Bu başlıktaki anda gerçekleşen değişimi yaratmanın eğitimdeki önemi tartışılmaz. Ancak gerçekleşmesi için atılacak adımlar önemli. Elbette değişime giden yolda bir adımın gerçekleşmesi, anda telaffuzla başlayacaktır. Geçmişin izlerini silmek ve kurguladığımız geleceği yaratmak zaman ister. Ancak an her zaman geçmişin izlerini taşırken geleceğe yol alır.
Geleneksel yaklaşımın hâkim olduğu ülkemiz açısından bakıldığında, değişen teknolojinin çağın gereğine uygun adımlarla gençlerimizi geleceğe taşımasının, gelenekselci anlayıştan kurtulmakla mümkün olacağı açıktır. Elbette içimizde ama diye başlayan cümleler kurulsa da değişimin kaçınılmaz olması bir gerçektir. Sadece belli kalıpların arkasına sığınarak geleneksel yaklaşımı tercih etmek kendi çocuklarımızın da önünü tıkamanın bir yoludur.
Çağın gereği olan teknolojiyi göz ardı etmeden öğreneni merkeze alan yaklaşımları benimsemeye çalışmanın tabi ki çeşitli yolları vardır. Bunlardan bir tanesi ideolojik düşünce eksenimizi siyasi kalıplarımızdan uzak tutmak. Eğitimin bu noktada siyaset üstü olması gerekliliği bizi yapılanma içinde alternatif yaratan konuma sokabilir. Neden derseniz? Bana göre içsel olarak seslendirdiğimiz bu konuda her ne varsa bizi aynı zamanda sınırlayan düşünce kalıplardan doğmaktadır. Elbette devletlerin kendi ideolojilerini yansıtan eğitim anlayışları düşünsel temelde organizasyon yaparken kendini gösterebilir. Ancak bu noktada yetkili kişilerinde eğitimi üstün özgürlükçü ve aktif modellerle donatarak dayatmacı anlayıştan uzak olması istenen bir durum olacaktır. Eğer bizlerde öğretmenler olarak iradi yaklaşımla bu ortama kendi siyasi ideolojik yaklaşımlarımızı dayatmazsak kanımca öğreneni model alan bir ortam yaratmak çok daha mümkün olacaktır. Elbette eğitimi siyaset üstü kabul etmek, bundan sonraki aşamada işimize göstereceğimiz özen konusunda bizleri daha üstün kılacaktır. Bu başlangıç motivasyonu bizi her gün bir an önce bitirip çıkmak istediğimiz sınıf ortamlarında geleneksel yaklaşımlardan uzaklaşmak için yetkin adımları atmaya itebilir.
Her gün boğuştuğumuz durumsal problemlerden kurtulabilmek için ise stres yönetimi, zaman yönetimi, eleştirel düşünme, dijital yeterlilik gibi konulardaki eğitimlere katılabiliriz. Bu aktiviteler ikincil motivasyon kaynağı olarak bizi yönlendirebilir. Aslında en önemli içsel motivasyon kaynağının kendisi değişimi istemekle sağlanabilir. Sonrasında değiştirmeye başlayacağımız söylemlerimiz bizi değişimin kendisi yapabilir. Nedir? değişimin kendisi olmak diyerek düşündüğümüzde birey olarak sürdürülebilir bir model yaratmanın peşinden gitmemiz gerektiği gerçeğiyle karşılaşabiliriz.
Doğadaki adapte olabilen yaşamına devam edebilir mantığını insana uyarlarsak sürekli değişen dünyada kendini yenileyebilen kişilerin ilerleme sağlayabildiğinden bahsetmek mümkün olur. Bu durum çevreyle etkileşimi sağlamakla gerçekleşir. Bu etkileşimi sınıf modeline uyarladığımızda yenilenebilir bir ders işleme aktivitesinden bahsetmek de mümkün olur. İşte bu küçük sürdürülebilir modellerden daha büyüklerini bu yolla sağlamak da mümkün olacaktır. İçten başlayan küçük bir değişimin yaratacağı büyük esintinin belki de Milli Eğitimin temel amaçlarındaki 21. Yüzyıl becerilerine sahip öğrenci modeli yaratması da mümkün olabilir. Ya da eğitimde fırsat eşitliği bağlamında sadece özelinde birkaç küçük temsille ifade edilen rollerin tabana yayılarak daha etkileşimli bir işleyişe sahip olabileceği açıktır.
O halde aslında sahip olmamız gereken en temel özellik içsel motivasyonun sağlanması ve sürdürülmesidir. Değişimin bizatihi kendisi olmakla sürdürülebilecek bu durum geleneksel rol modellerden sıyrılarak aktif öğrenen durumuna geçmekle adım adım ileri gidebilir. Elbette yazımızda değindiğimiz bu küçük gibi görünen ayrıntının yaratacağı değişimin sağlanması kişinin kendisiyle alakalıdır. Bu anlamda sadece bir insan olarak da bildiğimizin ötesine geçme isteği yaratmak dahi engel saydığımız birçok şeyi ortadan kaldırabilir. Bu bakımdan aktif öğrenen olmak ve öğrenmeyi öğrenmek çok önemli olacaktır.
Özgürlükler kapsamında elbette her öğrenen istediği eğitimi alabilir. Sürdürülebilirlik anlamında baktığımızda önemli olan sürekli gelişime açık bireyler olmayı gerçekleştirmektir. Bu da beraberinde kendini anlamayı ve anlam vermeyi getirecektir. Böylece yenilikçi anlayışla insan bağlamında ileri toplumlar yaratmak mümkün olabilecektir.