1. Anasayfa
  2. Değerlendirmeler

Heybemdeki Kelimeler

Heybemdeki Kelimeler
0

Kelimeler… Harf ve hecelerin inayetiyle vücuda gelmiş anlam çekirdekleri. Doğayla, insanla, kâinatla iletişimimizin kaldırım taşları. Derin mana uçurumları. Duygularımızın, düşüncelerimizin renkleri. Kelimeler…. Öz yaşam hikayemizin lisanı. İçimizde yeşeren yaşanmışlığın dilde diriliği, dudaklarda çiçeklenişi. Kelimeler… hayatla bağ kurmamızın başlangıcı, tomurcuklanması, yeşermesi ve bitişi…

Kuru ve yeşil. Dal ve kırılgan. Ümitsizlik ve düş. Söz ve hançer. Kelam ve naz. Söz ve narin. Can ve hayat.
Kelimeler… İçimizden kopartıp dünyaya armağan ettiğimiz iyilik ve güzellik tohumları. Umut filizleri aslında. Mutluluk çiçekleri. Tohum tohum dal dal, yaprak yaprak, yeşerttiğimiz benliğimiz,tüm varlığımız aslında.
Bugün size bol bol kelime armağan edeceğim. Ömür keseniz mutlulukla dolsun diye.

Hepinize armağan edeceğim ilk kelime benim de hep gönlümde, zihnimde ve cebimde taşıdığım ve hayatın onunla güzelleşeceğine inandığım bir kelime: ‘Sevgi.’ Bu kelimeyi hepinizin gönlüne armağan ediyorum. Siz de doğa, insana, hayvana armağan edebilirsiniz. Karşılaştığınız herkese gönlünüzün nehrinden yıkayıp menekşeli bir tebessümle, içten bir selamla ikram edin. İkram edin ki, dünyanızın ne kadar güzelleştiğini fark edeceksiniz. Kalbiniz heyecandan kıpır kıpır olacak. Göğü daha mavi, hayvanı daha sevimli, insanı daha güzel görmeye başlayacaksınız. Öyle olacak ki gönül heybenizde hep sevgiyi taşıyacaksınız.

Sevgi, ah! Tüm sözleri, kelimeleri ve yüzleri güzelleştiren bu muazzam kelime benden hepinize armağan olsun. Sizde gördüğünüz her canlıya hediye edin lütfen.

Diğer bir kelime ‘ Gönül’ sevginin içinde pişirildiği tandır. Derin umman, sonsuz gökyüzü. Gönlünüzde hep gülleri, iyilik ve güzellikleri yetiştirirseniz, hayatınızda hep mutlulukları derlersiniz.

Diğer kelimemiz: ‘Henüz’ bu kelimeyi özellikle ebeveynlere armağan ediyorum. Çocuğunuz okumaya bilmiyor değil henüz okumaya geçmedi. Matematiği hiç anlamıyor değil henüz yapamıyor. Evladınız, gözbebeğiniz başarısız değil henüz başaramadı.

kelime

Şimdi hediye edeceğim kelimenin hikâyesi ise gerçek bir öyküden derlenmiştir. Bu kelimeyi bizzat Gaziantep’teki çok kıymetli, fedakâr, kahraman Elvin hocam için taşıyorum bu yazıya. Biliyorum ki bu yazıyı okuduğunda yine yüzünde tebessüm yeşerecek. O zaman onun vesilesiyle hepinize armağan ediyorum. Hayatta sürekli fedakârlık etmiş, hep başkalarının yardımına koşmuş, birilerini memnun ve mutlu edeyim derken, kendi ruhunun incindiğinin farkına varmamış, iyilik ve şefkat elçilerine armağan ediyorum bu kelimeyi. Bu ‘İğne’: Başkası ne der diye duygularını hep bastırmış, başkaları incinmesin diye hissettiklerini hep saklamış, ilişkilerinize zarar gelmesin, dostluklar bozulmasın, arkadaşlıklar devam etsin, akrabalarla araya mesafeye girmesin, sevdikleri üzülmesin diye kendi ruhunu örselemiş, kendine iyilik etmemiş, ruhunu öz şefkatle sarılmamış kendisinin başkası olan herkese armağan ediyorum.

Bu kelimeyi ben aslında bizim Dargeçit’te Deli Osman denen ama özünde bir bilge olan Osman’dan ödünç aldım. Osman, bir bayram gününde bize geldi. Bayramlaşmadan sonra sohbet başladı. Osman’ a ne ikram ederseniz hep şu duayı eder:

Allah sizi de, bunu da cennete götürsün. ‘ Der. Koyu bir sohbetten sonra Osman dedi ki:

‘ Allah sana bir çuval iğne versin.’ İğneye ne yapacağım dedim Osman. Bir değil, on değil, yüz değil, ica bir çuval iğne. Önce sustu. Derin bir sükûnetin ardında dönüp dedi ki:

‘ Ben çorabımı, sen yırtılan ruhunu dikersin.’ Ben de bizim Osman’dan aldığım bu ’İğneyi’ hayat hengâmesinde başkalarının mutluluğuna koşarken, kendi ruhunu incitmiş ve bunun farkına bile varmamış tüm bahtsızlara ikram ediyorum.

‘ az ve çok’ heybemde biriktirdiğim diğer kelimeler. Çok sevin, az nefret edin. Az konuşun, çok üretin. Az uyun, çok çalışın. Çok gülümseyin, az surat asın. Çok okuyun, az izleyin. Çok yürüyün, az oturun. Çok paylaşın, az biriktirin. Az şikâyet edin, çok şükredin. Çok dua edin, az beddua edin. az’ları azaltın, çok’ları çoğullaştırın.

Bir başka bir kelimemiz ‘ tohum’ içinizde biriktirdiğiniz tüm güzellikleri yüreğinize ve hayatta karşılaştığınız her insanın gönül toprağına tohum ekin. Ektiğiniz tohumla başak başak, sümbül sümbül güzellik büyüsün tüm dünya toprağında.

Bilhassa öğretmenlere sonra hayata başka bir nazarla bakmayı denemek isteyen tüm cüretkâr kalplere hibe ediyorum bu kelimeyi: ‘Bakış’ eğer hayata, insanlara farklı bir gözle bakmayı öğrenirseniz yaşamınızdan lezzet alırsınız. Sevgili öğretmenim gönül gözüyle bakarsanız sınıfınızda pırıl pırıl, umut dolu, ışıltılı gözler görürüsünüz. Hayata atılmayı bekleyen canlar görürsünüz. Tırtıldan kelebeğe dönüşen cevherler görürsünüz. Özel, biricik, dünyada eşi benzeri olmayan yüzler görürsünüz. Yarının umutlarını görürsünüz. Geleceğin doktorları, mühendisleri, bakanları, başbakanlarını görürsünüz. Bilim insanlarını, filozoflarını, âlimleri görürsünüz. Birer can, birer ruh, birer hayat görürsünüz.

Eğer bakmayı bilirseniz her insanın içinde bir gül bahçesi olduğunu görürsünüz. Bir iyilik ağacı, meyve dalları hep insana sarkmış iyilik ağacını. Eğer bakabilirseniz her insanın içinde bir güzellik olduğunu görürsünüz. Berrak bir nehir, suları masmavi olan ırmaklar görürsünüz. Yatağı hep insan yüreğinin topraklarına giden suları. Bakışını değiştirsen; kötülük yerine güzelliği, düşmanlık yerine dostluğu, nefret yerine sevmeyi, olumsuzluklar yerine pozitifliği, asık sürat yerine gülümsemeyi, içindeki sevgiyi, canlıya dair merhameti görürsün. Bakış’ını değiştir ki hayatın değişsin.

‘KİTAP’ anne karnından mezara kadar hep taşıyın hayatınızda. Çünkü kitapsız zihinler çorak topraklar gibi verimsiz ve faydasızdır. Hayatı, dünyayı, kainatı ve kendini anlamak için hep okuyun.

Facebook Yorumları

İlginizi Çekebilir

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.