Psikolojik danışma esnasında dışavurumun etkili bir şekilde sağlanması için en kullanışlı yöntemlerden biri sanat etkinlikleridir. Sanat etkinlikleri denildiğinde danışmada sadece resim ve resim analizi tekniğini kullanmak dışında sanatın her alanından kesitler kullanılmasından söz edilebilir. Resmin yanı sıra edebiyat, müzik, drama, dans, fotoğraf sanat alanları kapsamındadır. Sanatın terapide kullanılması demek, sözle ifade edilemeyen duygu, düşünce ve yaşanmışlıkların sözsüz şekilde dışavurumu sağlamak demektir. Danışmada her insan içindekileri istediği şekilde anlatmak da özgürdür. Psikolojik danışmada kullanılan ekolün yanına sanat etkinlikleri entegre edilebilir. Sanat danışanın özgürlüğünün bir ifadesidir.
Terapi odasında her danışmanın istediği şey danışanın rahat olması ve kendini açmaya istekli olmasıdır. Daha önceki yazılarımda çocukların oyun ve resim ile anlatacakları her şeyi ifade edebileceklerini yazmıştım. Bu yazımda da yetişkinler için de kullanılabilecek teknikler olduğunun üzerine vurgu yapmak istiyorum. Sanat ve estetik duygusu insandan bağımsız düşünülemez. Bununla birlikte her sanat alanı da danışmada kullanılmaya oldukça elverişlidir. Danışanların ilgi alanlarını ve zevklerini bilmek de bu süreçte kilit nokralardan biridir. Danışanların neler yapabileceklerini fark ettirme, yapabileceğine inanma ve süreçte destekleme görevi de biz psikolojik danışmanların görevidir.
Her birey farklıdır, biriciktir, tektir. Aynı problemlerle gelen farklı danışanları “aynı” olarak kategorize etmek doğru olmayacaktır. Bu sebeple problem bir fakat çözümler farklıdır, kişiye özgüdür. Örnek verecek olursam, masmavi bir deniz veya ıssız bir orman fotoğrafı herkes için farklı duygular ve yaşanmışlıklar ortaya çıkarır. Yaşanan kötü bir anı tetiklenebilir. Genel olarak huzur olarak adlandırabilecek bir fotoğraf danışan için huzursuzluğun resmedilmiş hali olabilir. Buradan da anlaşılacağı gibi birkaç sanat etkinliği çalışıp her danışana aynı teknik üzerinden danışma yapmak doğru olmayacaktır. Her etkinlik danışana uyarlanabilir olmalıdır. İnsanlar bazen duygularını şiirle dışa vurmak isteyebilir, bazı danışanlar kendilerini müziğin ahengine bıraktıklarında iyi hisseder ve kendini açabilir, bazı insanlar ise boyalar ve renklerle ifade edebilirler. Bu sebeple terapi sırasında sanat etkinlikleri çalışabilmek için çok yönlü bir araştırma yapılmalı ve eğitim alınmalıdır. Kulaktan dolma bilgiler ışığında danışanı yönlendirmek doğru olmayacaktır. Bir sanat etkinliğinin farklı şekillerde farklı danışanlar için uyarlanabilir olabilmesi için danışmanın da araştırma ve gelişme halinde olması gerekir. Nesiller değişiyor, teknoloji gelişiyor ve her dönemin ihtiyaç, beklenti ve istekleri farklılaşıyor. Bu nedenle geliştirilmiş bir yöntem ile uzun yıllar çalışmak mümkün olmayacaktır.
Danışanlar sanat etkinlikleri sırasında endişe ve sıkılganlık yaşayabilir. Bu sebeple psikolojik danışman, danışanda güzellik algısından kaynaklı ortaya çıkabilecek kaygılara karşı hazırlıklı olmalıdır. Danışman olarak danışanın rahatlatılması bizim sorumluluğumuzdadır. Danışma esnasında amacımızın halka sunulacak bir eser ortaya çıkarmak olmayacağı vurgusu yapılmalıdır. Ve sanatın dışavurumda etkisinden bahsedilmesi rahatlamaya olanak sağlayacaktır. Böylece ortaya çıkarılan eser de danışman için bir ipucu haline gelebilecektir.