Çocuklar, ölüm kavramını soyut olarak algılamakta zorlanabilir. Çocuklar genellikle ölümün kalıcı olduğunu anlamakta zorlanır ve ölen kişilerin geri gelebileceğini düşünebilirler. Ölüm, biz yetişkinler için bile kavranması zor ve acı verici bir süreç olabilirken, çocuklar için bu kavram çok daha soyut ve karmaşıktır. Bir yandan çevrelerinde gerçekleşen ölümler hakkında meraklanabilir, diğer yandan kaybetme duygusunu anlamlandırmakta zorlanabilirler. Bu noktada, hem ebeveynler hem de öğretmenler olarak onlara vereceğimiz yanıtların büyük bir önemi vardır.
Bir çocuğun ölümle ilgili sorular sorması, çoğu zaman ebeveynlerde ve öğretmenlerde şaşkınlık yaratabilir. Bu noktada en sık düşülen hata, çocuğun dikkatini başka yöne çekmek ya da sorularını geçiştirmeye çalışmaktır. Oysa çocuklar bu meraklarını dürüst, anlaşılır ve duygusal olarak güvenli bir ortamda gidermeye ihtiyaç duyarlar. Çocuğa ölümle ilgili bir açıklama yapılırken, öncelikle sakin ve güven verici bir ses tonu kullanmak gerekir. Anlayışlı olmak, çocuğun sorduğu soruların altında yatan duyguları da anlamaya çalışmak önemlidir.
Bir çocuğun kayıp duygusuyla baş edebilmesi için gerçekçi, yaşına uygun ve duygusal ihtiyaçlarını karşılayan yanıtlar verilmelidir. “İnsanlar ve diğer canlılar doğar, büyür, gelişir ve bir gün ölür. Bu, yaşamın bir parçasıdır. Her canlının yaşam süresi farklıdır, ama her canlı bir gün yaşamını tamamlar.” “Ölüm” kelimesi yerine kullanılan metaforlar bazen daha büyük karmaşıklıklara yol açabilir. Örneğin, “uzun bir uykuya daldı” gibi açıklamalar çocukta kafa karışıklığı yaratabilir ve uyumaktan korkmasına sebep olabilir. Bu yüzden, net ve doğru bir dil kullanmak, “artık geri gelmeyecek” gibi açıklamaları sade ve açık bir şekilde yapmak önemlidir. Açıklama örneklerini türetecek olursak;
• “Ölen bir kişinin kalbi artık atmaz, bu yüzden vücudu hareket edemez.”
• “Artık nefes alamaz, bu yüzden canlı olanlar gibi yemek yiyemez, konuşamaz veya oyun oynayamaz.”
• “Vücudundaki organlar, yani kalbi, akciğerleri ve beyni artık çalışmaz.”
• “Bir insan öldüğünde, vücudu artık eskisi gibi yaşamaya devam edemez, o yüzden geri gelmez.”
• “Yaşayan canlılar gibi hissetmez ve canı acımaz, çünkü vücudu artık çalışmaz.”
• “Bir bitkiyi düşün. Önce küçük bir tohumdur, sonra büyür ve yaprakları, çiçekleri açar. Ama zamanla yaprakları kurur, çiçekleri düşer ve bitki yaşlanıp kurur. Bu, doğanın bir parçasıdır. Tüm canlılar – insanlar, hayvanlar ve bitkiler bir gün yaşlanır ve yaşamları biter. Ama tıpkı bitkilerin toprağa yeni tohum bırakması gibi, insanlar da geride güzel hatıralar ve sevgiler bırakır.”
Bu süreçte çocuklar aynı soruları tekrar tekrar sorabilirler, çünkü anlamlandırmaları zaman alabilir. Sabırla her seferinde aynı yanıtları vermek, onların bu kavramı sindirmelerine yardımcı olur. Ayrıca, yas sürecini yaşama biçimimizle de onlara model oluruz. Kendi üzüntülerimizi açıkça, ancak sakin ve kontrollü bir şekilde ifade etmek, onların da duygularını sağlıklı bir biçimde yaşayabilmesine destek sağlar.
Sonuç olarak, ölüm gibi zor ve karmaşık konularda çocuklarla konuşurken, en önemli adım duygularını dikkate almak, onlara güven veren bir ortam yaratmak ve anlayabilecekleri bir dilde, dürüst bir şekilde cevaplar sunmaktır. Ölümü anlamlandırma sürecinde yanında olduğumuzu hissettirmek, onlara bu zor duygularla baş etme becerisi kazandırmada önemli bir rol oynar.
Kendi oğlumdan bir yaşam örneği verecek olursam; Oğlum Poyraz 4 yaşındayken ölüm konusuna merak sardı ve vermiş olduğum örnekteki açıklamalarla ve kaynak hikaye kitapları ile birlikte bu merakını büyük ölçüde tatmin etti ve anlamlandırma sürecine geçti. Ancak 5 yaşına geldiğinde soruları daha derinleşti; ölenlerin nerede olduklarını, ölü bedenlerin ne durumda kaldığını sorgulamaya başladı. O dönemde kabir ziyareti için erken olduğunu ve hazır olmadığını düşündüğümden, bu merakını karşılamak adına Elveda Bay Muffin kitabını tercih ettim. Kitap, Poyraz’ın bilişsel gelişimine ve o anki ihtiyaçlarına uygun olarak, ona daha anlamlı ve doyurucu bir şekilde cevap verebildi.
Bu kitabı seçerken de oğlumu tanıyan, gözlemleyen bir uzman klinik psikolog ile öncesinde görüşme de gerçekleştirdim. Ancak burada önemli olan, her çocuğun bilişsel gelişimi ve duygusal ihtiyaçlarının farklı olduğudur. Bu yüzden, kitabı bir tavsiye niteliğinde değil, bizim tecrübemize göre uygun olduğu için kullandığımı özellikle belirtmek isterim. Her ebeveynin de çocuklarını ne kadar iyi tanıdıkları ve onların ihtiyaçlarını dikkate alarak karar vermesi çok önemlidir. Elveda Bay Muffin gibi kitaplar, çocuğa uygun olup olmadığını değerlendirdikten sonra seçilmelidir. Bu süreçte sorumluluk tamamen çocuğunuzun bireysel durumu ve ihtiyaçları doğrultusunda alınmalıdır.
Bu süreçte çocuğumuza duygusal destek sağlarken, çocukların hislerini ifade etmelerine teşvik etmek büyük önem taşır. Onlara “Üzgün hissedebilirsin, bu çok normal” diyerek duygularını dile getirmeleri için alan açmalıyız. Çocukların duygularını küçümsememek ve empati göstermek, “Bunu anlıyorum, seninle birlikteyim” gibi ifadelerle onları rahatlatmak gerekir. Fiziksel temas, bir sarılma ya da el tutma gibi basit eylemlerle güven vermek de duygusal destek açısından etkilidir. Ayrıca, çocukların duygusal dalgalanmalarına sabırla yaklaşmak, hissettikleri karmaşık duygulara karşı anlayışlı olmak, onlara güvenli bir ortam sunar. Ebeveynler olarak hissettiğimiz üzüntüyü de paylaşmak, çocukların bu duyguların normal olduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Okul Öncesi Çocuklarla Anıları Yaşatmak: Ritüeller ve Etkinlikler; Okul öncesi çocuklarla ritüeller ve anılar üzerine çalışırken, kaybettikleri kişi veya hayvanlarla ilgili anılarını paylaşmaları için bir anı köşesi oluşturabilirsiniz. Bu köşede, fotoğraflar veya hatıra eşyaları kullanarak duygularını ifade etmelerine olanak verebilirsiniz. Ayrıca, hatıra defteri hazırlatmak, güzel anılarını yazmaları veya çizmeleri için harika bir fırsat sunar. Basit bir anma töreni düzenleyerek, bir mum yakmak ya da birlikte bir şarkı söylemek gibi sembolik eylemlerle sevdiklerini anabilirsiniz. Doğa yürüyüşleri yaparak, kaybettikleri kişi anısına ağaç dikebilir veya çiçekler ekebilirsiniz; bu, doğayla bağlantı kurmalarını sağlar. Çocuklara kaybettikleri kişi hakkında konuşabilecekleri bir zaman ayırarak, anılarını paylaşmalarına ve duygusal bağ kurmalarına yardımcı olabilirsiniz.
Bu etkinlikler, çocukların kayıplarını anlamalarına ve duygusal gelişimlerine katkıda bulunabilir. Bu etkinlikleri uygularken, süreç içinde aşırıya kaçmamak önemlidir. Her çocuğun kayıplara tepkisi farklı olduğu için bu etkinliklerin sayısı ve süresi kesin bir standartla belirlenemez. Bu durum, çocukların bireysel duygusal ihtiyaçlarına ve süreçlerine bağlı olarak değişiklik gösterir. Dolayısıyla, etkinliklerin sıklığını ve süresini, her çocuğun duygusal durumuna ve gelişim sürecine göre ayarlamak gerekmektedir. Amaç, çocukların bu süreçte kendilerini rahat hissetmeleri ve duygularını sağlıklı bir şekilde ifade edebilmeleridir. Aşırı yüklenme, kayıplarını daha zor bir şekilde anlamalarına neden olabilir, bu nedenle duyarlı ve esnek bir yaklaşım sergilemek her zaman en iyisidir.
Bu yolculukta, kaybettiklerimizi anmak ve hatıralarını yaşatmak, duygusal iyileşmeyi destekler. Unutulmamalıdır ki, her çocuk bu süreci kendi hızında deneyimler ve bizler, onların yanında olarak bu süreçte rehberlik etmeliyiz. Çocuklarınızla olan Ölüm ve yas süreciyle ilgili tecrübelerinizi, deneyimlerinizi ve bilgilerinizi yorumlarda paylaşarak, bu konuyu birlikte daha derinlemesine keşfedebiliriz. Birlikte oluşturacağımız bu diyalog, hem kişisel gelişimimize hem de çocuklarımızın duygusal anlayışına katkıda bulunacaktır.