Osmanlı Devleti Balkan Savaşı öncesi içeride çeşitli sorunlar ile uğraşmaktaydı.31 Mart vakası, Parti kavgaları, Arnavutluk isyanı ve azıklıkların çeşitli propagandaları ile iç siyasi durum olayları birbirini takip etmiştir.
Meşrutiyetin İlanı
Osmanlı devletinde iç sorunlar gitgide kötüleştirmektedir. Bununla beraber Batılı ülkelerin de Osmanlı Hükumetine müdahaleleri artmaktaydı. Bu sebepler II. Meşrutiyetin ilanını zorunlu hale getirmişti. Sultan Abdülhamit Balkanlarda artık kontrolü elinden kaçırmış, dış devletlerin müdahaleleri sıklaşmıştı. Birde kendisine yönelik propagandalara karşılık veremeyen Abdülhamit zorunlu bir şekilde meşrutiyete doğru ilerlemekteydi. Bu durum saray ile İttihatçılar arasında mücadele sert ve ciddi sorunlara sebep oluyordu. Bu arada İttihatçıların kolağası Kıdemli Yüzbaşı Niyazi, topladığı gönüllüler ile beraber Manastır taraflarında dağa çıktı ve anayasa ilan edilmedikçe silahları bırakmayacakları açıkladılar. Bir vakit sonra Enver Bey’de bu olaya katıldı. Abdülhamit olayları bastırmada başarılı olamadı. Bu arada ise İttihat ve Terakki Cemiyeti konsolosluklara gönderdiği bildirilerde Meşrutiyeti açıkladıklarını ilan ediyorlardı.
Abdülhamit Han, Sadrazam Ferit Paşanın örgütlemesine rağmen meşrutiyetin ilanında kararsızdı. Sonunda İttihat ve Terakki Cemiyeti, 23 Temmuz 1908’de Makedonya da yayınladığı bildiride Meşrutiyeti kendi başına ilan etti. Başka çaresi kalmayan Abdülhamit Han 24 Temmuz 1908’de anayasayı yürürlüğe koyduğunu ilan etti. Meşrutiyetin ilanı içte ve dışta olumlu yankı bulmuştu.
31 Mart Olayı
Meşrutiyetin ilanı ile iki cephe oluşmuş ve gerginlikler ortaya çıkmaya başlamıştı. Farklı görüşlerin ortaya çıkması siyasi gerginliklere sebep oluyordu. Birinci görüşü savunan ve Meşrutiyeti ilan ettiren İttihat ve Terakki Cemiyeti diğer yandan ise Eski Jön Türklerinde bulunduğu İttihatçılar tarafından dışlanan Ahrar partisi idi. Ahrar partisi Eylül 1908’de kurulmuş amaçları ise İttihatçıların rejimine ve egomanyasına engel olmaktı.
İttihat Terakki Fırkası Türkçü ve Merkeziyetçiydi, Ahrar Fırkası ise, Âdemi merkeziyetçi ve muhtariyetçiydi.
Muhalif taraftarların din propagandası 1909’da İstanbul da ortamı iyice gerginleştirmişti. Sonunda 13 Nisan 1909(31 mart 1325) gecesi İstanbul’da dört avcı taburu erleri, kışlarında subayları hapsederek Hamdi Çavuş başkanlığında Sultanahmet meydanında toplandı. Birçok sivil olayı destekledi. Daha sonra toplu halde Harbiye Nezaretine yürüdü. Topluluk Harbiye Nazırı Ali Rıza Paşa’nın çekilmesini istiyorlardı. Bu da tanin gazetesinde basıldı. Ayaklanan topluluk önlerine gelen Subayları ve birkaç mektepli subayı öldürdüler.
İstanbul Muhaliflerin eline geçmişti. Bu durum sonucu Hüseyin Hilmi Paşa kabinesi görevden çekildi ve sadrazamlığa Tevkif Paşa, Harbiye Nazırlığına da Müşir Etem Paşa geçti. İstanbul’da askeri kuvvet elden çıktığı için Selanik’ten bir tümen kadar kuvvet yola çıkarıldı. Bu kuvvette Edirne’den diğer bir tümen de katıldı ve buna “Harekât Ordusu” adı veridi.
23/24 Nisanda İstanbul’a ulaşan ordu üç gün içerisinde ayaklanmayı bastırdı ve bu büyük tehlike önlemiş oldu. Bu olay sonunda 27 Nisan’da Abdülhamit Han tahtan indirilerek yerine 65 yaşındaki kardeşi Mehmet Reşat getirildi.
Dahili siyasette ki belirsizlik ve karmaşa askeri komutalara yansımıştı. Bu yansıma sonucu Balkanlardaki devletler seferberliklerini en ince ayrıntısına kadar hazırlarken Osmanlı devleti hala iç durumu düzeltememiş bunun yanı sıra hala Balkanlarda bir savaşın çıkacağını düşünememişlerdir.
KAYNAKÇA
Hayta Necdet, Balkan Savaşlarında Edirne, Genelkurmay Askeri Tarih ve Strateji Başkanlığı Yayınları, Ankara,2010
Genelkurmay, Balkan Harbi, Cilt II, Genelkurmay Basımevi, Ankara,1993
Balkan Savaşları ve Edirne, Sempozyum, Edirne Valiliği Kültür Yayınları, Edirne,2013