Öğrenme; bireyin ilerlemesini hedef alan, bilişsel ve üstbilişsel birçok beceriyi kapsayan aynı zamanda duyuşsal ve pek tabii birçok alt basamağı olan bir süreçse biz neden bir tanesini seçmek zorundayız?
Hepimiz sosyal ağlarda sıklıkla vakit geçiriyoruz. Oradaki görseller, görsellerin altındaki cümleler, eleştirel bir okuryazarsanız paylaşımların altındaki yorumlar birçoğumuz tarafından okunuyor. Ben de sosyal medyayı aktif verimli kullanan, en azından öyle olduğuna inanan grupta olduğumu düşünüyorum.
Bu aralar sıklıkla, öğrencilerinize önce bunu öğretin sonra bunu öğretin gibi kendi sıralamalarını yapan -uzman- kişilerin cümlelerine, paylaşımlarına denk geliyorum. Algıda seçicilik midir? Belki de evet. Ama çocuklar üzerinden ilerleyen her paylaşım benim için önde geliyor ve dikkatle okumayı tercih ediyorum.
Geçenlerde denk geldiğim yazının genel çerçevesini ifade etmek isterim. “Değerlerimizi öne alacağız derken öğrencilerin akademik başarılarını kaçırıyoruz.” Ki -sevgili- yazar burada yabancı ülkelerin ulusal sınavlardaki başarılarına da atıfta bulunarak kendince niceliksel bir veri kaynağı da sunmuş, söylediklerini ispat niteliğinde. Doğrusu eleştirel olmayan bir okur için çok inandırıcı…
İlk okuduğum anda bana da acaba mı dedirtti. Gerçekten acaba değerler veya niceliksel veriler arasında bir tezatlık var mıdır? Okuduğum birçok çalışmaya ve çok kıymetli hocalarımdan aldığım derslere dayanarak gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, hayır…
Öğrenme; bireyin ilerlemesini hedef alan, bilişsel ve üstbilişsel birçok beceriyi kapsayan aynı zamanda duyuşsal ve pek tabii birçok alt basamağı olan bir süreçse biz neden bir tanesini seçmek zorundayız? Neden birilerinin bizim adımıza seçtiği önce değer eğitimi, sonra akademik başarı veya önce akademik başarı sonrasında değer eğitimi demesine imkan tanıyoruz? Dönen bu saçma çarka itirazım var. Hem eğitimci olarak, hem de bir uzman olarak itirazım var.
Dinlemeyin, size nasıl öğreteceğinizi ve ne kadar öğreteceğinizi söyleyen bu tek yönlü fikirleri. Büyüyüp, yaş olgunluğuyla, okul olgunluğuyla gelen her çocuk kendi ilerleme düzeyi içerisinde her bilgiyi, bizim sunduğumuz her alanda kolaylıkla alabilir. Yeter ki biz doğru yöntem ve teknikleri kullanabilelim ve tabii çocuklarımızın kalplerinde yer edinebilelim. Pek tabii bir Fen Bilimleri dersini bir değerimiz çerçevesinde işleyip öğrencilerinize hem değerlerimizi hem de öğrenme kazanımlarını verebilirsiniz.
Her bir branşın kazanımları içerisinde hem dini hem de milli değerlerimiz barınıyor. Bırakalım da çocuklarımız hepsini aynı anda öğrensin. Öğrenmek bir okyanusta yüzmek gibidir. Yepyeni balıklar yepyeni canlılar keşfederek ilerlersiniz. Neden biz balıklara bakarken su altı bitkilerine gözlerimizi kapayalım? Gemilerin suyun kaldırma kuvvetinden nasıl faydalanılarak tasarlandığını öğrenirken, evrenin düzeninin güzelliği karşında şükretmeyelim? Ve hatta bizim de üç kenarı denizlerle çevrili bir ülke olduğumuzdan bahsedip jeopolitik konumun getirdiklerinden bir beyin fırtınası yapmayalım. Ayrıştırmayalım rica edeceğim.
Bir yerlerde okuduğumuz yazılara inanırken, bunları paylaşırken dikkat edelim. At gözlüklerimizi en çok çocuklarımız için çıkaralım. Felaket senaryoları yazan, hiçbir şeyin yolunda gitmediği, eğitim sistemimizin ilerlemediği, öğrencilerin ulusal sınavlarda çok başarısız olduğu vb. birçok olumsuz senaryoya bizi inandırmaya çalışan bu basit zihniyetteki kişilerin sayılarını biz azaltalım, bunu birlikte yapalım. Evet rayında gitmeyen şeyler olur, her alanda olur. Eğitimde de öyle olduğu kanaatindeyim. Ama bizim harika evlatlarımız var, nerede olursa olsun eğitim aşkıyla yollara düşen, gayesi devlete hayırlı vatandaşlar yetiştirmek olan çok öğretmenimiz var.
“Bütün ümidim gençliktedir.” diyen bir başöğretmenimiz var.
Biz inanırsak hepsi olur ve daha da ötesi bir yerlerde öğrenmeyi tek düzeleştiren, sadece akademik başarıya veya sadece değer eğitimine indirgeyen öğrenmeyi sıralamaya tabi tutan zihniyetler azalmış olur. Hepsinin bir arada yürüdüğü öğrencilerin hem çok eğlendiği, hem çok öğrendiği, hem akademik başarılara doyduğu, hem de milli ve manevi değerleri, tüm ahlaki kuralları öğrendiği, içselleştirdiği bir eğitim ortamı oluşturmak mümkün. Bunu ben yapıyorum, birçoğumuz yapıyoruz. Umuyorum sesimiz de duyulur…
Sevgiler…