Sosyoloji
Sosyoloji, bireyler, gruplar ve toplumların toplumsal yaşamlarını bütün yönleriyle sistematik olarak inceleyen hem teorik hem de uygulamalı temel bir bilim dalıdır. İnsanlar arasındaki ilişkileri ve siyasetten teknolojiye, ekonomiden şehir hayatına, kültür ve medyadan dine varıncaya dek insan faaliyetlerini geniş bir düzlemde inceler. Böylesi bir düzlemde toplumsal yaşam, bireylerin sergilediği her türlü amaçlı eylem ve diğer birey ve gruplarla kurdukları ilişkileri kapsar. Bu eylem ve ilişkilerin geçmişten bugüne, bir grup veya toplumdan diğerine almış olduğu biçimlerin, geçirmiş oldukları değişim ve dönüşümlerin anlaşılması ve açıklanması; bireyler, toplumsal kategoriler, gruplar ve genelde toplumlar açısından doğurduğu sonuçların yorumlanması ve eleştirilmesi sosyolojik çabanın merkezinde yer alır. Sosyoloji bu çaba içerisinde makro ve mikro tüm toplumsal meselelerle ilgilenir. Sosyoloji Bölümleri sosyolojinin bu çabasına nitelikli eğitim, öğretim ve araştırma faaliyetleri ile katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.
Sosyolojinin Kazandırdıkları
İyi bir sosyoloji eğitimi almış birey, toplumsal hayat hakkında eleştirel düşünmeyi ve sorgulamayı öğrenir.
Sosyolojik hayal gücü insanlara günlük bakışın ötesine geçiş imkanı sağlar. Toplumsal ve kültürel ilişkiler hakkında farkındalığımızı artırır. Duygularımızın keskinleşip, gözlerimizin daha çok açılmasına yardımcı olur.
Daha önce görmediğimiz insanlık durumlarını keşfedebiliriz. Bauman’ın ifadesiyle sosyolojik düşünmek, baskıcı bir dünyayı esnekleştirir. Bize dünyanın şimdi olduğundan farklı bir dünya olabileceğini gösterir. Sosyolojik düşünme sanatını öğrenen insan daha az maniple edilebilir.
Sosyoloji, çevremizdeki insanları, onların hasletlerini, düşlerini, kaygılarını ve acılarını daha iyi anlamamızı sağlar. Empati yeteneğini güçlendirir. Öteki toplumlar ve gruplar hakkında bilgimizi artırır. Korku ve zıtlaşma yerine, hoş görüyü teşvik eder. Özgürlüğümüze katkıda bulunur. Sosyoloji, bu sebeple sık sık politik ihanetle suçlanır.
Klasik sosyolojinin doğumunda o günün toplumsal sorunlarına çözüm arayışı önemli rol oynamıştır. Nitekim Comte’un “Tahmin etmek için bilmek, kontrol etmek için tahmin etmek” sözü, sosyolojiye o dönemde yüklenen işlevi son derece öz biçimde ortaya koymaktadır.
Bu açıdan bakanlar, sosyolojiye daha iyi bir dünya yaratılması görevi vermektedirler. Bu sebeple olsa gerek, Berger’ın da ifadesiyle, sosyologların bir “sosyal reformcu” imajları vardır. Sosyolojik düşünmek, sosyal değişmeyi teşvik eder. Sistemin işleyişi hakkında ne kadar çok bilgiye sahip olursak, onu değiştirebilecek gücümüz o kadar çok olur.
Sosyolojik perspektif, hem sınırlarımız hem de imkanlarımız hakkındaki farkındalığımızı artırır. İçinde yaşadığımız toplumun işleyiş kalıplarını anlamamızı sağlar. Yine bunlara benzer yapıların bir çok toplumda var olduğunu görürüz. Oyunun kurallarını ne kadar iyi anlarsak, iyi oyuncu olma ihtimalimiz o kadar artar.
Başından itibaren sosyolojinin vaadi, bilimsel ilerleme kadar, kamusal ilgiyi aydınlatmak da olmuştur. Özellikle yoksulluk, işsizlik, eğitim, kültür ve kentleşme gibi alanlarda sorunları belirleyip çözüm önerileri aramak, en azından bu alanda çalışanların bir bölümünün sosyolojiye yüklediği işlevler arasındadır.
Aynı zamanda araştırma kurumlarından şirketlerin insan kaynakları yönetimi departmanlarına kadar geniş bir alanda sosyologların istihdamı, sosyolojinin işlevlerinin genişliğini de anlamamıza yardımcı olacaktır.
Sosyologların Çalışma Alanları
✔İnsan Kaynakları ve Personel Yönetimi
✔Sivil Toplum Kuruluşları
✔Sosyal Hizmetler
✔Hastaneler / Toplum Merkezleri
✔Medya / Basın – Yayın
✔Rehberlik / Danışmanlık Alanları
✔UNDP , WB , UNICEP , ILO gibi uluslararası kuruluşlarda danışmanlık
✔Kültür Organizasyonları (sinema,tiyatro,belgesel)
✔Turizm Tanıtım
✔Sanat Galerileri
✔AR-GE Çalışmaları