Deprem felaketinden sonra ülke genelinde yardım seferliği başladı. Bu zor zamanlarda herkes gibi çaresizlik hissini bir süre yaşadıktan sonra bende “neler yapabilirim?” sorusuna odaklandım. Canla başla tüm Türkiye bir olduk. Ve bunu görmek buruk bir sevinç duygusu yaşattı. Büyükten küçüğe her yaştan insanın çabaladığını, hiç olmadığı kadar empati kurduğunu gördüm.
Herkes uzmanı olduğu konulara odaklanarak yardım etmeye çalışırken, çocuklarımızı da bu yardımlara ortak etmenin, onlara görev vermenin çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Bizler çocuklarımıza en önemli değerleri öğretmeye çalışıyoruz. “Çocuklar söyleneni değil, yapılanı örnek alır.” bilgisiyle hareketimizi değerlendirmemiz gerektiğini biliyorum. Bunların başında da “faydalı olmak” değeri gelmelidir.
Hemen sonra aklıma küçükken yaşadığım anılarım geldi. Babamın işinden dolayı, kaç şehir kaç okul değiştirdim sayısını bile hatırlamıyorum. Okulun bir yılını 2 ayrı şehirde okuduğumu bilirim. O kadar güzeldi ki.. Ve her gittiğim şehirde arkadaşlar biriktirir, ayrılırken de adreslerimizi yazardık. Mektuplaşacağımıza, birbirimizi unutmayacağımıza dair sözler verirdik. Bu nedenle ayrılmak o kadar sarsmaz, mektuplaşmanın heyecanı sarardı.
O kadar şehir değiştirirken mektuplarım kayboldu, adreslerim gitti. Ama hatıraları, benle kaldı. Çok kıymetli zamanlardı. Çocukluğumu şekillendiren, kendimi ifade etmeyi ilk kez öğrendiğim şey; mektuplarımdı.
Bende sınıfımdaki öğrencilerimle bu hatırayı, eski ama kıymetli alışkanlığı kazandırmak için mektup kardeşliğimizi başlatmak istedim. İletişimin ışık hızı olduğu bu dönemde, heyecanla beklemek, sabretmek, nedensiz, sorgusuz hayatı paylaşmak çocuklarımıza çok iyi gelecektir.
Depremden etkilenen çocukların ihtiyaçlarını temin ederken, Ayrıca öğrencilerimle beraber mektup yazıp, orda felaketi yaşamış çocuklarla duygusal bağ kurmalarını sağlayacaktım. Hem de öğrencilerime eski güzel bir alışkanlık kazandırmış olacaktım.
Ayrıca günümüzde okullarda, etrafta gördüğüm öğrencilerde en büyük sorun akran zorbalığı, saygı ve empati eksikliğidir. En temel değerleri bırakıp analitik düşünen, hesap makineleri mezun ediyoruz. Hep erteliyoruz. Halbuki önce bu temel değerleri kazandırmalıyız. Bu o kadar önemli ki çocuklarımıza “Nasıl olunur? ” u öğretmiş olacağız.
Bu fikirler aklımda dolaşırken öğrencilerime haydi mektup yazalım dediğimde; birçok öğrencim ne yazacağını, nasıl yapacağını veya nerden başlayacağını bilemedi. Doğal olarak onlara yol göstermek için; “Mektuplarımızla bir iyilik merdiveni oluşturup, unutamayacağımız anlarımız olacak.” dedim. Bu fikir ile heyecanlanmaya hemen plan yapmaya başladılar. Fikirler uçuşmaya başladı. Önce özenle mektuplarını yazdılar. Ardından büyük bir hevesle mektuplarını, zarflarını süslendiler. Akabinde mektuplarımızla birlikte yardım kolilerini gönderdik. Ve mektup kardeşliğimiz başlamış oldu.
Yaşamda herkesin mutlaka yapabileceği bir şeyler var. Bunu bulmak da birilerine fayda sağlamakta kolay, yeter ki iste…
Eminim çok güzel arkadaşlıklar hatta kardeşlikler kurulacaktır. Bu da kartopu etkisi ile çoğalacaktır. Sizleri de mektup kardeşliğimize davet ediyorum.
Ve kalbim deprem bölgesindeki insanlarla atıyor. Acılarını az da olsa paylaşmak istiyorum, paylaştıkça zamanla azalır diye umut ediyorum.
Müge BEHRAM