Geleceğe Geç Kalmayalım
0

Pandemi öncesi bilimsel etkinliklerin çoğu yüzyüze yapılmaktaydı. Etkinliğin İstanbul’da yapılması halinde bile katılım ulaşım/erişimde kaybedilen zaman ve sıkıntısı sebebiyle katılmak istenildiği halde oldukça zordu. Pandemi bize zorunluluktan bile olsa toplantıların ve bilimsel etkinliklerin uzaktan çevrimiçi yapılabileceğini öğretti. Bu sayede daha önce katılamayacağımız erişemeyeceğimiz çok sayıda etkinliğe evimizden işimizden hatta hareket halindeyken bile katılıp ve takip etmeye başladık.

Herkese açık ve ücretsiz olarak 11/03/2022 tarihinde “ AIPA – Yapay Zeka Politikaları Derneği” tarafından online gerçekleştirilen “AI/Artificial Intelligence – Tomorrow Summit” Çalıştayını gün boyunca hiç sıkılmadan takip ettim. Ülkemizin mobil iletişim servis sağlayıcı firmasının ana sponsor olduğu, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, üniversiteler, ulusal ve global şirketlerin katılarak destek verdiği çalışmada, dinleyici/izleyicilerin katılımcılara yazılı soru sorabildiği birer saatlik onbeş oturum gerçekleştirildi. Bakan Mustafa VARANK’ın açılış konuşmasını yaptığı çalışmada; yapay zekânın, metaverse, kültür-sanat, sağlık, etik-hukuk, savunma-güvenlik, ekonomi, girişimcilik, akıllı şehirler-yaşam ve teknoloji, eğitim, Avrupa Birliği, küresel geleceğimize faydası, inovasyonundaki boşluğun kapatılması ve ilişkilerinin konuşulduğu etkinlikte “Geleceğe Geç Kalmayanlar – Geleceğe İlham Verenler, Geleceği Aydınlatanlar” oturumlarında BAYKAR CEO’su Selçuk BAYRAKTAR ve TOGG CEO’su M. Gürcan Karakaş ile onlarca yerli-yabancı şirket yöneticisi ve akademisyen ufuk açıcı fikirler paylaşmıştır.

Eğitimde yapay zekâ etkisi oturumu; Vizyon Koleji Kurucusu / AIPA YK üyesi Abdülkadir Özbek yönetiminde Prof.Dr. Melda Yıldız – New York Teknoloji Enstitüsü, Dr. Şebnem Özdemir-İstinye Üniversitesi, Kürşat Günenç – Microsoft Türkiye Eğitim Direktörü katılımıyla gerçekleşmiştir. Bu oturumu, özellikle gruplarımda paylaşarak daha çok meslektaşımın faydalanmasını sağlamaya çalıştım. Takip edemeyenler için aldığım notları burada özetlemeye çalıştım.

Yapay zeka konulu bu etkinliği binlerce insan takip etti. Platformu hazırlayanlarda web sitesini akıllı bir yazılım kullandıklarını kendi katılımcı profilime girdiğimde hangi oturumlara saat kaçta girip çıktığımı, hangi standları ziyaret ettiğimi, broşürlerini incelediğimi ve temsilcileriyle görüştüğümü raporlaştırıp bana gösterdiklerinde daha iyi anladım.

Konuşmacılar özetle; “Yapay Zekânın (YZ), geleceğin değil bugünün teknolojidir. Bu sebeple ülke olarak geleceğe geç kalmamak için bu konuda çalışmalar başlatılmıştır. Halen dünyanın birçok ülkesinde bu konu geniş şekilde ele alınarak tartışılmaktadır. Otonom araçların yapacağı kazada, hukuki yanlış verilecek kararda, kripto para olarak ekonomide sorumluluğun kimde olacağı, olası cezayı kimin alacağı ve kimin tazminde bulunacağı konuşulmaktadır.”

Geçmişte icatlar ve teknolojik gelişmeler bireyler tarafından yapılabilirken bugün birden çok bilim insanının ortak çalışmasıyla gerçekleşmektedir. Tüm bu çalışmaların temeli-can suyu-olmazsa olmazı da “VERİ/data/BİLGİ” dir. Şu anda saniyeler için de internet üzerinde gerçekleştirilen tüm işlemler bilgisayar yazılımları tarafından birer veri olarak kaydedilmektedir. Bu gelişmelerin insanları işsizliğe sokacağı endişesi yerine hemen her şeyde köklü değişikliğe yol açacağı, tüm çalışanların yeni beceriler kazanması gerektiği kabul edilmektedir.
Konuşmalarda çok geçen Non-Fungible Token (NFT), terimi; başka bir benzeri daha bulunmayan dijital değerler ve varlıklardır. Koleksiyon ürünlerden sanal giysilere, sanal oyunlardan, dijital gayrimenkullere, her biri biricik ve farklı olan birçok dijital varlığı ifade etmektedir. NFT’ler blok zincir teknolojisi kullanılarak, genellikle Ethereum token standartlarında üretilmektedir. Şimdiden dünyanın her yerindeki önemli mekânları sanal ortamda tapulayarak satanlar-alanlar çıkmaya başlamıştır.

Aslında bu ortamda değeri olanı ekonomiye dönüştürülmeye çalışılan yegâne şey veridir. Big Data/büyük veri olarak konuşulan veri üzerinden bugünün üretimi ve pazarlaması planlanıp gerçekleştirilmektedir. Rekabet gücünün artırılması için yeni stratejiler geliştirilmesi, bu konuda tedbirler alırken öğrencileri yetiştirmeli ve toplumu bilinçlendirmeliyiz. Şimdilik konuşulanlar çoğumuza fıkralarımızdaki olayları hatırlatsa da bazıları şu an gerçekleşmektedir.

Artık hiçbir şey güvende değil, siber güvenlik önem kazanırken siber saldırılara karşı da bireysel/grup insan zekâ ve müdahalesi yerine yapay zekâdan faydalanılmaktadır. Aslında karakutu yine insanlar tarafından yazılım olarak oluşturulan algoritmalardır. Yapay zekâyı makine/bilgisayarın kendiliğinden öğrenmesi ve planlandığı hedefe ulaşması ise otonom hareket etmeye başladığı andan itibaren beyaz/siyah şapkayı takabileceği ihtimali unutulmamalıdır.

Yapay zekâ çalışmalarının her aşamasında insanı merkeze alan ve insanlığın geleceğini düşünen, hayatını kolaylaştıran hedefleri olmalıdır. Şu an insanlık nasılsa geliştirilmekte olan yapay zekalar da benzer olacaktır. Doktorları iyi olan iki hastane varsa teknolojisi daha iyi olanı tercih etmek isteriz. En kısa sürede teşhis konmasını ve en az acıyla iyileşmek isteriz. Acil serviste yapay zekâ kullanıldığını veya dijital donanımlı robotlardan oluşan bir ambulansın olay yerine gittiğini düşünelim. Yardım isteyen çok sayıda hasta varsa önceliği hangisine vereceğini algoritma olarak karar vermeye çalışacaktır. Her insanın var olacak dijital cüzdanından doğumundan itibaren kayıtlarını birkaç saniyede tarayacaktır. İnsanların ten rengine siyah-beyaz, yaşına yaşlı-genç, maddi durumuna zengin-fakir, eğitimli-eğitimsiz, yerli-yabancı, geçmişte sağlıklı-hasta önce kime müdahale edecektir. Burada adil, etik, ahlaki ve insani bir yapay zekâyı sağlamak garanti etmek mümkün müdür?
Yapay zeka kullanılarak artık kelimeler görsele ve notalara dönüştürülebilmekte, şu an yaşamayan/yaşayan bir ünlünün video görüntüsü üzerinden bir başkası taklit edilebilmektedir. Bunun gerçekleşebildiği düşünüldüğünde video kayıtlarının delil olarak kullanılmasında şüpheler artacaktır.

Ar-ge, inovasyon ve teknoloji tabanlı girişimlerin artabilmesi için yeterli sayıda yazılım mühendisi yetiştirmeliyiz. Güvenliğimizi artırabilmek için kullandığımız teknolojilerin özellikle iletişim, savunma ve havacılık yerli-milli olmasını sağlayabilmeliyiz.

Metaverse ortamında sanal olarak gözlük takarak bir dağa tırmanırken yüzünüzde rüzgârı ve yağan yağmurun ıslaklığını henüz fiziksel hissetme duygusu oluşturulamadı. Henüz tüm gelişmelere rağmen iki duyu organımıza hitap ediyor. Bu platform olarak kullanılarak hibrit ve oyunlaştırılmış zevkli eğitim-öğrenme modelleri sunulabilecektir. Fırsat eşitsizliğini azaltabilecektir. Simülasyonlar video seyretmenin ötesine geçerek deney laboratuvarlarına üç boyutlu bağlanarak oradaymış gibi katılabilecek ve deneyimlenecebilecektir.

Öncelikle savunma sanayi için geliştirilen bu tür içerikler şehirlerin gidilmeden gezilmesine fırsat tanıyarak tanıtımla gerçek seyahatlerin artmasını sağlayabilecektir. Sektörel pazarlamalar belki de bundan sonra bu platformlar üzerinde gerçekleşecektir.

Uzmanlar, bu konuların hukuki bir zemine oturabilmesi için tüm ülkelerin işin sonunda konu para olacağından yetkili merkez bankalarının bir araya gelerek ortak bir yasal metin hazırlamalarını zorunlu kıldığını söylemektedirler.

Dijital ekonomiye ve paraya geçmekte direnebiliriz ancak teknoloji sağlayıcıları hizmeti bu paralarla gerçekleştirmeye başladılar. Yapay zekâ ve sanal ortamlardan tamamen uzak durmak yerine neler oluyor, olanlar içinde biz neler yapmalıyız diye düşünüp bu işin bir şekilde içinde olmamızı gerekli kılmaktadır.

Artık mevcut durumlar için değil gelecek öngörüsü için bile yapay zekâyla çalışan programlara beş-altı sözcük yazıp soru sorduğunuzda size big data içinden yazarı yapay zeka olan yeni bir makale sunulmaktadır. Siz basit bir resim programında çizgisel bir şeyler yaptığınızda yapay zekâ ne çizmeye çalıştığınızı anlayıp henüz hiçbir ressamın çizmediği objeleri size fiziki olarak var olan gerçeği gibi çizip boyayıp resminizi tamamlamaktadır. Hatta vesikalık fotoğrafınızı verdiğinizde geçmişin ünlü ressamlarının tekniğini kullanarak onların eserlerine benzeyen size ait başka bir örneği olmayan bir tabloyu hazırlayabilmektedir. İşte ortaya çıkan bu ürünlerin de tescili ve ekonomik değeri olacaktır.
Artık ev alırken balkonda drone pisti var mı? Dijital cüzdanıma kredi gönderir misin? Şu anda… adasında metaverse yazlığımdayım. Mağazamı metaverse taşıdım uğra bekliyorum. Konserimiz metaverse üzerinde olacak. Partinin/sendikanın mitingini de metaverse üzerinde yapacağız. Bu cümleleri yakında sıkça duyacağız ve özetle dijital bir tüketim dünyasına doğru hızla gidiyoruz.

Gençler her zaman olduğu gibi yeni olanları seviyor ve herkesten daha çok ilgi duyuyor ve öğreniyor. Aslında hepimiz neler olduğunu merak ediyoruz, duyduklarımızla umutlanıyor ve heyecanlanıyoruz. Bir yandan da bu gidişle sonumuz ne olacak diye şüphe, endişe ve hatta korku içindeyiz. Her ne olursa olsun bence de gerçek hayat kadar iyi ve güzel olmayacak. Ekranlara bakmaktan göz sağlığımız bozulacak, daha çok içe kapanık bireysel toplum olacağız. Biz robotlarla konuşmaktan söz ederken yapay zekâyla artık onlar kendi arasında konuşacak bizi takmayacaklar. Git gide algı ve manipülasyonlara daha açık hale geleceğiz.

Herşey bir yana bunlar olup biterken hala geleceğe güvenle bakabilecek miyiz? Her gelişme beraberinde faydasıyla birlikte riskler de barındırıyor. İnsani olan değerlerimiz yok olmadan yapay zekâyı hayatımızın her alanında kullanabilecek miyiz? İçerisinde barındırdığı algoritmaları bilmeden yazılımları nasıl güvenle alıp kullanacağız. Bu yazılımları kullanmadan büyük veri içinden ihtiyaç duyacağımız bilgileri nasıl alabileceğiz. Bu konularda yeni şeyler ortaya çıktıkça detay artarken daha karmaşık hale geliyor ve daha çok alt uzmanlık alanlarına ihtiyaç duyuluyor.

Artık tüm meslek sahipleri kendi işini geliştirmek için birkaç farklı uzmanla işbirliği yapmak zorunda. Her meslek sahibi kişi de, okur-yazarlık boyutunda da olsa matematik, istatistik, ekonomi, tarih, kültür, sanata dair birşeyler bilmek zorunda. İnsanlığın ortak mutluluğu için farklılıkları yok saymadan ve çok kültürlü bakışla barışçıl bir yapay zekâyı üretmeliyiz.

Ülke olarak farkındalık eğitimleriyle bu konuda bilinç kazanarak hazırlık yapmalı, riskleri fırsatlara dönüştürmek için yazılım konusuna şimdiden önem vermeliyiz. Bu konuda geride kalmamak için kar amacı gütmeyen STK’lar, kamu desteği ve gözetimi olmadan daha zor olacaktır. Eğitim diğer alanlara göre sanıldığından daha muhafazakâr bir alandır. Her ne kadar eğitimde teknoloji kullanımı artmış olsa da halen elli yıl önceki sınıf düzeni, öğretmen-öğrenci etkileşimi ve öğretim teknikleri kullanılmaktadır.

Her bireyin özel ve farklı olduğunu kabul etmekle beraber aynı dersleri, müfredatı, aynı yöntemle, aynı hızda ve aynı başarı çıtasında başarmasını beklemeye inatla devam ediyoruz. Yapay zekâ sayesinde her bireye özel öğrenme paketlerine erişim hakkı yine ücretsiz eğitimler sunabilir. Öğrenmeyi zaman ve mekândan izole edebildiğimiz kişiye özel tasarlayabildiğimiz oranda insani kabullerimiz gerçekleşebilecektir. Sadece sonucu, notu, sınavı değil çaba-gayreti ve kapasitesini ne kadar kullandığını ölçen sistemlerimiz olmalı.

Öğrencileri, geleceğin henüz görmedikleri belki de var olmayan teknolojilerine ancak hayat boyu öğrenmeyi öğreterek hazırlayabiliriz. Soru sormayı, sorgulamayı ve cevaplarını bulmayı öğretmeliyiz. Öğretmenden bilgiyi alan değil doğru bilgiye ulaşmasını bilen bilgiyi kullanarak dünyayı insanlardan nasıl koruyacağını bulan bireyler yetiştirmeliyiz. Bir branş öğretmeni iki saatlik bir ders için okulun on şubesinin tüm derslerine giriyorsa yaklaşık dört yüz öğrenciyi tanıması ve ihtiyacı olduğu gibi ders içeriği sunması mümkün olmadığı gibi her geçen gün öğretmenden beklentiler yükünü de artırmaktadır.

Özetle; çocuk eğitiminde ne kadar erken başlanırsa yeteneğin keşfi ve geliştirilmesi sonucunda dehaların yetiştirilmesi o kadar çok ve isabetli olmaktadır. O zaman elimizden geldiğince yazılım, algoritma, kodlama konularını da eğitime mutlaka dahil edelim. Çocuklarımız dünya çocuklarıyla yarışabilsin. Uyanık olalım ve geleceğe geç kalmayalım.

Kaynak: 11/03/2022 tarihinde “ AIPA – Yapay Zeka Politikaları Derneği” tarafından online gerçekleştirilen “AI – Tomorrow Summit” Çalıştayı

Facebook Yorumları

Erol DEMİR 1967 yılında Gölcük’te doğdu. Piyale Paşa İlkokulu, Gölcük İmam Hatip Ortaokulu, Gölcük Endüstri Meslek Lisesi, Anadolu Üniversitesi Bilecik Meslek Yüksekokulu Elektronik programını ve Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde İşletme Yöneticiliği alanında yüksek lisansı “Eğitim Yöneticilerinin Sorunları ve Çözüm Önerileri” konusunda tezini tamamlamıştır. Halen İstanbul Ticaret Üniversitesinde işletme alanında doktora öğrencisidir. 1990 yılında Türkkablo fabrikasında kalite kontrol teknisyeni olarak çalıştı. Öğretmenlik hayatına 1991 yılında Hakkari’de başladı. 1994 yılında Gölcük Mesleki Eğitim Merkezi’ne elektronik öğretmeni olarak atandı. 1995 yılında müdür yardımcısı oldu. 2000 şubat ayında Gölcük Mesleki Eğitim Merkezi Müdürü oldu. 2003 yılında Gölcük İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde Şube Müdürü olarak çalışmaya başladı. Aralık–2007 ile Haziran-2016 arası İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğünde Şube müdürü olarak çalıştı. Temmuz – 2016 Bakırköy İlçe MEM, Temmuz-2022 İstanbul İl MEM, Ekim-2023 Küçükçekmece İlçe MEM Şube Müdürü olarak görevine devam etmektedir. Evli ve 3 çocuk sahibidir.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir
Esra ÜLÇETİN

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.