1. Anasayfa
  2. Bilgi Bankası

İlkokulda Matematik Öğretimi Nasıl Olmalıdır?

İlkokulda Matematik Öğretimi Nasıl Olmalıdır?
0

Tüm öğrencilerin yüksek nitelikte matematik öğretim ortamına ulaşabildikleri bir sınıf ya da bir okul hayal edelim. Öğrencilerin bireysel ya da gruplar halinde teknolojiye kolaylıkla erişebildiği, hem rehber hem izleyici roldeki uzman öğretmenlerle matematik ürettikleri ve bunları yazılı veya görsel her türü ürünle sergileyebildikleri, süreç ve sonuçları ifade edebilecek matematiksel düşünme becerilerine sahip harika bir öğrenme ortamı…(NCTM,2000).

Aslında çok da uzak değil. Bizler sınıf öğretmenleri olarak sınıflarımızda her gün yepyeni matematik programları üretip öğrencilerimizin karşısına sunuyoruz. Yaz tatillerinde öğrencilerimize matematiği sevdirecek planlar hazırlıyoruz, etkinlikler, oyunlar tasarlıyoruz. Ki bence en önemlisi kendi gündemimizin içerisine öğretimi dahil ediyoruz.

“Bir sınıf öğretmeni ne düşünür?” diye sorulunca hemen aklınıza birçok cevap geldi değil mi? Birkaç noktada 6 yıllık mesleki deneyimimce naçizane hem fikir olacağız kanaatindeyim. “Okuma yazma süreçlerinde başarılı oldum mu? Öğrencilerime eğitim-öğretim faaliyetlerini, hatta en önemlisi okulu sevdirebildim mi? Herkes matematikten korkuyor, yeni nesil sorular denilen bir gerçek önümüzde çığ gibi büyüyor, ben öğrencilerime ne kadar matematik bilgisi verebildim? Öğrettiğim veya öğrendikleri bilgilerin ne kadarını kullanabiliyorlar?”Saydıkça bitmez, daha birçok soru var değil mi?

Ben son zamanlarda hatta doktora sürecime başlarken önemsediğim konuyla yazımı devam ettireceğim. Öğrencilerimize işlemleri, konuları, becerileri öğretirken, hatta daha iyi öğrensinler kaygısıyla sayfa sayfa ezberletirken(!), sınavların içerisinde boğuşturup, sayısal veriler üzerinden öğrenmelerini değerlendirirken ne yapıyoruz? Öğrenme kaygısını taşımalarına bile müsaade etmeden çocuklarımızın eğitim öğretimlerini kendi üzerimize alarak, sınavlarla bilişsel değerlendirmeler yapıp, sonra sonuçlara en çok biz öğretmenler üzülüyoruz.
Tabi bunları yapmayalım, geleneksel ölçme değerlendirme yöntemleri kullanılmasın diye bir kanatim yok. Hatta özellikle hepsinin ayrı becerileri geliştiren yöntemler olduğu kanaatindeyim. Ancak istiyorum ki, bir sınıflama olsa ve biz hem geleneksel hem alternatif yöntemlerin dahil olduğu bir süreç değerlendirmesine tutsak öğrencilerimizi. Süreç sonunda ellerinde sadece başarısız olduklarını düşünecekleri veya ailelerinin onlara öyle düşündüreceği sayılar değil de, en baştan bu yana nasıl ilerlediklerini gösteren harika birer bilişsel gelişim raporları olsun. Her bir miniğimiz kendi ilerlemelerini görebilse, öğrenmeye olan merakları, aşkları sizce de artmaz mıydı?

Gelelim matematiğe, öğrencilerimiz matematikten korkmasınlar, sayılardan korkmasınlar. Yeni yeni konular öğretirken hikayelerle, heyecan verici girişlerle, kurduğumuz disiplinlerarası bağlarla karşılayalım onları. Kağıtlar, mukavvalar, sayfa sayfa fotokopiler değil kastettiğim şeyler, mesleki deneyimimizle saralım çocuklarımızı. Öncelikle bilgi çağında değil teknoloji ve üretim çağında yaşadığımızı unutmayalım. Teknolojiyi sınıfımıza mutlaka entegre etmeliyiz. Nasıl sorusunun cevabı çok aslında ama birkaçından bahsedebiliriz.

Uyumadan önce yapacağımız matematik hikaye okuma saatleri olabilir, ilkokula özgü matematik oyunlarının yer aldığı birçok online site bulunuyor bunları kullanabiliriz. Ve en önemli aşaması üretim; öğrencilerimize bilgi havuzları sunuyoruz, bu sunduğumuz bilgi havuzlarında onların işlemsel bilgilerini de geliştirmek adına mutlaka üstbilişlerini destekleyici aktiviteleri planlarımıza dahil etmeliyiz. Bunun için söyleyebileceğim en önemli şey; bolca strateji öğretelim. Kavramsal bilgisini işlemsele çeviremiyor mu?

Bizim mesleki görevimiz burada başlar işte. Onlara matematiğin eğlenceli dünyasını stratejilerle, kullandığımız ipuçlarıyla öğretelim. Sınıflarımızda akademik anlamda parlak veya üstün yetenekli öğrencilerimiz vardır. İşte onlar harika birer strateji üreticisi, doğru soruları sorun ve gelecek cevapları mutlaka kullanın. İlkokulda kademeler arasında mutlaka bir iletişim bağı kurun. 2.sınıf bir öğrenci bir konuyu öğrenemedi mi? 3.sınıftan destek alın. İllaki onun zorlandığı konuda zorlanan, başarıya ulaşan bir akranı vardır. Akran öğretimi Nasreddin Hoca’nın malum eşek fıkrası gibi en iyi öğretim yöntem ve tekniklerinden birisidir.

Ve son söz; kaygılarınız olduğunda, konu zor olduğunda dürüstçe onlara anlatın.Kendimden örnek vereyim bir matematikçi olarak saatler konusunda yaşadığım yıllar süren korkuyu çocuklarıma anlattığımda heyecanla ve üzülerek dinlediler. Şu an 1.sınıf öğretmeni olmama rağmen gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, çocuklarım saatleri çok iyi biliyorlar. Bırakalım empati yapabilsinler, bizdeki kaygıyı görebilsinler, yukarıdaki örnekte gördüğünüz gibi, korkup geri adım atmıyorlar, aksine benim yürüdüğüm yolda benimle aynı zorluğu yaşayanlar varmış. Hatta bu benim öğretmenimmiş diyorlar. Bu aramızdaki bağları da kuvvetlendiriyor.

Yazımı çok sevdiğim yazar Leo Buscaglia’nın kitabına dem vurarak bitirmek istiyorum. “Yaşamak, Sevmek,Öğrenmek” bu muhteşem üçlüyü hem matematik hayatımızda hem de hayatımızın her alanında öncüllerden çıkarmamak dileğiyle.

KAYNAKÇA
National Council of Teachers of Mathematics. (2000). Principles and standards for school mathematics. Reston, VA: Author.

Facebook Yorumları

2016 yılında İstanbul Aydın Üniversitesi'nden Sınıf Öğretmenliği bölümünden mezun oldu. 2018 yılında aynı üniversitenin Sınıf Öğretmenliği Tezli Yüksek programından mezun olarak Uzman Sınıf Eğitimcisi oldu. 2020 yılında, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Sınıf Öğretmenliği bölümünde doktora programına başladı. 2016-2024 yılları arasındaÖzel Başakşehir Çınar Koleji'nde sınıf öğretmenliği görevini sürdürmüştür. 2024 yılı itibariyle Multibem'de Arge Uzmanı olarak görev almaktadır.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.