İnsan Nedir?
İnsan; biyolojik, toplumsal ve kültürel bir varlıktır. Biyolojik yapımız gelişmiş beynimizden dik duruşumuza kadar olan biyolojik temelli yapımızı kapsamaktadır. Toplumsal varlık olmamız öğrenilmiş toplumsallık kavramında “ Ben kimim?” sorusunun yanıtı için gereklidir. Kültürel bir varlık olmamız üretim biçimi, doğanın yarattıkları ve yaşam biçimi ile oluşturduğumuz bir bütündür. (1) Bu nedenle; insan ilişkileri çerçevesindeki düşüncelerimiz insana ilişkin düşüncelerimizden ayrılamaz. İnsan zihinsel gücü, duyguları, başarılar, organik yapısı ve toplumsal ilişkileriyle bir bütündür. Böyle bir bütün ise insan ilişkileri içinde oluşur. (2) İnsan başka insanların gözünde bir değer taşıdığını bilmek ister. Bu istek insanın başkaları tarafından fark edilme ve onların nazarında bir değer taşıdığına inanma gereksinimini yansıtır. Bir an kimsenin bizi fark etmediğini ve bu evrende hiç kimse için bir anlam ifade etmediğimizi, bizi seven, değer veren hiç kimsenin olmadığını düşünelim. Böyle bir dünyada yaşamak büyük acı verirdi ve kimse böyle bir dünyada yaşamak istemezdi. Yok sayılmak, etrafımızdaki insanların bizi yokmuşuz gibi davranmaları, bizi dikkate almamaları psikolojik sağlığımız için önemli bir tehdittir. (3)
İnsan ilişkilerinin ilkeleri
İnsan ilişkilerinin ilkelerine baktığımızda duygudaşlık, güven, dostluk, adalet, ilgi, saygı, hoşgörü ve kendini açma gerekmektedir. Empati, karşımızdaki kişinin duygu ve düşüncelerini doğru anlamayı ve anlamlandırmayı ifade etmektedir. (1) duygusal zekanın önemli bir parçası olup karmaşık ve çok boyutlu bir kavram olan empati, aslında tek bir tanımlama yapılamayacak kadar eski ve geniş bir alan yazısından süzülerek gelen bir kavramdır. Bu nedenle şu şekilde tanımlayabiliriz; kişinin fenomolojik dünyasına odaklanma, diğer kişinin bakış açısıyla algılama yeteneği, içsel yaşantıyı paylaşma, doğru kestirme yapmak. (4) Güven, birbirimizden korkmadan etkileşimde bulunmamızı olanaklı kılan toplumsal bağın en temel ögesidir. İlişkilerde güven bir özgürlük biçimidir. Bir ilişkinin zararsız, tutarlı ve gerçek olması güveni oluşturmaktadır. (1) Farsça’da “ seven, sevgili, yar “ anlamındaki dost kelimesinden gelen dostluk islami literatürde sadakat, uhuvvet, meveddet, sohbet gibi değişik kelimelerle ifade edilmiş, ayrıca veli ve refik kelimleri başka anlamların yanında “dost “ manasında da kullanılmıştır. (5) Günümüzde geçmiş yıllara nazaran dostluk, candan arkadaşlık gibi kavramlarla ifade edilen ilişki yapıları, yerine daha çok maddi kültürün elemanları olan yüzeysel ve çıkara dayalı ilişkilere bırakma eğilimindedir. Bu durum bireylerin birbirine yönelik güven ihtiyacını ve yeterince paylaşımda bulunma beklentilerini gerçekleştirmeleri önünde ciddi bir engel teşkil eder. (3) Adalet, karşılıklı insan ilişkilerini düzenleyen toplumsal düzenin mümkün, ama zorunlu olmayan bir niteliğidir. Adalet arzusu, insanın mutluluk için duyduğu ebedi arzudur. O, insanın yalıtılmış bir şekilde, yani yalnız başına bulamayacağı, bu nedenle bir toplum içinde aradığı bir mutluluktur. Yani adalet, toplumsal mutluluktur. O, toplumsal düzen tarafından garanti
edilmiş bir mutluluktur. Bu bağlamda, adaleti mutluluk olarak tanımlayan Eflatun, sadece adil insanın mutlu ve adil olmayanın da mutsuz olduğunu ileri sürer. (6) ilgi, saygı hoşgörü yine bir ilişki için gerekli olan temel yapı taşlarıdır. Hiçbir durum ve şartta kendini açmayan bireylerde söz konusudur ki, bu bireylerin özel yaşamlarında ya başkalarına güvenin yeri yoktur ya da başkaları yoktur. Bütün bunlardan farklı olarak bir de her şart ve durumda kendini açma eğiliminde olan bireyler vardır. Bu tür kişiler eski veya yeni tanıdıkları hemen herkese kendisi ile ilgili birçok bilgiyi, duygu ve düşünceyi aktarabilir. Bu kendini açmada bir uygunsuzluk olarak görülmekte ve sağlıklı kendini açma davranışı olarak değerlendirilmemektedir. (3)
İnsan ilişkilerinde iletişim
Kasatura’ya (1991) göre; iki insanın birbirini anlamasını engelleyen en önemli etkenlerden biri de, savunucu iletişimdir.Bu süreç bireyin, benlik bilincini koruma ihtiyacından çıkmıştır.Bireyin kendini savunma özelliği arttıkça iletişimdeki verimin düştüğünü, savunma azaldıkça iletinin anlamına ve yapısına daha çok dikkat edildiği gözlenmiştir.(7) Geleneksel Türk eğitiminde; ailede çocuğun korunduğunu, gözetildiğini, girişkenlik ve merakın desteklenmediğini, çocuğun içinden geçenleri açıkça söylemesinin engellendiği vurgulanarak; okul ortamında çocuğun sıkı bir denetime sokulduğu, öğretmenin otoritesini benimseyen, kurallara uyan çocukların ödüllendirildiği çok sayıdaki araştırmaların ortak bulgularıdır.( 8) Tuncer, ülkemizdeki çocuk yetiştirme yöntemindeki önemli sorunun, bireyler arası ilişkileri bozmadan, aile bağlarını gevşetmeden; bağımsız, kararlı ve girişken bireyler yetiştirmek olduğunu belirtmektedir.
Morgan ve Leung (1979), kendilerini yetersiz olarak kabul eden fiziksel özürlü üniversite öğrencileri üzerinde atılganlık eğitiminin etkilerini incelemişlerdir.18-40 yaşları arasında 9 kadın 5 erkek olmak üzere 14 denek üzerinde çalışılmıştır. Deneysel araştırmada ön-test, son-test kontrol grup modelinden yararlanılmıştır. (9) Atılganlık eğitimi gören ve görmeyen denekler karşılaştırıldığında sosyal etkileşim becerileri, benlik ve benlik saygısı düzeyi ile kendilerini yetersiz olarak kabul eden atılganlık eğitimi verilen bireylerin sayıca arttığı denencelerin analizinden anlaşılmıştır. Çalışmada fiziksel özürlü üniversite öğrencilerinin yeteneksizliğinin kabulünün gelişiminde atılganlık eğitiminin etkili olabileceğini ortaya koymuştur.(9)
Akkök (1996), ilköğretim öğrencilerinin ev ortamından çıkıp, okul ortamına girdiklerinde onlardan yeni davranış biçimleri geliştirmeleri beklenildiğini belirterek, bunun sonunda çocukların; kendilerine güvenleri olan, kendilerini düzgün ve güzel ifade edebilen ve kişiler arası ilişkilerde başarılı bireyler olarak gelişmelerinin, sağlanabileceğini açıklamıştır. İlköğretim öğrencilerine kazandırılacak beceriler aşağıdaki gibi gruplanmıştır. İlk kazandırılacak beceriler; dinleme, konuşmayı başlatma, konuşmayı sürdürme, soru sorma, teşekkür etme, kendini tanıtma, başkalarını tanıtma, iltifat etme, yardım isteme, bir gruba katılma, yönerge verme, yönergelere uyma, özür dileme ve ikna etmedir. Grupla bir iş yürütme becerileri arasında başkalarının görüşlerini anlamaya çalışma; duygulara yönelik beceriler grubunda ise kendi duygularını anlama, duygularını ifade etme, başkalarının duygularını anlama, karşı tarafın kızgınlığı ile başa çıkma, sevgiyi-iyi duyguları-ifade etme, korku ile başa çıkma ve kendini ödüllendirme iletişim yeterlikleri arasında sayılabilir. Saldırgan davranışlar ile başa çıkmaya yönelik beceriler; arasında ise izin isteme, paylaşma, başkalarına yardım etme, uzlaşma, kızgınlığı kontrol etme, hakkını koruma ve savunma, alay etmeyle başa çıkma, kavgadan uzak durma, yer almıştır.Stres durumlarıyla başa çıkmayla ilgili beceriler arasında ise; başarısız olunan bir durumla başa çıkma, grup baskısıyla başa çıkma, utanılan bir durumla başa çıkma, yalnız bırakılma ile başa çıkma sayılabilir.(10)
Baltaş ve Baltaş(1997), daha iyi insan ilişkileri ve daha iyi iletişim kurabilmek için bedenin iyi kullanılmasının yanında, bireyin“duygusal olgunluğa” ulaşmasının gereğini açıklamaktadırlar. Duygusal olgunluk, bireyin kendi duygularını anlaması ve yaşam düzeyini yükseltebilecek yönde düzenlemesi, başkalarının duyguları için empati göstermesi biçiminde tanımlanmıştır. Coleman; duygusal olgunluk kavramı yerine, kendinin farkında olma (self awareness) ve ertelenmiş haz (delayed gratification) kavramlarını kullanmıştır. Bu iki kavramın oluşturduğu beceriye bireyin sahip oluş derecesine göre, hayattaki başarısının artacağı belirtilerek; bu özelliğe “duygusal akıl” adı verilmiştir. Daha sonra bu kavram “duygusal zekâ” olarak ifade edilmiştir. Bu kavram bireyin kendi duygularının farkında olması biçiminde tanımlanmıştır(11)
İnsan ilişkilerinde iletişimi iyileştirmenin adımları
“Kendinizle Başlayın”
Birçok insan sempati ve empati arasındaki farkı karıştırır. Sempati, başka bir insan için bir şeyler hissetmektir. Empati ise bir başkasını yargılamadan onun perspektifinden, onun açısından olaya bakabilmektir. Sempati yaptığın durumlar senden kaynaklanır; “Bunu duyduğum için üzüldüm.” ya da “ İçtenlikle özür dilerim.” gibi. Alternatif olarak empati oluşturduğun durumlar başka bir insana aittir, örneğin; “Çok gurur duymalısın!” Eğer sen de ilişkilerini yoluna koymak istiyorsan, empati yapmayı denemelisin.
“Robotik cevaplardan kaçının”
Robotik soru-cevap sıralamasını izlemekten ziyade (“Nasılsın?”, “İyiyim, sen nasılsın?” gibi) gerçekten nasıl hissettiğinizi söylemeyi denemelisiniz. Burada kendini açma önemli yer tutmaktadır. örneğin, bugün kendimi düne göre daha yorgun ve kırgın hissediyorum çünkü… gibi cümleler iletişimi güçlendirir.
“Konuşmayın, sorun”
İnsanlar en çok hangi konu hakkında konuşmaktan hoşlanırlar? Tabii ki, kendileri hakkında. Bu şekilde kurduğunuz iletişim zamanla karşı tarafın sizden uzaklaşmasına ve samimi bulmamasına neden olur. Karşınızdakini etkili bir şekilde dinleyerek konuya uygun sorular yöneltmek iletişimi ve ilişkiyi güçlendiren en önemli tekniklerden biridir. Fakat karşınızdakini dinliyor gibi yapıp göz teması kurmadan, konuyla alakasız içeriklerle geri dönüt verirseniz bu durum iletişiminizin zamanla bozulmasına neden olur.
“Sessiz olun ve sadece dinleyin”
Günümüzde çoğu insan dinlemeyi ne yazık ki bilmiyor ya da uygulayamıyor. karşımızdaki kişi konuşurken siz başka yerlere odaklanıyorsanız karşınızdaki kişinin bunu hissetmemesi pek olanak değildir. Bu nedenle laf kesmeden ilgi ile dinlemeyi bir şart haline getirmek gerekmektedir.
“Tonlamanızı farkına varın”
Bazen ne söylediğimiz değil de nasıl söylediğimiz önemlidir cümlesini çok sık duymuşsunuzdur. Bu aşamada ses tonumuza dikkat etmemiz ve bununla birlikte iletişimde mimiklerimize de dikkat etmemiz önemlidir.
“Göz teması”
Belki de iletişimde ve insan ilişkilerinde en önemli olan faktör göz teması kurmaktır diyebiliriz. Karşımızdaki kişiyi dinlerken sık sık gözlerimizi kaçırıyorsak veya başka şeylerle ilgileniyorsak bu onu dinlemediğimizin göstergesidir. Böyle bir durumda ilişki zedelenmiş olur.
KAYNAKÇA
(1) -YARALIOĞLU (2016). İnsan ilişkileri, Yankı Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri, 25-57
https://file.atuder.org.tr/_atuder.org/fileUpload/EShehYN4951k.pdf
(2)-S.ÖZOĞLU ( 2017) . İnsan ilişkileri ve öğrenci, Eğitim ve Bilim web sitesi, 11
https://docplayer.biz.tr/24065146-Insan-iliskileri-ve-ogrenci.html
(3)-B.ÇETİNOĞLU ( 2009). Kendini açma nedir, Kendini Açma Pegem yayıncılık, Ankara, 12
(4)-A.KAYA ( 2010). İnsan ilişkileri ve iletişimde empati, İnsan İlişkileri ve İletişim Pegem yayıncılık, Ankara,116-117
(5)-M.ÇAĞRICI ( 2016) . Dostluk kavramının anlamı, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 1
https://islamansiklopedisi.org.tr/dostluk
(6)-Çeviri için Hans Kelsen “What is Justice?” What is Justice? Justice, Law, and Politics
in the Mirror of Science Collected Essays (University of California Press: Berkeley and
Los Angeles) (1960), s. 1-24’den de yararlanılmıştır.
http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2013-107-1301
(7)- İlkay Kasatura, okul Başarısından Hayat Başarısına, (2.Basım), İstanbul Altın Kitaplar Yayınevi, 1991, s.184-188.
http://dhgm.meb.gov.tr/yayimlar/dergiler/milli_egitim_dergisi/medergi/16.htm
(8)-Oya Tuncer, “Çocuk Ailesi ve Çevresi”, Çocuk ve Eğitim, Ankara Türk Eğitim Derneği Yayını 3, 1979, s.13-14.
http://dhgm.meb.gov.tr/yayimlar/dergiler/milli_egitim_dergisi/medergi/16.htm
(9)-B. Morgan,P.Leung, “Effects of AssertionTraining on Acceptance of Disibility by Physically Disabled University”, Journal of Counseling Psychology, (Arizona: Vol.27, No 2, 1980), s.209-211.
http://dhgm.meb.gov.tr/yayimlar/dergiler/milli_egitim_dergisi/medergi/16.htm
(10)- Füsun Akkök, İlköğretimde Sosyal Becerilerin Geliştirilmesi (Anne-Baba El Kitabı), Ankara:M.E.B.Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, 1996, s.2-3.
http://dhgm.meb.gov.tr/yayimlar/dergiler/milli_egitim_dergisi/medergi/16.htm
(11)-Zühal Baltaş,Acar Baltaş, İletişim Becerinizin Anahtarı Sessiz Diliniz, Beden Dili, Onbeşinci Baskı,İstanbul Remzi Kitapevi, 1997, s.158-160.
http://dhgm.meb.gov.tr/yayimlar/dergiler/milli_egitim_dergisi/medergi/16.htm