Bugüne kadar sayısız mülakat yaptım ve yapılan mülakatlara şahitlik ettim. Öğretmeninden müdürüne, yeni mezunundan deneyimlisine… Ve istisnasız her birinde fark ettiğim bazı detaylar oldu. İnsanların duyduklarında hiç hoşlanmadıkları sorular vardı. Düşününce hiç de haksız olmadıklarına karar verdim. Kendimce oturdum “soruları” elden geçirdim. Olası cevapları ve ardından gelebilecek diğer soruları, karşınızdakinde oluşan duyguları ve pek tabi bende uyandırdıklarını kaleme aldım. Gelin bir de birlikte bakalım.
- Evli misiniz?
Cevap “hayır” olduğunda da devam eden bir merak söz konusu; “Düşünmüyor musunuz?”
Bu sorunun sinir bozduğu aşikâr. Fakat benim bunu okurken bir başka soru daha geldi aklıma. Mesela cevap “evet” olduğunda; NEDEN EVLİSİNİZ?
Ne garip değil mi? Bekara evlilik soruyoruz ve cevabı hayır ise nedenini sorgulamaya devam ediyoruz. Ancak cevabı evetse çoluk çocuk muhabbetine giriyoruz. Kısacası, çok da haddimiz olmayan mevzulara değiniyoruz.
Pekiiii, madem medeni durum bu kadar önemli, evlilik bu kadar olması gereken bir soru, az daha sınırlarımızı aşalım ve “neden evli olduklarını” da sorgulayalım (!)…
- Nerelisiniz?
“Hemşeri olmanın yakınlık sağlayacağı fikri midir? Şivesinden bir yere mi varılmak isteniyordur? Ailesinin yanında mı, yoksa iki seneye bırakıp gider mi kaygısı mıdır” bilmiyorum ama sinir bozan sorular arasında olduğu net.
- Ne kadar maaş düşünüyorsunuz?
“Piyasa belli, kurumun politikaları da vardır elbet, e benim de olabileceğinin en yükseğini isteme dürtüm sabit. Bu sebeple önce teklifinizi duyayım lütfen” diyor iş görüşmesine gelenler. Belirtmek isterim.
- İş tecrübeniz var mı?
Ah yeni mezunlarımızın kanayan yarası bu. Ne kadar haklılar, herkes “DENEYİMLİ” eleman aradığında bu deneyimsizler nasıl deneyim kazanacaklar…
Bir filmin repliği ile taçlandırayım bu maddeyi; “Siz öyle bir “TECRÜBELİ” arıyorsunuz ki, o bir de sekreter olursa iyi olur…” (Film: Sen Hiç Ateş Böceği Gördün mü?)
Benden size hatırlatma, karakteri işe alın beceri yönetiliyor.
- Esnek çalışma saatlerine uyumlu musunuz?
“Esnek? Ne kadar mesela? Bana sormadan esnetilecek kadar mı? Son dakika esnemesi mi? Aileme, hobilerime ayırdığım zamana kadar esneyecek mi? Benim genetik kas yapım bu esneme esnasında dikkate alınacak mı ayrıca?” gibi gibi bir sürü seçenek doğuruyor insanın aklında…
- Beş sene sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?
“Beş seneye kalmaz yerinizdeyim!” dese karşınızdaki mesela?
Ya da “Mukadderat” deyip kestirip atsa?
Sen beş sene yaşayacağını biliyor musun da karşındakine soruyorsun demezler mi insana…
Mülakata geleni rahatsız eden birkaç soruyu ele almışken mülakatı yapanlara da minik bir soru ile tavsiye vermek isterim.
“Neden bizimle çalışmak istiyorsunuz?” sorusu aslında sorulabilir ve masum bir soru ki genelde sorarız. Ama atladığımız önemli bir detay var bence; gizliden gizliye almak istenen cevap çok belli değil mi sizce de? “Yoldan geçerken mi uğradınız, uğramak için mi yoldan geçtiniz…” in özetlenmiş hali.
Karşımızdaki sizce bunu akıl etmeyecek mi? Elbette ki edecek ve -gerçekten bizimle çalışmak isteyenleri tenzih ederek söylemek isterim- istediğimiz cevapları belki de gelmeden önce yaptığı araştırmalarla süsleyecek.
Bu sorunun alternatifi var mı bilemem ama bildiğim ve deneyimlediğim bir şey var; kişinin işine verdiği önemden, beslediği sevgiden, istikrarlı geçmişinden ve/veya istikrar üzerine kurduğu gelecek hayallerinden cevap zaten belli olacaktır. Bazen kendine güveni, bazen de kendinden geçercesine terleten heyecanıdır cevap. Biz yeter ki satır aralarını okumayı bilelim.
Özetle, iş görüşmeleri kimileri için zaten büyük bir “SORU(n)” iken bir de olur olmaz sorularla boğmayalım karşımızdakileri. Gelin tik attığımız o listeyi bir kez daha gözden geçirelim. Soru soralım derken sorun olmayalım.
Buse Aykın, 2022