Eğitimde yeni paradigma, evrensel olarak gerçek hayatta karşılığı olan ve talep gören faydalı beceriler paketi olarak görülen ve ’21. yüzyıl becerileri’ olarak adlandırılan becerilerin bireylere kazandırılmasıdır.
21.yüzyıl becerileri:
1. Anadilde iletişim, sözlü ve yazılı ifade (dinleme, konuşma, okuma, yazma) ve etkileşim, topluluğa hitap etme ve sunum yapabilme,
2. Yabancı dillerde iletişim,
3. Matematiksel yetkinlik ve fen ve teknolojide temel yetkinlikler,
4. Eleştirel düşünme, sorgulama, problem çözme, akıl yürütme, analiz etme ve sentezleme, yorumlama,
5. Bilişim ve iletişim teknolojileri okuryazarlığı, medya ve internet okuryazarlığı, veri tutma analiz etme ve yorumlama, programlama,
6. Öğrenmeyi öğrenme, araştırma yapabilme,
7. Medeni, etik ve sosyal adalet okuryazarlığı,
8. Girişkenlik/girişimcilik, inisiyatif kullanma, karar verebilme,
9. Kültürel farkındalık, yaratıcılık, estetik, merak, hayal gücü, inovasyon, kendini ifade edebilme,
10. Liderlik, ekip çalışması, birlikte çalışma, sebat, disiplin, iş birliği yapma, uyumluluk
11. Zaman yönetimi ve planlama,
12. Küresel farkındalık, insanilik, çok kültürlülük okuryazarlığı,
13. Bilimsellik okuryazarlığı, muhakeme yetkinliği, bilimsel metot,
14. Ekonomi ve finans okuryazarlığı, para yönetimi,
15. Çevre ve koruma okuryazarlığı, ekosistem anlayışı,
16. Beslenme, sportif faaliyetler, halk sağlığı ve güvenliği dâhil sağlık ve dinçlik okuryazarlığı.
Başarılı eğitim sistemlerinin temel unsurları:
• Birey merkezlilik: Çağdaş eğitim sistemlerinin merkezinde sistem veya devlet değil, birey vardır. Sistemin temel felsefesi, esnek bir yaklaşımla her bireye yetenekleri ve eğilimleri doğrultusunda en iyi eğitimi sunmak ve kişinin olabileceğinin en iyisi olması için ona destek olmaktır. İdeolojik dayatmalara yer verilmez ve her bireyin kendi dünya görüşünü kendisinin oluşturması beklenir. Gerçek anlamda birey efendi, sistem ise tüm unsurlarıyla hizmetçidir.
• Evrensellik: Öğrencilere yerel ezberlere dayalı dogmatik doğrular sepeti değil, değişim ve gelişime açık evrensel değerler sunulur. Öğrencilerin kişisel hak ve özgürlüklere saygılı dünya vatandaşı olması hedeflenir.
• Ademi merkeziyetçilik: Eğitim sistemlerde genellikle ortak bir ulusal omurga olmasına rağmen, eğitim ulusal değil yerel bir olgu olarak görülür. O yüzden aynı ülke içinde eğitimde bölgeden bölgeye ve hatta okuldan okula farklılıklar yaygındır. Birçok ülkede müfredatlar dahil tüm kararlar merkezi olarak değil, yerel olarak belirlenir. Merkezî hükümetin rolü, yerel birimlere destek olmak ve onlara hizmet vermektir.
• Esneklik: Yerel talep ve ihtiyaçlara bağlı olarak farklı okullarda farklı müfredatlar olabilir. Bazı okullar STEM gibi bilim ve teknoloji ağırlıklı programlara ağırlık verirken, diğer okullar daha geleneksel programlar uygulayabilir. Ortak bir omurga müfredat dışında, her öğrenci ilgi duyduğu dersleri seçerek kendine uygun bir eğitim programı oluşturabilir. Hatta bazı öğrenciler akademik derslere ağırlık verirken, bazıları da okul içi veya dışında sunulan meslek derslerine yönelir ve genel liseden bir meslek sahibi olarak mezun olur.
• Demokratlık ve özgürlük: Okullarda serbestlik ve karşılıklı saygı esastır. Saygı gören öğrenci, saygı göstermeyi öğrenir. Hayal gücü, yaratıcılık ve girişimcilik gibi bilgi çağının önde gelen nitelikleri, ancak demokrasinin en üst düzeyde olduğu ortamlarda gelişir. Ne kadar saçma ve kurulu düzene aykırı olursa olsun, tüm fikirler saygındır. Böylelikle hür düşünce önündeki tüm engeller kaldırılır ve fikirlerden korkmanın önü kesilir. Eğitimin nasıl olacağında bölge halkının iradesi esastır ve paydaşların görüşlerine önem verilir. Okulların kendi bütçeleri olması ve harcamalarına kendilerinin karar vermesi yaygındır. Yetki ve sorumluluk birlikte gelir.
• Rasyonellik (Değerlendirme ve sürekli iyileştirme): Eğitimin çıktıları dinamik bir yapı içinde düzenli olarak değerlendirilir ve bilimsel verilere ve analizlere dayalı olarak gerekli değişiklikler yapılır.
• Etkinlik ve verimlilik: Eğitimin her aşamasında hedeflenen çıktılar toplumun beklentileri doğrultusunda belirlenir. Sonra da girdiler değil, çıktılar değerlendirilir ve sistemin etkinliği belirlenir. Örneğin bir yabancı dili öğrenmede öğrencinin haftada kaç saat yabancı dil dersi alındığına bakılmaz; öğrencilerin yıl sonunda yabancı dil bilgi ve becerisinin hangi seviyeye geldiğine bakılır. Verimliliğin gereği olarak da eğitim için kullanılan birim kaynak başına en yüksek kazanım elde edilmeye çalışılır. Yani özel şirketlerde olduğu gibi, birim maliyet başına en fazla ürün almak amaçlanır.
• Nitelikli eğitime erişimde eşitlik: Ücretsiz ve nitelikli ilk ve ortaöğretim, ülkedeki tüm çocuklar için temel bir hak olarak görülür. Sistem elittik ve seçkinci değildir ve okullar arasında kalite veya nitelik farklılığı olmamasına dikkat edilir. En fazla kaynak, en dezavantajlı okullara aktarılır ve tüm okulların en nitelikli duruma getirilmesine özen gösterilir. Böyle olunca da her öğrencinin, kendi mahallesindeki en yakın ilkokul, ortaokul ve liseye gitmesi gayet olağan karşılanır. Mahalleli de çocuklarının ikinci evi olacak olan okullarını sahiplenir ve her türlü desteği verir.
• Dinamiklik: Eğitim, sistem değişime son derece açıktır. Böylece değişen dünya şartlarına uyum sağlamaya ve gerçek dünyadan kopmamaya çalışılır.
• Rasyonellik: Eğitim sistemleri ideolojileri ve dogmaları değil, akıl ve bilimi temel referans alır. Eğitim rasyonel bir zemine oturtulur ve her aşamada ne yapıldığı, niçin yapıldığı, ne hedeflendiği ve hedeflere ne ölçüde ulaşıldığı sorgulanır ve çıktılar ölçülür. Kararlar, her seviyede ilgili kişi ve kurumların istişarelerine dayalı olarak alınır.
• Hesap verebilirlik: Her öğretmen sınıfındaki öğrencilerinin gelişiminden, her müdür okulunun karnesinden, her il eğitim müdür da il okullarının performansından sorumludur. Performans hedeflerini gerçekleştiremeyenler başarısız addedilir ve gereği yapılır. Ancak bu sorumlulukla birlikte kendi öğretmeninin alınmasında söz sahibi olma ve makul bir bütçeden harcamalarını kendi yapma yetkileri de gelir. • Çıktı odaklılık ve faydacılık: Verilen her dersin ve yapılan her etkinliğin öğrenciye ne faydası olduğu, ona ne tür beceriler kazandırdığı ve öğrenciyi gerçek dünyaya nasıl hazırladığı sorgulanır. Yani eğitim ağacı, verdiği meyvelere göre değerlendirilir.
• Güven: Öğrenciye, öğretmene, okul müdürüne ve eğitimle ilgili tüm birimlere güven esastır. Aksini gerektiren bir sebep olmadığı sürece kişilere güvenilir. Bu yaklaşım ile temel bir evrensel değer olan ve verimliliği getiren ‘güven’ öğretilmiş olur. Sistemin en değerli unsurları öğretmenlerdir ve öğretmenlere tam akademik özgürlük verilir. Böylelikle öğretmenler aynı sistem içinde öğrencilerin durumuna göre dersin içeriğinde uyarlamalar yapabilir ve yeni yöntemler deneyebilir. • Sorgulama ve eleştirel bakış açısı: Eğitim sistemi, öğrencinin yaratıcılığını teşvik edip geliştirmeye, eleştirel düşünmeye, sorgulamaya ve çok şey öğretmekten ziyade öğrenilen bilgiyi kullanıp özdeşleştirmeye dayanır. Yaratıcılığı öldürüp öğrencileri robotlaştıran ezberciliğe ve sınavlara hazırlanmaya dayalı modası geçmiş yaklaşımdan uzaklaşılmaktadır.
• Sınav başarısı yerine kazanım ve beceri odaklılık: Sistemin amacı, bir kademeden bir üst kademeye geçişte öğrencileri sıralamak ve elemek değil, her öğrenciyi kabiliyetine ve ilgisine göre geçerli bilgi ve becerilerle donatmaktır. Sınavlarla ölçülemeyen ancak kişisel gelişimde büyük payı olan sosyal, sanatsal ve sportif becerilere akademik başarılar kadar önem verilir.
Eğitimde yeni paradigmanın temel ilkelerini de bir sonraki yazımızda sizlerle paylaşacağım inşallah.