Dünyada ve ülkemizde eğitim insanları, öğretmenler, Başarı, Yetenek ve Zeka testleri olarak gruplandırabileceğimiz Standart testleri uygulamakta ve çok az öğretmen, profesyonel literatürde bir çok referansla dolu olan testleri, doğasında olan sınırlamalar ve çerçeveleme açısından, bir çok psikolog ve eğitimcinin yaygın olarak kabul etmesinin aksine, eleştirel bakmakta ve olumsuz olarak ele almaktadır.
Son yıllarda yapılan pek çok araştırma, akademik yetenek ve başarıyı ölçmede, tek tip testlerin yeterli geçerlilikte olmadığını ortaya koymuştur. Standartlaştırılmış testleri ve “test odaklı” eğitimi aşırı vurgulayan bir yaklaşım, eleştirel ve yaratıcı düşünme gibi becerilerin ölçülememesi ile birlikte öğrencileri entelektüel gelişimi için muhtemel mahrum bırakabilir ve bu tür testlere aşırı güven, zekayı anlama ve geliştirmenin alternatif yollarını araştırmayı sınırlar. Standartlaştırılmış testlerin olumsuz yönlerini aşağıdaki şekilde maddelendirebiliriz:
- Öğrenciler, bu testlerin geleceklerini etkileyeceğini bildiklerinden, kopya çekme ve psikolojik uyarıcı alma gibi yöntemlere başvurabilirler.
- Bu testler, öğrencilere, nasıl daha iyi performans sergileyecekleri hakkında bir geri dönüt vermez. Üstelik, kimi testlerin sonucu, öğrenci öğretmen ve veliye aylar sonra verilebilmektedir.
- Standart testler, öğrencinin yaratıcılığına değer vermez ve onu ölçemez. Testin kriterleri dışında yaratıcı bir yanıt yazan öğrencinin bu yanıtı, format dışı olduğundan değerlendirmeye alınmayacaktır.
- Standart testler, insan deneyimi ve insan öğrenmesini bir seri rakama indirger. Bir öğrenci, belirli bir konuda, sözgelimi, uygulamalı bir projeyi yürütmede, bir grup tartışmasına önderlik etmede, bir resim çizmede çok iyi olabilir ve bilgisini bu tür bir ortamda gösterebilir, ancak standart bir test bu becerileri ölçemeyeceğinden kişinin gerçek yeteneğini ölçemez, bu da öğrencinin özgüvenini zedeleyebilir.
- Öğrencinin testte iyi bir sonuç elde etmesi, hedef konuları iyi öğrenmiş olduğunu her zaman göstermez. Bazı sınavlar, çeşitli taktiklerle, belirli bir formül ya da ezber bilgiyle başarılabilir niteliktedir ve test yapıcı, iyi sonuç almış öğrencinin konuyu anladığını ve dolayısıyla başarılı olduğunu farz eder.
- Eğitimin temel hedeflerinden biri, öğrenciyi gerçek yaşama hazırlamaktır. Ancak, öğretmenine ya da bir başka öğrenciye soru soramadığı konuşamadığı, zaman sınırlamasının olduğu, referans ve diğer öğrenme araçlarını kullanamadığı yapay bir öğrenme ortamında yapılan bu sınavlar, bu anlamda öğrenciye doğal olarak bir katkı vermekten uzaktır.
- Bazı öğrenciler, stresle başak çıkma konusunda başarılıdır ancak her öğrenci için bunu söylemek mümkün değildir. Stres, belirli bir seviyenin üstüne çıktığında, beyin, test sorularına doğru yanıt vermek için, İngilizce’de “fight or flight” dediğimiz, “savaş ya da kaç” diye adlandırılan bir zihin haline geçer. Bu durumda, öğrenci, bilgi olarak yeterli olsa da, başarısız denebilecek bir performans gösterecektir. Standartlaştırılmış testler, “kazananlar” ve “kaybedenler” üretir. Kaybedenler, düşük bir özgüvenden muzdarip olurken, kazananlar, özellikle ebeveynlerinin de yönlendirme ve hatta zorlaması ile, yüksek akademik başarılara ulaşabilirler ancak onlar da derin benlikleriyle, etik ilkelerle, estetik duygularla, şefkat, yaratıcılık ve/veya hayata bağlılık gibi bir takım niteliklerden yoksundurlar.
- Bu maddelerin içinde belki de en önemlisi, standartlaştırılmış bu testlere hazırlanmaya ve onları almaya zaman ve enerji harcayan öğrenciler, aynı zamanı yetenekleri ve arzuları doğrultusunda yeni beceriler geliştirerek harcıyor olabilirler. Bu da elbette, doğuştan her bir insanın biricik ve belirli yeteneklere sahip olduğunu göz önünde bulundurursak, elbette ki, standart bir testle arzulanan standart bir insan çıktısından ziyade, hem bireysel tatmin düzeyinde, hem de yetenek ve istekleri doğrultusunda kendini geliştirebilen ve gerçekleştirebilen öğrencilerin oluşturduğu bir toplumun daha huzurlu, mutlu bir toplum olacağını söylemek pekala mümkündür.
21. Yüzyıl ince becerileri (soft skills) olarak geçen, eğitimin ana ereklerinden biri olan öğrenciyi gerçek yaşama hazırlamada çok önemli değerler olan Eleştirel düşünme, Yaratıcılık, Dayanıklılık, Kararlılık, Öz disiplin, Empati, Cesaret gibi kişilik niteliklerini standart testler ne yazık ki ölçememekte, bu da Standart testlerin bireyleri bir bütün olarak ölçmeden uzak olduğunu düşündürmede bir başka önemli unsur olarak rol oynamaktadır.
Standartlaştırılmış testler, öğrencilerin çıkarlarına hizmet etmeyen, herkese uyan tek bir yaklaşım sağlamaya odaklanmıştır. Bu, öğrenme hedefleri ve değerlendirme uygulamaları arasında bir uyumsuzluk yaratır. Bu nedenle, öğrenci performansına ilişkin daha dengeli iç görüler elde etmek için yetkinlik temelli değerlendirmeye öncelik vermek çok önemlidir.
KAYNAKÇA:
https://rethinkingschools.org/articles/what-standardized-tests-do-not-measure/https://www.institute4learning.com/2013/02/28/15-reasons-why-standardized-tests-are-worthless-2/https://www.ascd.org/el/articles/why-standardized-tests-dont-measure-educational-qualityhttps://www.talentedladiesclub.com/articles/why-standardized-tests-fail-to-assess-students-knowledge/https://www.teachthought.com/learning/things-tests-cant-measure/