1970’li yıllara gelindiğinde Simon Nicholson isimli bir mimar, “Loose Part” isimli kavramı hayata geçirmiştir. Çocuklar için oyun alanı tasarlarken, dönüştürülebilir nesnelerin varlığının çocuk gelişimine olumlu yönde katkı sağlayacağını savunmuştur.
İnsanın çevreye yaptığı tahribat, İkinci Dünya Savaşı (1939 – 1945) sonrası hızlanmıştır. Nükleer silahların kullanımı, şehirleşme, sanayileşme, radyoaktif kirlilik gibi etkenlerle ekolojik denge bozulmaya başlamıştır. Sanayileşmenin etkisiyle köyden kente göç başlamıştır; bu durum insanların verimli tarım alanlarına evler inşa etmelerine sebep olmuştur. [1]Dolayısıyla çocuklar artık ekolojik dengesi bozulmuş bir dünyaya doğmaktadır.
1970’li yıllara gelindiğinde Simon Nicholson isimli bir mimar, “Loose Part” isimli kavramı hayata geçirmiştir. Çocuklar için oyun alanı tasarlarken, dönüştürülebilir nesnelerin varlığının çocuk gelişimine olumlu yönde katkı sağlayacağını savunmuştur. Dönüştürülebilir nesneler (taş, araba lastiği, ağaç dalı…) yaşantımızın her alanında bulunduğundan çocuklar için eşsiz bir öğrenme fırsatı sağlar; üstelik oyun yoluyla öğrenme fırsatı!.. Dönüştürülebilir nesneleri oyunlarında kullanmaları gelişim döneminin kritik değer taşıması bakımından okul öncesi çağdaki çocuklar için oldukça önemlidir. Çocuklar bu sayede yaratıcılıklarını kullanabilecek bir alan bulup bunu geliştirebilir. Nesneleri farklı şekillerde değerlendirebilme becerisi edinerek “başka türlü” düşünmeyi öğrenir. Yaşadıkları çevreyi düzenleyebilme becerisi edinir. Bu bakımdan, okul öncesi eğitim ortamında dönüştürülebilir nesnelerin bulunması çocuklara problem çözme becerisi, zihinsel esneklik, yaratıcı düşünme, işbirliği içinde çalışma gibi pek çok öğrenme olanağı sunar. Her sosyoekonomik düzeydeki çocuğun bu materyallere serbestçe ulaşabiliyor olması bir avantajdır.
“Birbirine karıştırılabilen, kaldırılabilen, yer değiştirilebilen, üst üste konulabilen, şekil verilebilen, itip-çekilebilen, toplanabilen ve yeniden dizayn edilebilen ilgi çekici ‘dönüştürülebilir objeler’ ile zengin materyal çeşitliliği sunmak çocuklara yaratıcı, üretken ve heyecan dolu sınırsızca oyunlar oynama fırsatı verir.” Rusty Keeler
Okul bahçesinin bir bölümünün dönüştürülebilir materyallerle donatılması, eğitim ortamının niteliğini yükseltme potansiyeli taşır: Serbest oyun zamanında çocuklar bahçeye çıkarılıp bu materyallerle çeşitli yaşam alanları – oyunlar kurabilir. Öğretmenin, okul yönetiminin bunun için uygun ortamı yaratması gerekmektedir. Çocuklar doğa gezisine çıkarılabilir. Doğadan oyuncak olarak kullanabilecekleri materyalleri toplamaları istenebilir. Sonrasında, toplanan materyallerle bir oyun- oyuncak kurulabilir.
Meraklısına not: Türkiye’de ilk ekolojik çocuk yuvası olarak bilinen İstanbul – Kadıköy’de bulunan Bahriye Üçok Çocuk Yuvası 2016’da açılmıştır. Okul, çevreye zarar vermeyen, kendi kendini yenileyebilen tamamen doğa dostu kaynaklarla inşa edilmiştir.[2]
Türkiye’de yaygın olmayan “orman okulları” dünyanın gelişmiş ülkelerinde yüksek ilgi görmektedir. Amerika, Danimarka, Almanya, Kanada gibi ülkelerde, doğada eğitim almanın önemine vurgu yapılmaktadır. Doğa, başlı başına bir öğrenme ortamıdır; problem çözme fırsatı sunar. Yaşam becerilerini geliştirir. Çocuklar doğadayken hali hazırdaki risk faktörlerini değerlendirmeyi öğrenir. Bu, bilişsel gelişim açısından düşünüldüğünde yeni sinaptik bağlantıların oluşması anlamına gelmektedir. Sinaptik bağları doğadaki eğitimle güçlenen çocuklar, akademik hayatlarının ilerleyen yıllarındaki bilişsel aktivitelerde de avantajlı olurlar. Doğada karşılaştıkları problemleri çözmeye çalışmaları onları hayattaki problemlere hazırlar. Yapılan bir çalışmada düzenli olarak ormana giden çocuklarda değişimler şu şekilde sıralanmıştır:[3]
- Çevrelerindeki her şeyi bir oyun ya da oyuncağa dönüştürmeleri
- Her hava koşulunda eğlenebilmek
- Doğaya, arkadaşına ve hayvanlara saygı ve sevgi gösterme
- Anı yaşama ve farkındalık seviyesinin artması
- Çözüm bulma yeteneği ve kendine güvenin artması
Tüketerek var olmaya çalışanların çoğunluğu oluşturduğu dünyamızda, dönüştürülebilir nesnelerin kullanımı aynı zamanda israfı önlemeye yönelik bir çabadır. Bazı materyalleri atmak yerine, yeniden kullanmayı gerektirir. Okul öncesi dönemden başlayarak çocukların dönüştürülebilir nesneleri kullanmaları onların ileriki yaşamlarında tüketim çılgınlığının bir parçası olmalarını önemli derecede azaltabilir. Çocuklar böylelikle tüketmek yerine, başka türlü alışkanlıklar geliştirerek üretime katkı sağlamanın bir parçası haline gelebilir.
Mavi Tuğba Ateş
Kaynaklar:
[1]Ahi, B. & Alisinanoğlu, F. (2016). Okul öncesi eğitim programına kaynaştırılan çevre eğitimi programının çocukların “çevre” kavramı hakkındaki zihinsel model gelişimine etkisi, Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 18(8), 305-329 (DOI:10.9775/kausbed.2016.016)
[2] https://listelist.com/bahriye-ucok-cocuk-yuvasi/
[3] https://www.egitimpedia.com/ormana-duzenli-giden-cocuklarda-gozlemledigim-5-degisiklik/