Oyuncaklar ve Bize Kattıkları
0

Çocuk + Oyuncak + Öğretmen = Bağ

Herkese Merhaba,
Her şeyin bir hikayesi olduğu gibi her oyuncağında tarihte bir anısı, izi ve hikayesi var…

“Yine ağlamaya başladı. Oyuncağı ver susar hemen.”

Sizce oyuncak sadece susturma aracı mı?

Gelin hep birlikte önce “Oyuncak Nedir?” anlamına bakalım, sonra tarihte oyuncak ile ilgili nasıl bilgilere yer verilmiş bir göz atalım.

OYUNCAK SÖZLÜK ANLAMI

Oyuncak; genellikle çocuklar tarafından oyun oynarken kullanılan her türlü nesnedir. Pek çok oyuncak gerçek bir varlığın taklidi şeklindedir; ancak oyuncaklar, çeşitli anlamlar yüklenmiş basit nesneler de olabilir. Örneğin bir çocuk üzerine bindiği bir değneği hayalinde bir ata, elindeki taşı bir otomobile dönüştürebilir. Bunun yanı sıra elektronik ve mekanik parçalardan oluşan, çok karmaşık oyuncaklar da mevcuttur.

Oyuncak At

Oyun ve oyuncağın tarihi insanlık kadar eskidir. Tıpkı hayvanlar gibi, ilk insanlar da muhtemelen doğadaki pek çok nesneyi oyuncak olarak kullanmışlardır. Ancak sırf oyun amaçlı olarak üretilen ilk nesnelerin top, uçurtma ve yoyo olduğu kabul edilir.[1]

TARİHÇE

Arkeolojik kazılarda, Sümerlere ait, MÖ 2600 yıllarından kalma, insan ve hayvan şeklinde nesneler bulunmuştur.[1] Hindistan’da ise MÖ 2500 yıllarına ait, tekerlekli hayvan figürleri bulunmuştur.[1] Oyuncak kavramından bahseden en eski kayıt ise, tahta ve terrakottadan yapılmış yoyoları anlatan, MÖ 500 yıllarına ait bir Antik Yunan belgesidir.[1] Bununla birlikte yoyo çok daha önce Çin’de ortaya çıkmıştır ve yine Çin’de MÖ 1000 yıllarında, günümüzde dahi oldukça popüler olan uçurtmalarla oynandığı bilinmektedir.[1]

MÖ 2. yüzyılda Mısır’da topaç ve misket biliniyordu. Yine aynı dönemlere ait Firavun mezarlarında oyuncak bebekler bulunmuştur. Eski Yunan, Roma ve Çin’de de kilden yapılıp fırınlanmış, hareketli kol bacaklara sahip bebekler yapıldığı bilinmektedir. Seri olarak üretilen ilk tahta bebekler ise 1700’lerin Almanya’sına aittir. Osmanlı döneminde Eyüpsultan’da, hayvan bağırsağından yapılmış balonlar, tahta topaçlar, çemberler, tefler, toprak düdükler satıldığı bilinmektedir.

İkinci Dünya Savaşı başlamadan tam 6 yıl önce “düşüncelerin çocuklarla birlikte büyüdüğünü” düşünen Adolf Hitler, 1932’te Nazi askerlerinden oluşan ve asker setleri olan oyuncaklar üretmiş. Henüz savaşa dair büyük adımların atılmadığı o yıllarda, Hitler’in, savaş dönemi öncesi izlemiş olduğu bu yöntem, oldukça etkili olmuş. 1933’te satışa çıkarılan ve Almanya’nın en çok satan oyuncakları, o zamanlar “Nazi Askeri Oyun Seti” olmuş. Bugün “Barbie” oyuncaklarını üreten firma, o zamanlar Hitler için üretim yapmış. İkinci Dünya Savaşı’nın bile ilk olarak çocukların oyunlarında başladığını kim aklına getirebilirdi?

Sunay Akın

KULLANIM

Çocuk, bebekliğinden başlayarak oyuncaklarla oynayarak dünyayı anlamlandırır ve eğlenir. Çocuk, hayal dünyasına bağlı olarak kendi oyuncaklarını bulur veya imal eder. Tek tip satılan oyuncaklar harcıalemdir. Çocuk, büyüklerini taklit ederek büyüdüğü için, büyüklerin kullandığı araç gereçlerin benzerleri ile oynamaktan zevk alır.

Çok basit nesneler oyuncak olarak kullanılabilir. Örneğin Üçtaş gibi oyunlar sadece taşlarla oynanır. Teknolojideki ilerlemelere bağlı olarak oyuncaklar da çok kapsamlı bir evrim geçirmişlerdir. Günümüzde sesli ve hareketli robotlar, uçabilen helikopterler, oyun konsolları gibi çok gelişmiş oyuncaklar bulunmakla birlikte; oyuncak ayı, top veya atlama ipi gibi basit oyuncaklar da popülerliğini yitirmemiştir.

Tanımını ve tarihini az da olsa inceledikten sonra oyuncakların bize ifade ettiği sözcükleri düşünelim…

Oyuncaklar

Hayallerimizi paylaştığımız,

Sırdaşımız,

Eğlendiğimiz,

Mutlu olduğumuz,

Zaman geçirdiğimiz,

En iyi dostumuz,

İletişim kurduğumuz,

İş birliği içinde olduğumuz,

İlk maceraya atıldığımız,

Sevgi,

Paylaşım yaptığımız,

Korktuğumuzda sarıldığımız,

II. Dünya Savaşı,

Barış,

Hayvan hakları,

Cinsiyet ayrımcılığı,

Simge yani kısacası oyuncak denildiğinde çok şeyi ifade ediyor…

Okul öncesinde eğitim alan çocukların oyuncak her an ellerinin altında. Her okulda olmasa da birinci sınıf öğrencileri için ilk dönem hafta da bir gün “Oyuncak Günü” ilan ediliyor. Sadece oyuncaklarını getirmekle kalmıyorlar. Çocuklar oyuncaklarını tanıtıyor, ne zaman aldığı, ne kadar süre birlikte olduğu, oyuncağının kendi için ne anlam ifade ettiği, hangi sıklıkla oyuncağıyla vakit geçirdiği, oyuncağı ile sohbet ettiği oluyor mu, kimin aldığı, en çok sevdiği oyuncağı… gibi sorularla hatta soruların çeşitliliği arttırılarak çocukların içindeki kendini çok kolay gözlemleme şansına erişebiliyor öğretmen.

Öğretmenin yaptığı çocukların iç dünyasından belki bir kopya çekmektir. Çocuğun sevdiği oyuncağı eline aldığı o an en sakin zamandır. Öğretmen, çocuk, sınıf arkadaşları arasında ne güzel bir iletişimdir. Arkadaşları da tanıtır oyuncağını çoğalır paylaşımlar. Herkes birbirinin bir yanını keşfeder. Dinler sakince, heyecanla anlatmak için bekler sırasını.

Çocuğun seçtiği oyuncağın, en sevdiği ya da sevmediği oyuncağın bile psikolojik bir anlamı var. Psikologlar çocukla iletişime geçerken ilk yine oyuncaklar aracılığı ile bağ kuruyor.

“Alt tarafı oyuncak işte” dediğimiz bir sözcüğe ne çok anlam yüklüymüş… Oyuncaklarla çok şey öğrendik, paylaştık. Sırlarımızı paylaştığımız, sarıldığımız oyuncaklar yerine; şimdi bize cevap veren canlı dostlarımızla en özel anları paylaşıyoruz.

Hayat bir oyun renklendiren oyuncaklar, renklere anlam veren bizler. Her an hayata anlam yüklediğimiz bir şeylerin olması dileğimle.

Sevgilerimle,

KAYNAKÇA

^ a b c d e “toy.” 31 Aralık 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Encyclopædia Britannica. Erişim: 29 Aralık 2013.

Facebook Yorumları

Nesrin Salihoğlu 01/08/1981 tarihinde Trabzon da doğmuştur. İlk, orta ve lise öğrenimini Trabzon da tamamlamıştır. Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Müzik öğretmenliği bölümünü bitirmiştir. Bitirir bitirmez 2007 senesinde İstanbul'a öğretmenlik için başvuruda bulunmuştur. Hayat öyle sürprizlerle dolu ki mezun olduğu bölümü değil çalışkanlığını gören İlçe Milli Eğitim Müdürü ona sınıf öğretmenliği yapmasını söylemiş ve on bir yıldır sınıf öğretmenliği yapmaktadır. Otizmli ve disletik çocuklarla çalışmış, kendini her çocuğa dokunabilmek için elinden gelen her şeyin en iyisini yapmaya adamıştır. Bütün öğretmenler gibi... Dersleri eğlenerek öğretmek onun için en önemli şeylerden biridir. Çocuklarını sabahın sekizinde dans ile karşılar, sabah sohbetiyle derse hazırlar, akşam motivasyonuyla eve uğurlar. En sevdiği cümle "Mutlu Çocuk" Hiç düşünce!!!

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.