“Oyun başka hiçbir davranışta olmadığı kadar toplumsal değerleri barındırır.”
Neva Boyd
Bugün sizlere bir toplumsal değerden, çoğu kişinin bilmediği bir kutlamadan bahsedeceğim. “Kutlamaların eğitimle ne ilgisi var” diyenleriniz de olabilir. İşin içinde çocuk olunca sizlerle paylaşmak istedim. Aslına bakarsanız kültürlerarası çocuk oyunlarının etkileşimini anlatacağım. Kutlamanın benzerliklerini sizlerde farkına varacak, aklınıza birçok şey mutlaka gelecek ve düşünmeye başlayacaksınızdır.
Trabzon Karadeniz’in büyükşehirlerinden bir tanesi. Tarihine baktığımızda biriktirdiği birçok hikayeye konu olan şehirlerden. Ama Trabzonlu olmayan çoğu kişinin bilmediği, ocak ayı gelince gençlerin ve en çokta çocukların sevdiği, sene de bir gerçekleşen, toplumun ürettiği bir gelenek ve dört gözle bekledikleri bir kutlamaları var. Trabzonluların yılbaşı günü de denir. Ne mi bu?
Geldi çattı “Kalandar” ayı… Bilenler var mı? Kalandar, Trabzon ve çevresinde hem Miladi takvime göre 14 Ocak’a denk gelen Rumi yılın ilk gününü hem de mahalli takvimde yılın ilk ayı olan ocak ayını tanımlamak için kullanılan terimdir. Eski geleneklere göre Karadeniz Bölgesinde, özellikle Trabzon ve Gümüşhane illerinde bu gecenin ayrı bir yeri vardır. Trabzon’un çeşitli yörelerinde de Kalandar adetleri değişir. Kalandar sabahı, güneş doğmadan evdekilerden biri kalkar. Evin her tarafına su serper, mısır haşlar ve evdeki çocuklara yedirir. Rızık melekleri’nin evi ziyeret edeceği inancıyla tüm kapılar açılır. Kalandar günü çocuklar akşam olunca kar kıyamet demeden poşetlerini alır, kolu komşunun kapısına poşeti koyar zili çalar kaçarlar. Komşular gördükleri poşetlerin içine evde ne varsa kuruyemiş, şeker, meyve koyarlarmış. Poşetlere yemişleri koyduktan sonra hemen kapıyı kapatırlar ki çocuklar poşetlerini alsın ve başka kapıları dolaşmaya devam etsin. Çocuklarda saklandıkları yerden çıkar poşetlerini alarak başka kapı ziline basmak için tabanları sıvarlar. Kime ne koyduklarını bilmemeleri eşitlik için güzel. Sonra arkadaşlarıyla paylaşır oturur yerlermiş. Daha sonra köyde çocuklar tekerlemeler, türküler eşliğinde horon oynar, kılıklar değişir, karşılıklı maniler atarlarmış.
Bazı ülkelerde kutlanan “Cadılar Bayramı” ile çok benziyor. Arada ki fark Cadılar Bayramı’nda kapı çalınır poşetler açılır, komşular içini doldurur. Kalandar’da ise poşetler kapı koluna asılır, zile basılır ve çocuklar saklanılır. Burada yine toplumdan topluma değişen farklılık. Bir elin koyduğunu hangi çocuğa gittiğini bilmemesi😊
Trabzon bu geleneğini hala devam ettiriyor. Eski gelenekleri yaşatmak, biraz olsun teknolojiden uzaklaşmak, birlik bilinci iyi gelecek. Hiç olmazsa böyle eğlendiren geleneklerin bir yerlere yazılması, bunların birileri tarafından çocuklara okunması ve bir yerlerde hala kutlandığını çocuklarımıza aktarmak topluma farklı bakış açıları sağlayacaktır diye düşünüyorum. Ayrıca çocuklar zaman zaman dinlenme saati, oyuncak saati gibi ders dışı etkinlikler yapılması için isteklerde bulunuyor. Akademik program haricinde etkinliklere kulak verilmesi gerekiyor. Evcilik kurmak, oynamak, oyun oynayan çocuğu gözlemlemek birçok duygunun kilidini açıyor. Çocuklarınız oynasın, sizler izleyin.
Kalandar gecesi birbirleriyle karşılıklı atıştıkları manilerden iki tanesini yazıyor ve yazıma son veriyorum.
KALANDERİ
KIZ SEVERSİN GÜZELLERİ
AT BİNERSİN KÜHEYLANLAR
NE İSTERSİN OLANLARI
KALANDARİS
KULANDARİS
ERKEK UŞAK
DİŞİ BUZAK
VER ALLAH VER
DOLSUN BUCAK
Sevgilerimle.