Birkaç ay önce yeni tanı almış ve rehabilitasyon merkezinde ilk eğitime başlamış bir aileyle tanıştık. Rehabilitasyon merkezi (!) fizyoterapi, dil gelişim alanı, duyu bütünleme çalışması gibi gibi birçok alanlarda çalışılacağını söylemiş aileye. Dedim ne güzel, çocuğun ihtiyaç duyduğu bir program yapmışlar demek ki 😊 Ailenin bana sorduğu ilk soru “Hocam sizin fizyoterapistiniz var mı oldu.
-Dedim o yok ama iyi bir beden eğitimi öğretmenimiz var fakat oda sadece ortaokul kısmında derse giriyor😊 İkinci sorusu da “Dil terapistiniz var mı” dedi
Dedim o da yok 😊
Şimdi özel eğitim okulu deyince daha özel hizmetlerin var olduğunu düşünüyor haklı olarak. Bunlar bizde yok ama bizim öğretmenlerimiz de diğer hizmetlerimiz de iyidir falan sohbeti sürdürdük öyle. İhtiyaç varsa bunlarda olmalı okulda o ayrı. Ama devlet bu konuda ücretsiz destek alınabilecek hizmetleri bir şekilde sunmaya çalışıyor bu haliyle.
Umuyorum ileride özel eğitim okullarında bu tür uzmanları da görürüz. Özel eğitim alanında 2006 dan bu yana yapılan ve yapılması planlanan çalışmaların süreç içerisinde içinde olduğum için biliyorum. Ciddi bir bütçe ayrılıyor, erken eğitim adına özellikle son yıllarda daha fazla destek ve çaba sarf ediliyor. Bunlar güçlü yönlerimiz. Fakat en önemli eksiğimiz özel eğitimi de diğer tüm kademelerdeki gibi dört duvardan ibaret sayıyoruz.
Bir sınıfa- okula çocuğu yerleştirdik mi yeter sanıyoruz, başına da iki öğretmen verdik mi iş bitti, ücretsiz servis imkanları, rehabilitaasyon desteği(!) falan oldu varsayıyoruz. Benzer müfredatla eğitim alsınlar istiyoruz, onlarda öncelikle akademik olarak eğitilsin, standart bir sınıf ortamında sırada otursun ilkokulda ise 6 saat, ortaokulda ise 7 saat ders dinlesin izlesin istiyoruz.
Bireyselleştirilmiş eğitim farklılaştırılmış ve zenginleştirilmiş ortamdan geçer. Özel eğitim “ özel, bireysel, farklılaştırılmış, ihtiyaca uygun” olandır. Çocuğun ihtiyacı gerçekten ne diye sorgulamadan müfredatı ona uyarlamaya çalışmak ne kadar bireysel bir eğitim ne kadar yararlı…
Akranlarıyla birlikte aynı ortamda eğitim hizmetinden yararlanamıyor diye ayırdığımız çocuklarımız için onların eğitim ihtiyacına dayalı mekânsal düzenlemeler ne kadar yerinde!? Araç gereç ve eğitim materyali konusunda iyi bir noktaya geldik belki yani yukarıdan aşağıya bakarsak devlet politikası bu konuda oldukça iyi. Özel eğitimle ilgili en ciddi sorun bence müfredat ve mekânsal sıkıntılar yani dört duvar özel eğitim için yeterli değil.
Beceri atölyelerinin, uygulama sınıflarının çoğaltılması gerekiyor bu alanda. Bağımsız yaşam becerilerini destekleyecek müfredat içeriklerinin çeşitlenmesi gerekiyor. Çocuğun ihtiyacını temel alan noktalarda eğitim hizmeti sunulması gerekiyor. Şu an yapılan uygulamanın tersine yani akademik sınıfların azaltılarak bireysel terapi, beceri ve atölye sınıflarının çoğaltılması gerekiyor.
Yurt dışındaki uygulamalarda da özel gereksinimli öğrenciler için bütünleştirme yaklaşımı esas alınsa da ayrı okullardaki uygulamaların bu şekilde olduğunu görüyoruz… Çocukların akademik dersleri aldığı birkaç sınıf varken daha çok terapi ve beceri atölyeleri biçiminde düzenlemeler yapılıyor. Özel eğitimin bağımsız geniş mekanlarda doğa ve çevre dostu okullar kurularak bireysel ihtiyaca uygun, bi şeyleri çocuğa uydurmaktan ziyade çocuğa uygun alanları yaratarak yapılması gerekiyor.
Günlük yaşam becerilerine dayalı uygulamalarla desteklenmesi gerekiyor ki bu çocuklar da büyüyor, asıl verilmesi gereken bağımsız yaşam becerilerine dayalı ders içerikleri ki ders bile demek istemiyorum. Çocuğu ömür boyu aileye bağımlı olmaktan kurtaracak etkili içeriklerle sonrasında iş yaşamına da kolaylıkla katabilecek, istihdam sağlayabilecek daha fazla işine yarayacak becerilerle desteklenmesi gerekiyor…
Temel eğitimin genel sorunları içinde Özel Eğitimden çok az bahsediyoruz diye çeşitli yazılar yazmıştım bir zamanlar. Bu konu hem çok küçük bir çevre içinde yazılıp konuşuluyor hem de var olan sorunların çözümü konusunda da çok yavaş adımlar atıyoruz. Konuşulan sorunları da kendimizce kendi kendimize dile getirip kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz diye düşünüyorum…
İlkokulda çalıştığım dönemde özellikle zaman ayırdığım özel gereksinimli çocuklarımızın bütünleştirme sürecinde yaşadıkları sıkıntılar da ortada. Her ne kadar destek eğitim çalışmalarıyla akranlarıyla aynı ortamda bulunsun denilse de ne yazık ki akademik olarak sınıfın gerilerinde kalmaya başladığında kabul edilemiyor sınıf ortamında.
Öğretmenler özel gereksinimi bulunan çocuğa zaman ayıramamaktan dert yanarken, çocuk sınıf içinde ders sürecini takip edememeye başladığında uygun olmayan davranışları göze batmaya başlıyor bu defa da. Her çocuğun öğrenme hızı kendine özgüdür desek de ortalama bir hız bekliyoruz hepsinden. Özel gereksinimli bireyler konusu toplumun henüz empati yapabildiği bir konu değil, sadece sempati yapabiliyoruz yaşadıkları zorluklar konusunda. Evet hepimiz çok duyarlıyız hatta çok seviyoruz ama sınıfımızda, yanımızda yamacımızda olmasın yani ayrıştırılmış bir ortamda eğitim alsın ki bu onun için en faydalısı diye düşünüyoruz.
Ayrıştırdığımız ve özel eğitim sınıflarına aldığımız çocuklar da genel olarak okul kurallarına uygun davranmıyor, okulun genel işleyişine uygun görülmüyor, akranlarıyla iletişimi beceremiyorsa daha da ayrıştırarak kendisi gibi olanlarla aynı okulda bulunsun diye istiyoruz bu defa da. Orada bile bin bir sorguya da mazur bırakılıyor acaba uygun tanılandı mı, buraya uygun mu? Uyumlu mu? Öğrenebiliyor mu? Falan falan…Aslında hiç bitmiyor özel gereksinimli çocuk için bu UYGUNluk sorgusu…Hem eğitim ortamlarında hem genel yaşam içinde farklılığa tahammülümüz çok az…
Çeşitli yetersizlikleri nedeniyle bir biçimde ayrıştırdığımız çocuklar bizim çocuklarımız, onların en kıymetlimiz ve en değerlimiz olması gerekiyor… Hem okul sürecinde hem genel yaşam içinde hayatlarını kolaylaştıracak çözümleri toplum olarak hep birlikte uygulayabiliriz. Desteksiz bu işin sağlıklı yürümesi mümkün görünmüyor. Bu alanda hepimiz için biraz daha fazla samimi niyet ve samimi davranış şart. Gerisi daha kolay gelecektir…
Sağlıcakla
Nermin Elmas