Bir maden işçisinin baretindeki feneri düşünün, fenerin ışığı işçi kafasını hangi yöne çevirirse orayı aydınlatır. Odağın çalışma prensibi tıpkı baretin üzerindeki fener gibidir. Dikkatimizi nereye veya neye verirsek o şey bizim deneyimimizin bir parçası haline gelir.
Artık bilimin de ispat ettiği üzere çekim yasası dediğimiz bir sistem var, herşeyin bir enerjisi bir frekansı mevcut ve benzer frekanslar birbirlerini çekerler. Bu noktada genelde karıştırılan kısım iyi-kötü veya doğru-yanış kavramları ile kendisini gösteriyor. Çoğumuzun sandığı gibi çekim yasasının işi bizim için neyin iyi veya kötü olduğunu değerlendirmek değil. Sistem bizim enerjimizi ve odağımızı okur ve bu şekilde çalışır. Bu nedenle neye odaklandığımız ve enerjimizin nerede olduğu direkt olarak geleceğimizi etkiler.
Atalarımız boşuna korktuğun şey başına gelir dememiş. Bence günümüzde bu sözü odaklandığım şey başıma geldi şeklinde değiştirebiliriz.
Bu bilgilerden yoksun olduğumuz geçmişimizde farkında olmadan istemediğimiz pek çok şeye odaklandık. İşimizden şikayet ettik, borçlarımızdan gem vurduk, ilişkimizden yakındık, hastalıktan bahsettik; ve evet; çekim yasası gereği hepsi de hayatımızın değişmez bir parçası oldular.
Peki artık irademizle ve bilinçli bir şekilde istediğimiz şeylere odaklansak, güzel bir ilişkiye, yeni bir işe, harika bir maddi duruma, sağlıklı bir bedene…
Bu başlangıçta çok kolay olmayacak belki, çünkü hepimizin egosu var, içimizdeki ses hep aksini söyleyecek. Bu noktada iradeli ve istikrarlı olarak odağımızı güzel şeylerde tutabilir ve frekansımızı yükseltebilirsek, göreceksiniz bir müddet sonra bambaşka bir deneyim gözlerinizin önünde belirecek. Çünkü; odağın nerede ise eline geçecek o olur.
sevgiler
Mete MARAŞ
metemaras06@gmail.com
facebook.com/metemarascoaching
