Herkese Merhaba;
Okul öncesi 4-6 yaş çocuklar ile birlikte yapacağınız gerek eğitimcilerimiz gerek ise ebeveynlerimize yönelik eğlenirken öğrenme odaklı keyifli bir etkinliği sizlerle paylaşmak isterim.
Etkinliğimiz çocuklarımıza anlatacağımız “Dostlar Meclisi” hikayesi ile başlar. Hikayede geçen kahramanları sizlere görsel olarak bırakıyorum. Bu hikayede köpek,fare,kedi,kuş,inek,civciv kahramanları yer almaktadır. Parmak kuklalarımızı hikaye anlatırken kullanabilir canlandırma yaparak çocukların dikkatini çekebilir ve daha çok odaklanmalarını sağlayabilirsiniz. Hikayenin akışını sizlerle paylaşacağım kimi yerlerde duraksayıp sizlere ek olarak ilettiğim zarın çıktısını alıp hikayenin kahramanlarını zara yapıştırabilir ve hikayedeki kahramanların karşılaştıkları durumlar hakkında çocuklara zarı atıp “Şimdi sen hikayedeki Benekli (hikayedeki inek) karakteri olsaydın ne yapardın?” gibi sorular sorarak beyin fırtınası yöntemini kullanabilirsiniz. Hikayenin sonuna doğru çocuklara yarım a4 boyutunda kağıtlar dağıtmanızı ve hikayenin devamını çocukların getirmesini isteyeceksiniz ve resmetmeleri için kağıtları ve çeşitli boya kalemlerini çocuklara ileteceksiniz. Burada sürenin uzamaması için iki-üç defa çevirebileceğiniz kum saati, birkaç şarkı parçasıyla da süreyi belirtebilirsiniz :)
Çocuklar resimlerini bitirdikten sonra aşağıdaki görselde görmüş olduğunuz gibi bir kavanoz resmi çıktısını çocuk sayısı kadar alıp kavanozun içerisini ve dış çizgisinden keseceksiniz. Hatta çocuklarınıza a4 yarısı olarak kullandığınız kağıtları etkinliğe başlamadan önce bu kavanozun içerisinden çıkan kağıdın yarısını kesip hazırlayabilir ve etkinlik sırasında dağıtabilir hem de kağıt israf etmemiş olursunuz. Resimler bittikten sonra arka sayfaya isim-soyisim yazılıp kenara alınır ve hikayenin devamı anlatılır,sohbet edilir. Çocuklarınızın yapmış olduğu resmi boş kavanozun yarısına gelecek şekilde sabitleyip yarısı da boş kalacak görüntüsüyle pvc makinesinden geçirdiğinizde elinizde yarısı resmedilmiş yarısı boş tam bir kavanozun içerisinde bir yaşam olduğunu göreceksiniz. Pvc makinesinden geçen kavanozları tekrar dış çizgilerinden kesip sergileyebilir veya evlere gönderebilirsiniz. Keyifli zaman geçirmenizi dilerim :)
Dostlar Meclisi Hikayesi
Bir çiftlik düşünün…
Kocaman bir çiftlik…
Yemyeşil çimenlerin olduğu bir çiftlik…
Çocuklar çan seslerini duyuyor musunuz?
İşte karşıdan gelen bu çiftliğin en eski üyelerinden Benekli.Ona Benekli demelerinin nedeni yüzündeki izden dolayı.Benekli’ye göre bu onun en değerli simgesi.Yoksa diğer ineklerden ne farkı olurdu ki? Aa şunlara bakın!Kümeslerinden kaçan civcivler…Gerçi kaçmıyorlar ya, sadece oyun oynuyorlar.Şimdi ne olacak ben size söyleyeyim.Civcivler çimenlerin en tepesine çıkıp aşağıya doğru yuvarlanacaklar her gün aynı saatte o tepenin üzerinden bu oyunu oynuyorlar.Çünkü birazdan çitliğin sahibi tüm koyunlarını bu alana otlatmaya gelecek.Ve bizim kaçak civcivler kümeslerine geri dönüp hiçbir şey yokmuşcasına devam edecekler hayatlarına. Şşş aramızda.
Çiftlikte en dikkat çeken de bizim üçlü. Hani hepimiz kedi köpekten,fare de kediden korkar diye biliriz ya.İşte bu çiftlikte bizim şahane üçlü denilince akıllara Poli,Doli ve Moni gelir.Nedir yahu bu Poli,Doli ve Moni derseniz söyleyeyim. Poli siyah-beyaz olan köpeğimizin, Doli kahverengi şarkıcı faremizin ve Moni de turuncu kedimizin isimleri. Doli’ye şarkıcı dememizin nedeni o küçücük boyuyla herkesi çiftliğin orta yerine toplayıp tüm dost meclisini hayran bırakacak bir seste olmasından dolayıdır.Bazı sabahlar alkış sesleri tüm çiftlik çevresinden bile duyulur olur. İşte o an anlaşılır ki Doli sahnede.
Tüüm bu çiftlik halkının aslında tek bir özelliği var.O da buradaki herkesin mutlu olması.Çan sesinden geldiğini anladığımız Benekli gülümsediği zaman “Beneğimde benimle şekil değiştiriyor.” diye herkesi kahkahaya boğduğu anlar var. Ee tabi Poli,Doli ve Moni dostluklarıyla herkesi kendilerine hayran bırakıyorlar. Bizim kaçak civcivler ise oyunlarını oynadıktan sonra tekrar neşe içerisinde kümeslerine geri dönüyorlar. Çiftlik sahibi mutlu hayvanlarından taze sütler sağıp onlardan yoğurt,peynir yapıyor, yumurtaları bir güzel paketliyor ve tüm halka ikram ediyordu. Halkta bu durumdan çok mutlu oluyordu tabi. Kısacası bu çiftlik herkese mutluluk bulaştırıyordu…
Her gün çiftliğe uğrayan kuş sürüsünün en küçük üyesi günlerden bir gün Poli’nin yanına kondu. Kulağına yavaşça eğildi ve “Seninle bir sırrımı paylaşmak istiyorum ama aramızda kalacak olur mu?” dedi. Poli irkildi ve korktu. Çünkü bu çiftlikte sır diye bir şey yoktu.Herkes her şeyini birbirleriyle paylaşırdı. Poli irkilince boynundaki zilde titreşti. Kuş Poli’ye sakin olmasını söyledi ” Yoksa bizi görecekler.” Poli sessiz kaldı. Minik kuş Poli’ye “Artık ben büyüdüm,ailemle uçmak,onlar nereye derse oraya gitmek istemiyorum.Artık ben özgür bir kuş olmak istiyorum.” dedi. “Bir plan yaptım.Bu gece herkes uyurken sessizce evden çıkacağım ve gün batımını yeni bir yerden izleyeceğim.” dedi. Poli tekrar irkildi. Minik kuş “Şşş ne dedim sana,sakin oll korkulacak bir şey yok. Hem ben kocaman oldum baksana. Kanatlarım gelişti aileme bağlı kalmak istemiyorum artık gökyüzünün en uçsuz yerlerinde olmak istiyorum.Hani çocuklar uçan balonlarını bırakıyorlar ya heh işte ben o balonların olduğu en maviliklerde olmak istiyorum.”dedi. Poli minik kuşa bunun doğru bir karar olmadığını, gece tek başına korkabileceğini hem bunu yapmak isterse ailesiyle de beraber yapabileceğini söyledi. Minik kuş sinirlendi “Aa sende beni anlamıyorsun” dedi ve pıırr diye uçup gitti. Poli hala minik kuşun söylediklerinin etkisi altında gezinip durdu.
Sabahın erken saatlerinde gökyüzünde çırpınan kuş sesleriyle tüm çiftlik halkı uyanır. Anne kuş tüm çiftliğe minik kuşu sorar. Evet doğru duydunuz. Minik kuş Poli’ye söylediklerini yapmıştır. Poli dün akşam arkadaşıyla konuştuklarını düşündü ama bunu diğerlerine nasıl söyleyecekti. Arkadaşı sadece ona güvenmişti ve bunu paylaşmıştı. Peki ya doğru olan neydi? (Çocuklara sorulur.)
Saatler geçmişti minik kuştan hala haber yoktu. Poli doğru olanı yapacaktı tüm bildiklerini anne kuşa anlattı. Hep birlikte “Minik kuşş” diye tek bir ağız olup bağırdılar. Ses yoktu. Peki minik kuşa ne oldu? (Çocuklara sorulur.) Çanlar çalındı,kümeslere vuruldu,kuşlar kanat çırptı…
Vee gökyüzünde beliren bir şey vardı. Evet evet bu bizim minik kuş.Yorgun ve bitkin görünüyordu. Herkes telaşlıydı tabi ama minik kuşa hiçbiri kızmamıştı.Çünkü o yaptığının doğru olmadığını anlamıştı zaten.Minik kuş özgür olmak için uçtuğu yerlerde çok fazla yağmura yakalanıp uçamadığını, bir bankın üzerine tam konacakken ayağının kayıp su dolu boşluğa düştüğünü ve ne yapacağını bilemediği için çok mücadele edip yorgun düştüğünü söyledi. Yağmur dinince ilk işinin tekrar kurulanıp çiftliğe dönmek olduğunu çünkü ailesiyle daha güvende olduğunu ve daha çook şey öğreneceğini söyledi. Yani tüm dost meclisi tekrar bir aradaydı. Doli bu durum karşısında şarkılar söyledi, bizimkiler eski günlerdeki gibi mutlu mesut dans edip oynadılar.