Oyun odası sadece oyun terapisi yapmak için özel olarak hazırlanan bir oda olabileceği gibi belirlenmiş oyuncakların oynanabileceği herhangi bir oda da olabilir.
Bir yetişkin düşüncelerini, inançlarını ve duygularını kelimelerle anlatabilir, kendini sözcüklerle ifade edebilir. Eğer söz konusu olan bir çocuk ise, onun çok farklı yöntemleri olduğunu söyleyebiliriz. Çocuğun iç dünyasını anlayabilmek, kendini açmasını sağlayabilmek için ona en sevdiği ve en güzel yaptığı şeyi vermeliyiz.
Bir çocuğu anlamak bir yetişkini anlamaktan oldukça farklı ve zordur. Çocuğu da bir birey olarak görmeye çalışarak başlamalıyız işe. Fakat beklentilerimiz ve tavırlarımız bir yetişkinle olduğu düzeyde olmamalı, ona ‘söylediğin ve yaptığın her şey benim için değerli’ , ‘seni duyuyor, görüyor ve anlıyorum’ , ‘düşüncelerine, hislerine ve inançlarına saygı duyuyorum’ gibi temel mesajları hissettirmeli ve bunları kendimiz de içselleştirmeliyiz.
Çocuk kendini özgür ve özel hissettiği, cezalandırılmaktan korkmadığı ve belli sınırlar içerisinde her istediğini yapabildiği bir ortamda kendisi olabilir, kendini oyun oynayarak anlatabilir. Oyun onun doğasında vardır ve oyun oynayabildiği sürece çocuktur. Kendini güvende hissettiği, yargılanmaktan çekinmediği kısaca yönetmenliğini yaptığı bir oyun oynayan çocuk iç dünyasının kapılarını bize açmış olur. Geriye kalan kısım ise çocuğun dünyasında olanı görebilmek, onu anlayabilmektir.
Çocukla olumlu bir teröpatik ilişki kurmak oyun terapisinin altın kuralıdır. Bunu yapabilmek için de çocuklara yönelik atılması gereken bazı adımlar ve benimsenmesi gereken bazı inançlar vardır. Öncelikle ilk benimsememiz gereken şey, çocukları asla minyatür birer yetişkin olarak görmememiz gerektiğidir.
Çocuklar çocuktur ve onlara asla küçük yetişkinler gibi davranılmaması gerekir. Diğer yandan, bu, çocukların da duygusal olarak derin bir acı veya mutluluk yaşamayacağı anlamına gelmez, çocukları eşsiz ve saygıya değer olarak görmeliyiz. Onları olduğu gibi kabul etmeli, yargılamamalı ve sabır göstermeliyiz. Çocuk gelişiminde ve doğal olarak oyun terapisinde, çocuğun büyümesinin hızlandırılamayacağı gerçeği kabul edilmelidir. Kapasitesi kabul edilmeli, acele ettirilmeye çalışıldığında çocuğun gerileceği bilinmelidir. Kısaca çocuk gideceği yolu bilir. Bu nedenle terapist çocuğun yaptıklarını eleştirmemeli, ona duygularını ifade edebilmesi için ihtiyacı olan özgür ortamı sağlamalıdır. Bu özgür ortamdan kasıt hiçbir sınırın olmaması demek değildir. Terapi sürecinde, asla taviz veremeyeceğimiz sınırlarımız, kurallarımız vardır.
Oyun Odası Nasıl Olmalıdır?
Oyun odası sadece oyun terapisi yapmak için özel olarak hazırlanan bir oda olabileceği gibi belirlenmiş oyuncakların oynanabileceği herhangi bir oda da olabilir. Eğer böyle bir oda kullanılacaksa bir çarşaf ya da sınırları belirlemek için kullanılabilecek bir örtüyü yere sermek gerekir. Oyuncak ise sadece oyun terapisi için kullanılacak önceden belirlenmiş oyuncaklar olmalıdır. Eğer oyun odası sadece oyun terapisi yapılması için özel olarak ayarlanacaksa imkanlar dahilinde bazı noktalara dikkat edilmelidir.
Uzun dar bir oda yerine hemen hemen 3 x 5 metre ölçülerinde bir oda olmalıdır. Çünkü diğer türlü çocuğun fazla uzaklaşması mümkün olacak ve takip edilmesi zorlaşacaktır.
Ses yalıtımı olan, ses geçirmeyen bir oda ebeveynin çocuğun seslerini duyup terapiye müdahale etmesi ya da duyduğu seslere bağlı olarak sonrasında çocuğu sorgulamasını engellemek amacıyla tercih edilmelidir.
Zeminin suya dayanıklı ve kolay temizlenebilen bir materyalden olması terapist açısından kolaylık sağlayacaktır.
Odada cam, pencere olmaması, eğer varsa da önünde kalın bir perde veya kırılmasını engelleyecek herhangi bir şey olması gerekir. Bunun sebebi de çocuk cama doğru oyuncak fırlatırsa eğer olası bir kazaya sebebiyet vermemektir.
Oyuncak konulacak raf ve dolapların duvarlara iyi sabitlenmiş olması çocuğun bunlara asılması durumunda üzerine devrilmesine karşı önlem olacaktır.
Hangi Oyuncaklar Olmalı?
Oyun terapisinde kullanılan oyuncaklardan, özellikle bulunması istenen oyuncaklardan bahsedelim.
Öncelikle odamızda bir yazı tahtası bulundurmamız gerekiyor. Bu tahta ya yerden 90 cm yükseklikte duvara sabitlenmiş olmalı ya da bir şekilde çocuğun üzerine devrilmeyecek bir mekanizması olmalı.
Eğer imkan varsa odada lavabo bulunmalı, yoksa da bir şekilde kova ya da genişçe bir kabın içerisinde su bulunmalı.
Boyandığında kolay silinebilen, 2 sandalyeli bir çocuk masası olmalı terapist içinse çocuğu takip etmesi açısından tekerlekli sandalye kullanılmalı.
Hayvanların sembolik anlamları bizim için oldukça önemli, her tür hayvandan en az 3 tane olmalı yani bu şu demek, yırtıcı hayvan türü nedir mesela aslan, kaplan, timsah diyebiliriz, denizde yaşayan hayvan türlerinden köpek balığı, balina, yunus gibi. 2 tane dinozor (özellikle dinozor çünkü kaygıları temsil eder, ölüm kaygısı gibi), boğa, ahtapot (aşırı koruyucu anne) biberon, bebek evi (içinde insanlarıyla birlikte-genelde aile üyelerini temsil eder), dürbün, hacıyatmaz, plastik legolar (çok minik minik olmasın biraz büyüklerinden olmalı), gemi 2 tane (anneanneyi-babaanneyi temsil eder), trafik araçları (araba, ambulans, polis arabası, itfaiye), askerler ve asker oyuncakları (tüfek, tabanca, ok-yay, kılıç, el bombası 2şer tane), kelepçe, doktor çantası, boya kalemleri, oyun hamuru, resim kağıtları (A4 te olabilir), el feneri, kukla (2 tane hayvan el kuklası tercihen ayı ve aslan olsun çünkü ayı anneyi aslan babayı temsil eder, bir de kız-erkek insan kuklası), polis ve asker şapkası, bozuk para, mücevher, sihirli değnek, mutfak malzemeleri (fırın-kardeş kıskançlığı, bıçak, buzdolabı), çanta ve ayakkabı (çanta-anne karnına dönme isteği, ayakkabı-kadın cinselliği) , ip, telefon, kum havuzu, dart (mıknatıslı ya da cırt cırtlı olanlardan olsun), gözlük, maske, kol saati, anahtar, birkaç tane pelüş oyuncak, uçak (daha özgür olma ihtiyacını)…
Bunlar dışında odamıza oyuncak koymak istiyorsak nelere dikkat etmeliyiz? Öncelikle terapist kendine şu soruları sormalı:
- Bu oyuncak çocuk için güvenli mi?
- Çocuğun kendini ifade etmesine yardımcı olur mu?
- İlgisini çeker mi?
- Onu geliştirir mi, başarıya ulaştırır mı?
Buradan ne anlıyoruz, her gördüğümüz oyuncağı oyun terapisinde kullanmamalıyız. Oyuncağın çocukta ilgi ve merak uyandırması gerekir, tek başına yapabileceği onun özgüvenini zedelemeyecek zorlukta olması gerekir. Tabi pahalı ya da dayanıksız olmamasının da kendi açımızdan önemli olduğunu söyleyebiliriz.
Son olarak hangi oyuncak gruplarının hangi durumların sağaltımında etkili olabileceğinden bahsedip terapi sürecinin türlerine ve detaylarına geçelim. Bebek evi, kukla ve insan figürleri gibi gerçek hayat oyuncakları genellikle kızgınlık, kıskançlık (özellikle kardeş kıskançlığı), inatçılık, içe kapanma ve aile çatışmaları gibi sorunların sağaltımını sağlayabilir. Yıkıcı davranış bozukluğu, dürtü kontrol bozukluğu, saldırganlık ve agresyon tedavisinde de hacıyatmaz, bıçak, silah, asker oyuncakları, vahşi hayvanlar ve hayvan kuklaları gibi sinir boşaltan oyuncaklar etkili olabilir. Üretici oyuncaklardan kum, su, oyun hamuru, puzzle ve logolar ise utangaçlık, çekingenlik ve özgüven kaybı gibi sorunlarının sağaltımını sağlar diyebiliriz.