Okullara ve eğitime ilişkin pek çok araştırma, atölye ve uygulamalar kendi içinde tutarlı bir amaç gözetse bile okulun en temel amaçlarından biri hep atlanmış gözüküyor. Bu amaç; içinde “yaşayan” bireylerin, diğer bir deyişle, okulun iç paydaşlarının mutluluğunu sağlamaktır. Kısacası onlara örgüt içinde bir içsel huzur ortamı yaratmaktır.
Mutlu öğretmen ve mutlu yöneticinin olduğu yerde mutlu öğrenci de olacaktır. Mutluluğun sağlanması okul içi ve dışı pek çok faktöre bağlıdır ve bu faktörlerden sorumlu kişiler başta eğitim yöneticileri ve yerel yöneticilerdir. Mutlu okul, beraberinde mutlu sınıfların oluşmasına da motivasyon sağlayacaktır. Mutlu sınıf ve mutlu okul demek mutlu toplum demektir.
Bu bağlamda; öğretmenler sınıflarını ve derslerini öğrencilerinin mutluluğunu sağlamaya yönelik kurgulamalıdır diyebiliriz. Sistem, test, müfredat odaklı bir eğitimin öğrencilerde mutluluk yaratmadığı açıktır. Mutlu insanların yaşadığı, huzurlu bir sınıf ortamı en etkin öğrenmelere de ev sahipliği yapacaktır. Baskı ortadan kalktığında sınıf içi ve dışı disiplin sorunları da azalacaktır.
Huzurlu bir sınıfın ve okulun yaratılmasında öğretmenler otorite figürü olmak yerine, bilginin birlikte üretildiği “öğrenen okulun” aktörlerinden biridir. Öğrenciler ve öğretmenler “öğrenme yoldaşıdır.” Sevgi, saygı çerçevesinde görev ve sorumluluklarını bilen okul aktörleri huzurlu bir ortamın yaratılmasına katkı sağlarlar. Yarışma kültürü yerine sınıf içi işbirlikli çalışmalar tercih edilir. Öğrenciler belirli sorumluluk ve yetkileri üstlenebilir. Öğrenmenin coşkusu ve hazzı paylaşılır.
Eğitim sistemimizin geldiği noktada mutluluk gibi kavramların okullarda önceliklendirildiğini söylemek zordur. Onun yerine; bilgi aşılama, beceri kazandırma ve tutum geliştirme gibi ikincil hedeflere yönelinmektedir. Oysa insan mutlu ve huzurlu olmadığı bir ortamda ne bilgi, ne beceri ne de herhangi bir tutum veya değer kazanmaya meyilli olacaktır. Hele ki bunlar belirli okullara giriş, sınıf geçme vb. aşamalarla ilişkilendirildiğinde zaten huzursuz olan öğrencilerin stres düzeyleri daha da yükselecektir.
Okul bir yaşam alanıdır. Günümüzün büyük kısmı okullarda geçmekte; öğrenci ve öğretmenler kendi ailelerinden çok birbirleriyle vakit geçirmektedir. Bu denli canlı bir yaşam alanına sahip olan okulların mutlu öğretmen ve mutlu öğrencilere de sahip olma hakkı vardır. Elbette bu noktada hepimize sorumluluk düşmektedir. Sevgi ve selamlarımla.
Sevgili öğretmenimiz, değerli hemşerimiz ve meslektaşımız;
seni tanımak harika. Hem güzel ilimiz AYDIN’dan çıkman hem de benim de önemli bularak yetiştiğim Eğitim Yönetimi alanında yetişmen beni mutlu etti.
Makalende Mutlu Okul üzeine düşüncelerini paylaşıyorsun. Şüphesiz ki çok sihirli bir konu. Zira mutluluğu yeşerttikçe çoğaltabileceğimiz bir yaşam alanıdır okullarımız. Daha katmerlisi de toplumun yapı taşlarını oluşturacak harçlar gibi gördüğümü çocuklarımıza o mutluluğu aşılayabildiğimizde yarınlarımız için daha güvenle ve heyecanla bakabilmemizin yolu da açılacaktır.
Çok teşekkür ediyorum.
Sayın hocam katkınız beni ziyadesiyle memnun etti. Teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim.