1. Anasayfa
  2. Değerlendirmeler

Lütfen! Tuzu Kokutmayalım!

Mesleki Eğitim Merkezi müdürü iken görev yaptığım kurumdan sınavla ustalık belgesi almış ve fiilen fırıncılık yapan bir vatandaşımız gelip başından geçen şu olayı anlatmıştı. Yurtdışına göçmen işçi olarak başvurduğu ülkenin konsolosluğuna çağrıldığı mülakatta; mesleğinden ve iş yaşamından bahsetmesi isteniyor.

Lütfen! Tuzu Kokutmayalım!
0

Mesleki Eğitim Merkezi müdürü iken görev yaptığım kurumdan sınavla ustalık belgesi almış ve fiilen fırıncılık yapan bir vatandaşımız gelip başından geçen şu olayı anlatmıştı. Yurtdışına göçmen işçi olarak başvurduğu ülkenin konsolosluğuna çağrıldığı mülakatta; mesleğinden ve iş yaşamından bahsetmesi isteniyor. Tuz.

Karadenizli bu ustamız memleketinde mesleği hangi işyerinde, kimden öğrendiğini ve yıllarca nasıl çalıştığını yani her şeyi olduğu gibi anlatıyor. Ancak mülakat yapan uzman kişi, yanlış beyanla bir başka ilden evrak düzenleyip sınava girerek yani devlete/resmi makamlara yanlış bilgi vererek belge aldığından şüpheleniyor. Halen çalıştığı ve iyi bildiği mesleğini belgelendirme işleminin usullere uygun olmadığını tespit ederek müracaatını ret ettiği ve tüm ülkelerin ortak havuzuna “bu kişinin menfaati için resmi makamlara yanlış bilgi verdiği ve güvenilmez kişi olduğu” yönünde olumsuz bilgi girişi yapmış. Ayrıca bununla da yetinmeyip Bakanlığa belgesinin iptali için başvuracaklarını söylemiş. Bu durumu bana üzüntüyle yıllar önce anlatmıştı.

Birkaç ay önce de bir yakınım beni telefonla arayarak, baba mesleğini icra ettiğini ancak elinde mesleğini bildiğine ve yapabileceğine dair hiçbir belge olmadığını, bu sebeple yanına çırak ya da stajyer öğrenci de kabul edemediğini, belge sahibi olmak için Mesleki Eğitim Merkezine başvurduğunu ancak mevzuata göre mesleği öğrendiği ustasının ustalık belgesi sahibi, ruhsatlı-vergi kayıtlı işyeri ve ilgili odaya kaydı gerektiğini tüm bu evrakları hazırladıktan sonra ise önce kalfalık sınavlarına sonra da süresi yeterse/yetmezse eğitime devam ederek ustalık sınavlarına girmesi gerektiğini öğrenmiş.

Beni arayan yakınımın bir tanıdığı kendisinin bu kadar uğraşmadan ve beklemeden belgelerin tümünü aynı anda almasının mümkün olduğunu bunun için adı “eğitim-danışmanlık-belgelendirme vb.” isimlerle kurulmuş firmalara ait internette ve sosyal medyada birçok site ve hesaplardan birini aramasının yeterli olduğunu e-devlette görünecek üniversite onaylı belgeyi göndereceklerini söylemiş. Ayrıca bu şirketler/hesaplar devlet hibe ve teşvikleri konusunda da kendilerine arayan işletmelere yardımcı oluyorlarmış.

Bu şirketlerden tavsiye edilen birinin telefonunu arayıp durumunu anlatmış. Telefonda konuştuğu kişi, inandırıcı olmak için cep telefonundan watpsapla daha önce bu şekilde belge verdikleri bir vatandaşa ait gerçek belgelerin pdf görüntüsünü göndermiş. Kişinin TC kimlik no, adı soyadı ve mesleği gibi tüm bilgilerin kapatılmadan açıkta bulunduğu e-imzalı ve barkodlu gerçek üç adet belgeyi (Kalfalık Eğitimi, Ustalık Eğitimi ve Usta Öğretici), MEB Önceki Öğrenmelerin Tanınması, , Denklik, Ölçme ve Değerlendirilmesi İşlemleri ile İlgili Usul ve Esaslara İlişkin Yönerge görüntüsü de 5.Maddesi 2. Fıkrası fosforlu kalemle taranmış şekilde paylaşmış.

Belge bir vakıf/özel üniversitenin “Sürekli Eğitim Merkezi/Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi” başlıklı belge, altında da bu birimlerin yöneticilerinin yani idari görevi olan akademisyenleri e-imzası yer alıyor. Belgelerin üstünde “Kurs Bitirme Belgesi” yazıyor. Tüm bu belgeleri yani üç belgeyi sadece 2.500 TL karşılığında verdiklerini de eklemiş.

Kendisi de beni arayarak uzmanlık alanım olan bu konuda fikrimi almak istemiş. Bu belgelerin görüntülerini bana da yolladı halen saklıyorum. Kendisine gerekli açıklamalarda bulundum. Kurs Bitirme Belgelerini kursların başlama-bitiş ve düzenlenme tarihleriyle dikkatlice inceledim Ayrıca belgelerin “beceri geliştirme seviyesinde” olduğu yazılmış. Kolayca fark edileceği üzere daha eğitimlerin biri bitmeden diğeri başlatılmış hepsi bitmeden sertifikalar düzenlenmiştir. Siz bugün başvuruyorsunuz normal şartlarda eğitim verilmiyor olsa da eğitim süresi kadar bekleyip birkaç ay sonra belge almanız gerekirken galiba sizi geçmişe dönük kayıt olmuş gibi gösterip belgeyi on gün içinde veriyorlar. Neresinden tutsanız elinizde kalıyor.

Geçen ay da bir esnaf grubuna ait meslek odası başkanımız telefonla arayarak benzer konudan bahsetti. Kendi meslek alanında 756 saatlik eğitim süresi olan yine kişinin adı ve soyadı, TC kimlik no, doğum tarihi yazan kişinin eğitimi başarı ile tamamlayarak bu sertifikayı almaya hak kazandığı yazan belgenin hiç eğitim verilmeden ve sınav yapılmadan verildiğini söyledi. Belgeyi bana da gönderdi. Bu belge de e-imzalı ve sertifika numaralı gerçek bir belgeye benziyor.

Ayrıca bu belgeye aracılık edenler üyelerini telefonla arayarak bu gibi belgelere ihtiyaçları varsa yardımcı olabileceklerini söylemişler. Doğruluğunu Oda sekreterine aratarak teyit etmişler. Bunun üzerine oda başkanı bu durumun yasal boyutlarını konuşmak için ziyaretime gelerek durumu detaylı olarak değerlendirmek istemiş. Kendilerine belgeyi düzenleyen Üniversiteye resmi bir yazı yazarak bilgi istemelerinin, gelen cevaba göre daha sonra da Milli Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurumu Başkanlığı ve Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunarak şikâyetçi olabileceklerini söyledim.

Tüm bu konuşmaları yaparken tabii ki benim cep telefonum yani Google hazretleri başta olmak üzere yüklü olan programlar beni yapay zekâlarıyla dinliyorlarmış ki artık sosyal medya platformlarından önüme sürekli sınav, belgelendirme ve meslek diploması içerikli firma ve hesapların reklamları çıkmaya başladı. Dayanamayıp birini tıkladım ve istenen kişisel bilgileri doldurdum. İki saat geçmeden bir görevli cep telefonumdan arayarak kendini tanıttı. İstanbul’da faaliyet gösteren “…. Akademi eğitim psikoteknik danışmanlık” şirketi olduklarını bana hangi belgelere ihtiyacım olduğunu sordu. Ben de lise mezunu olduğumu, inşaatlarda yıllardır elektrikçilik yaptığımı ancak hiçbir belgem olmadığını söyledim. Bana en geç onbeş gün içinde istemiş olduğum kalfalık, ustalık ve ustaöğretici belgelerine sahip olabileceğimi söyledi. Bunun için ne yapmam gerekiyor; eğitimi nerede alacağım, uygulamayı nerede göreceğim ve sınava nerede gireceğim diye sordum. Kendilerine ait bir web sitesinin kullanıcı ve şifresini vereceklerini zorunlu değil istersem buraya girerek eğitim içeriklerine ulaşabileceğimi, uzaktan bile olsa teorik ya da uygulamalı ders yapılmayacağını sınava girmem de gerekmediğini zaten mesleğimi bildiklerini söyledi. Yapmam gereken tek şey gönderilen iban hesabına 1.500 TL yatırmak ve kimlik görüntüsünü göndermemin yeterli olacağını anlattı. Hatta daha ileri giderek yetkili akredite kuruluşlardan MYK onaylı belge alacak olursam meslekte çalıştığımı belgelendirmezsen dört yıl sonra geçersiz olacağını tekrar sınava girmem gerektiğini ama kendi belgelerinin ise ömür boyu geçerli olduğunu da söyledi. Birkaç dakika sonra da watsap üzerinden gerçek bir kişiye ait ancak TC ve Doğum tarihi, sertifika no kapatılmış kalfalık ve ustalık eğitimi adıyla iki adet eğitim belgesi, firmaya ait kaşe bilgileri, yönerge 5/2 maddesi, yurtdışı geçerli ve kullanılabileceğini gösteren apostil örneği görüntüleri gönderildi. Kendilerini biraz düşündükten sonra arayacağımı söyleyerek telefonu kapattım. Ben aramayınca kendileri birkaç kez aradılar bu sefer ben telefonu açmadım.

Denemesi bedava bu işin ne kadar kolay olduğunu siz de benim gibi rastgele bir firmayı arayarak ya da internet sosyal medyadan yazarak başvurabilir belge ihtiyacınızı beyan edebilir şartları öğrenebilirsiniz. Fiyatlar düşmüş demek ki bu konuda da rekabet var!

Bu belgeleri verenler denklik yönergesinin 5/2 maddesine göre bu işlemleri yaptıklarını beyan etmişler. Bu maddeye göre verildiği iddia edilen belgelerin sadece önceki öğrenmelerin denklik yoluyla değerlendirilmesinde geçerli olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Yani bu belgeler tek başına işyeri açmak için gerekli ustalık belgesi yerine geçmemektedir. Bu sebeple işyeri açmaya izin veren merciler (belediyeler/odalar vd.) buna dikkat etmelidirler. Burada laf ebeliği yaparak Ali-Cengiz oyunu oynanıyor. Özetle bu belgeler ustalık belgesi yerine geçen ve ustalık belgesine denk belge değildir.

Emek verilmeden, hak edilmeden ve usulsüz belge düzenleme yolunu/kötülüğünü kim icat edip ilk kim başlattı bilmiyorum. Acaba pandemi sebebiyle uzaktan eğitim adıyla başlayıp mı yayıldı ve istismar edildi yoksa pandemi öncesi de bu işler yapılıyor muydu bilmiyorum. Ancak inancımıza göre başlatanların suçu/günahı çok daha fazladır. Dağ başında yardım isteyenlere inanıp yardım sırasında soyulan ve her şeyi alınan kişinin her şeyimi aldınız biliyorum ancak sakın ha bunu başkalarına söylemeyin anlatmayın diye ısrarla yalvarması sonucu haramilerin başı dönüp gelmiş merak etmiş. Be adam sen neden böyle diyorsun. Cevap; eğer insanlar bu yaptıklarınızı duyarsa gerçek ihtiyaç sahiplerine inanmaz ve kimse kimseye yardım etmez. Dünyada iyilik ve yardımseverlik yok olur ve dünya yaşanmaz hale gelir demiş.

İnternette her ortamda “üniversite onaylı ve uluslar arası geçerli belgeler, tüm meslek gruplarına kalfalık-ustalık-usta öğreticilik belgeleri” başlığı ve reklamıyla “pastacılıktan, kasaplığa, aşçılıktan marangoz-elektrikçi-inşaatçılık-tesisatçılık-demircilik-kaynakçılık-duvarcılık-boyacılık, kuyumculuk, terzilik, kuaförlük, berberlik mesleği için hazırlanmış görselleri yayınlayarak, e-devlet resmi logosunu/Türkiye.gov.tr yazısını kullanarak sertifika programlarını tanıtan benim ulaştığım gibi kolay yoldan para karşılığı belge veren bu şirketlerin ve üniversitelerin korkusuz ve pervasızlığına inanamıyorum. İşlerini doğru, dürüst ve kanunlara uygun yapan dürüst kişi ve firmaları tenzih ediyorum.

Hiç zahmet etmeden, eğitim almadan, sınava girmeden, üniversitenin/akademinin/dershanenin kapısından girmeden belge alanlara/almak isteyenlere ne demek lazım. Siz bu belgeleri nasıl aldığınızı anne-baba, kardeş, eş ve çocuklarınıza, dost ve iş arkadaşlarınıza nasıl izah edebileceksiniz. Yoksa hem belgeyi veren hem de alan biz koyun sürü psikolojiyle hareket ettik başkaları yapıyordu biz de yaptık diye mi kendinizi savunacaksınız.

Bu ülkede en güvenilir kişi ve kurumların başında gelen üniversiteler ve akademisyenlerin bu işe bulaşmalarını da anlamıyorum. Bindikleri dalı kestiklerinin farkında değiller. Bir süre sonra bu belgelerin patates baskı/sahte oldukları/usulsüz verdiğinizi insanlar öğrenip herkesin elinde dolaşan bu belgelerin bir işe yaramadığı ortaya çıkınca bu sefer neyinizi satacaksınız. Başta üniversite yetkilileri buna dur demelidir. Sonunda zararı kendileri görecekler.

Bir hadisi şerifte; “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki bu imanın en zayıf derecesidir.” Denilmektedir. Ben görevimi yaptığımı düşünüyorum. Bu yazıyla ilgili tüm resmi makamları haberdar etmiş oluyorum. Ayrıca birebir tanıdığım yetkililerine de doğrudan göndereceğim. Bu yazının yayınından itibaren de okuyanlar ve duyanların da sorumluluğu başlamış olacak.

Sahte belge almaya çalışanlara sesleniyorum. Elimizde çarşaf gibi şatafatlı diplomalar olsa ne yazar. Orada yazan mesleğin eğitimini almamış ve becerilerini kazanmamışsak bir anlamı ve değeri yoktur. Yakın zamanda sahte diplomayla doktorluk yapan bir iki kişi nasıl ortaya çıktı. Demek ki “yalancının mumu yatsıya kadar yanar” atasözümüz doğruymuş.

Öğrenciliğim döneminden itibaren yanlışlıkların düzeltilmesi için mücadele ettim. Sadece kendimi ilgilendiren değil toplumun hakkı için hep doğruyu savundum. İnsanlık bir anlamda sorumluluk demektir. Benim de elimde değil bu tür olayları dertleniyorum. CİMER’e yazmayı düşündüm ancak bu kanalla sadece ilgili kurumlara ulaşılarak bilgi toplanıp başvurana geri dönülüyor. Öte yandan ben bir iki sivrisineği değil bataklığı kurutalım diyorum. Bir iki vakıf üniversitesini veya firmayı şikâyetle bu konu çözülmeyecektir. Ama benim gibi birileri de “kral çıplak” diye bağırmalı ki bu dünya daha yaşanılabilir olsun.

Ülkemizde kalfalık/ustalık/usta öğretici belgeleri Mesleki Eğitim Merkezlerinden kişilerin çalışma, yaş, öğrenim ve mesleğine göre farklı şartlarda başvuruyla doğrudan-sınavla veya eğitimle alınabilmektedir. Halk Eğitimi Merkezleri de talep edilen her konuda eğitim/kurs açarak belgelendirme yapmaktadır. Ayrıca 2006 yılında kurulan Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından ülkemiz için gerekli mesleklerde geliştirilen Ulusal Mesleki Yeterlilikler, Ulusal Meslek Standartları doğrultusunda Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) tarafından akredite edilen eğitim ve belgelendirme kuruluşları tarafından da ihtiyaç duyulan alanlarda mesleki eğitim, sınav ve belgelendirme yapılmaktadır.

Üniversitelerin özerk olması kurs/eğitim/seminer açma ve belgelendirme konusunda kimseden izin almıyor olması istedikleri gibi rahat hareket edebilecekleri, eğitim vermeden sınav yapmadan sertifika verebilecekleri anlamına gelmiyor. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Özel Öğretim Kurumu olarak hizmet veren muhtelif mesleklerde eğitim veren kursların sınavlarını da ilçeler bazında merkezi olarak yapılırken bu şekilde para karşılığı belge dağıtılması diğer tüm kurumların çabalarını boşa çıkartmaktadır. Ülkemizde kurulmaya çalışılan sistemi kökünden yıkmaktadır. Resmi kurumlarda kurs açma işlemlerinin onca sıralı onaya ve denetime rağmen pandemi döneminde bir HEM düzenlediği 15 kursa ait 912 belgenin tamamlaman soruşturma sonucu iptali yapılmıştır. Yani Üniversiteler tarafından özellikle firmalarla imzalanmış işbirliği protokolleri kapsamında bu zamana kadar verilmiş belgelerin de incelemeye alınması vicdanların rahatlaması adına gereklidir.

“Tuz koktu” deyimi; bir konuda denetim mekanizmasının iş yapmayıp yozlaştığını anlatır. Olumsuzluğu önlemesi gereken kurum/kuruluşların da o olumsuzluğa karıştığını belirtir. Toplum düzenini bozan kanunlara aykırı davranışlar karşısında çaresizlik ifade eden “et kokarsa tuz basılır, tuz kokarsa çare ne?” şeklinde de kullanılan bu deyimin bu konu için geçerli olmamasını umuyorum.

Facebook Yorumları

Erol DEMİR 1967 yılında Gölcük’te doğdu. Piyale Paşa İlkokulu, Gölcük İmam Hatip Ortaokulu, Gölcük Endüstri Meslek Lisesi, Anadolu Üniversitesi Bilecik Meslek Yüksekokulu Elektronik programını ve Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde İşletme Yöneticiliği alanında yüksek lisansı “Eğitim Yöneticilerinin Sorunları ve Çözüm Önerileri” konusunda tezini tamamlamıştır. Halen İstanbul Ticaret Üniversitesinde işletme alanında doktora öğrencisidir. 1990 yılında Türkkablo fabrikasında kalite kontrol teknisyeni olarak çalıştı. Öğretmenlik hayatına 1991 yılında Hakkari’de başladı. 1994 yılında Gölcük Mesleki Eğitim Merkezi’ne elektronik öğretmeni olarak atandı. 1995 yılında müdür yardımcısı oldu. 2000 şubat ayında Gölcük Mesleki Eğitim Merkezi Müdürü oldu. 2003 yılında Gölcük İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde Şube Müdürü olarak çalışmaya başladı. Aralık–2007 ile Haziran-2016 arası İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğünde Şube müdürü olarak çalıştı. Temmuz – 2016 Bakırköy İlçe MEM, Temmuz-2022 İstanbul İl MEM, Ekim-2023 Küçükçekmece İlçe MEM Şube Müdürü olarak görevine devam etmektedir. Evli ve 3 çocuk sahibidir.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir
Deha mı? Vefa mı?

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.