Okulların açıldığı ilk 1 ay meslektaşlarıma ve sınıfımızdaki çocuklarımıza koca bir yürek ve sebat duygusu diliyorum. Çünkü bu yeniliğin başlangıcında anlamaya ve öğrenmeye çalışmak zor iş efendim.
Herkese meeerhaaaabaaaa, nasılsınız? Ben biraz yorgunum ama iyiyim. 😊 Ağustos ayında toplam 3 yazı yazmak için hedef koymuştum fakat hedefimi tutturamadım. 2 yazı paylaşabildim. Aslında 3.yazı için başladım yarım kaldı. Sonra başka bir konu üzerinden giriş yaptım o da yarım kaldı. Sonra gerçekten de bir tane daha yazmaya başladım onu da yarım bırakmak durumunda kaldım.
Aslında yarım bırakmak huyum değildir. Ama bazen başladığımız işi bitirme konusunda zamana ihtiyaç duyabiliyoruz. Zamana, soluklanmaya, sakinleşmeye… Bu yüzden bu alanda da zorlamadım kendimi. Bugün ise 11 Eylül okulların tam program olarak açılışının ilk günü. Benim de yeni okulumda, yeni sınıfım ve yeni partnerim ile hayatımın yeni sezonunun ilk resmi günüydü.
Yenilik denildiği zaman neler düşünüyor, neler hissediyorsunuz? Yeni bir ev, yeni bir iş, yeni bir şehir, yeni gelen komşu, aileye yeni katılan herhangi bir üye, yeni bir araba, yeni bir saç modeli…vs. Ya da yenilikler sadece burada yazdıklarım gibi sadece olumlu şeyleri mi çağrıştırıyor? Hadi siz düşünün sonra okumaya devam edin. Ben de bu yazıda çocukların, öğretmenlerin hayatındaki yeni okul dönemine değinerek bir şeyleri kelimelere dökmeye çalışayım. Yenilikleri isteyerek, kendi tercihlerimiz ile hayatımıza katıyorsak yanında heyecanıyla da olsa belirsizliğiyle gelen bir korku söz konusu olmuyor değil. Sonuçta yenilikle gelen yeni bir bağ, ilişki süreci devreye giriyor. Çocuklarımız içinde böyle hayatlarındaki en gündemdeki yenilik şu an için OKUL. Hepsinin birbirinden farklı duygularla geldikleri yer. Okul kapısından içeri girerken hepimizin dışarda giydiği montu çıkarıp astığı alan.
Okul senin için ne demek diye hiç sordunuz mu onlara? Okul; yeni bilgiler öğrendikleri, arkadaş edindikleri, öğretmenlerin olduğu, anneyi özledikleri, oyun oynadıkları, deney yaptıkları, yemek yemek için zorlandıkları, kuralları olan…yer. Cevaplar daha da artar.
Çocukların kimisi bu yeni başladıkları yolculuktaki kurumu önceden tanıyor ama yeni sınıfını, yeni öğretmen ve arkadaşlarını bilmiyor; kimisi de her şeyiyle tamamen yepyeni bir alana geçiyor. Ama ilk anlar aşağı yukarı aynı. 20 çocuk 1-2 öğretmen sınıfa bir giriyoruz koskoca bir sene geçiriyoruz. Geçireceğimiz senenin başında korku, merak, heyecan, mutluluk ışıltıları bir arada olan gözbebekleriyle karşılaşıyoruz. Ee sonuçta yeni bir sürece başlıyor, yeni bir yere geliyorlar. Kimisi heyecanla kimisi ağlayarak kimisi eşsiz bir özgüvenle. Ama hepsinin yanında ekstradan bir acaba balonu. Sonuçta diyorum ya işte ‘’yeni’’ 😊 Onlar bizim, biz onların sınırlarında geziniyoruz. Bu sınırları tanımaya çalışırken biz öğretmenler ne kadar yoruluyor olsak da onlar içinde durum aynı aslında.
Sonuçta hem yaşıtlarıyla hem kendilerinden büyük bir insanla yeniden, yeni bir yerde bir ilişki kurmaya çalışıyorlar. Her birinin sosyal, duygusal, bilişsel, motor ve özbakım becerilerinin seviyesi için bizim de acaba balonlarımız varken ve bu sorularımızın cevaplarını almaya çalışırken onları yorabiliyoruz, incitebiliyoruz belki de çok mutlu ediyoruz, ezbere bilemeyiz. Anlık olarak o sınırlarda gezinirken fark ediyoruz.
Onlar da ‘’bu yemeği yemem için beni zorlar mı, aslında ben üstümü değiştirebiliyorum ama neden bana fırsat vermiyor, kalemi tutuyorum ama ya yanlış yazarsam, top oynamayı seviyorum sınıftaki topa bir vursam ne olur ki, kızlarla yan yana oturmak istemiyorum ne yapsam yanımdan kaldırır, o çocuğu dışarda da tanıyorum yan yana otursak ne olur sanki, öğretmene hafta sonu neler yaptığımı anlatmak istiyorum ama bu çocuklar benden çok konuşuyor ve ooofff sıra bana gelmiyor, acaba annem ne zaman gelecek, sınıftaki sandalyeye çıkıp çıkıp atlasam bana kızar mı, kızsa ne kadar kızar dur birkaç kere deneyeyim, yemek yememek için ağlasam pes eder mi tadına baktırma konusunda, ellerim yoruluyor desem bu dediğim yetmezse kalemimi çöpe atsam ne tepki verir acaba diye diye sorular çoğaltılabilir. 😊 İnanın sınıflar rengarenk ama her türlü çok komik ve güzeller, gün sonu yorgunluğuna değen tatlar…
İlk 1 Ay
Neyse işte bu yüzden okulların açıldığı ilk 1 ay meslektaşlarıma ve sınıfımızdaki çocuklarımıza koca bir yürek ve sebat duygusu diliyorum. Çünkü bu yeniliğin başlangıcında anlamaya ve öğrenmeye çalışmak zor iş efendim. Bir insanı ve birbirinden farklı bir araya gelen insan grubunu ve onlarla birlikte hayatımıza katılan kıymetli anne babalarının beklenti ve kaygılarını… Biri var sosyal medyada her sene attığı tweet karşıma çıkar ve çok severim. Niyazi Aksoy, ‘’Benim için öğretmenliğin zirvesi okul öncesidir. Ciddi bir pedagoji, içten bir sevgi, sonsuz bir sabır, tükenmez bir enerji, sürdürülebilir bir ilgi, sürekli mesleki gelişim ve her yıl sıfırdan başlamanın getirdiği psikolojik dayanıklılık ve yılmazlık gerektiriyor’’ der. Gerçekten o ilk 1 ay büyüktür 1 seneden.
5-6 yaşlarında çocuklar okulla yeni yeni tanışırken ve zihinlerinde onca soru varken biz yetişkinler gibi kendi tercihleriyle de gelmiyorlar. ‘’Hadi ben 5-6 yaşına geldim, çevre okulları ve eğitim içeriklerini, öğretmenleri, kimlerin gittiğini araştırayım da kendime bir okul seçeyim’’ diyemiyorlar. İşte bu aşamada çocuğunuzu en iyi tanıyan siz anne babalar okulları ve öğretmenleri araştırırken lütfen sizin istek ve beklentilerinize uygun olanı değil, çocuğunuzun gelişim seviyesine, hayallerine, yapmayı sevdiği şeylere ve kendine özgü olan kişiliğine en uygun programı sunacak okulu ve o okulda çalışan öğretmenleri araştırıp bulmanız gerekmektedir.
Yabancı dili o döneminde sevmeyen, hiç tanışmamış olan ya da tanışsa da ilgilenmeyen çocuğu yabancı dil ağırlıklı bir okula yollamak; oyun oynamayı, sosyal aktivitelere katılmayı seven çocuğu akademik çalışmaları ağır olan bir okula kaydetmek… Tezatlıkların içine düşmek çocuğumuzu o yeniliklerin içinde daha çok korkutabilir, zihnini ve duygu dünyasını bulanıklaştırabilir. Tam gün ve yarım gün mevzusu, okul harici gideceği kursları seçmekte bu sürece dahildir. Bu tarz bir araştırma ve seçim yapasınız ki, çocuğunuzun bu yeni macerasındaki acaba balonlarının içindeki havayı bir nebze olsun söndürebilmesine yardımcı olasınız. Eminim ki çocuklarınızın yüzü güldükçe sizlerin de acaba balonları sönecektir.
Dilerim ki hayatlarınıza kattığınız ya da katmak durumunda kaldığınız tüm yeniliklerin olumlu gücü acaba sorularıyla gelen korku, endişe ve belirsizlik balonlarınızı uçurup götürsün. Sınırları çizdik, kontroller yapıldı, hepimiz kendimizi biraz bu sınırların içerisinde akışa bırakalım hadi.
Kendinize iyi bakın 😊