başkalaşım geçirdiği bu süreçte bu kadar yoğun bir müfredatı mutlaka sadeleştirmeliyiz. Ders sayılarını azaltıp öğrencileri ilgi ve yeteneklerini geliştirecek alanlara yönlendirmeliyiz. Eleştirel, yaratıcı, sorgulayıcı, araştıran, dijital okur yazar olan öğrenciler yetiştirmek için klasik ve statik öğretmen yöntemleri geride bırakıp öğrencilerin aktif olduğu, öğrenmeye istekli ve mutlu olduğu, eğlenerek öğrendiği, üretken olduğu bir eğitim sistemine behemehal geçmeliyiz.
Öğrencilerin severek geldiği, mutlu bir şekilde ayrıldığı, yeteneklerini geliştirdiği bir okul kültürü inşa etmezsek yarının eğitiminden söz etmek mümkün değildir. Kısaca ESKİ HAL MUHAL YA YENİ HAL YA İZMİHLAL