“Öğretmenlik teknik bir göreve dönüşüyor. Öğretmenlik kimliksizleşiyor. Öğretmenlik, piyasadaki diğer mesleklerden ayrışıyor.”
Sivil toplum kuruluşları varoluş amaçlarına uygun olarak yaptıkları faaliyetlerle ya doğrudan fertlere/topluma ekonomik ayni-nakdi ya psiko-sosyal desteklerle iyi olmanın düzeyini artırmaya ya da toplumu ilgilendiren faaliyetlerde bulunan özel-resmi kurumların çalışmalarını izleyerek sonuçlarını değerlendirip gelecekte daha iyi sonuçlar alınabilmesi için önerilerde bulunmaya çalışırlar.
Çalışmalarını yakından takip ettiğim İLKE – İlim Kültür Eğitim Vakfı da çatısı altında İlmi Etüdler Derneği (İLEM), Yaygın Eğitim ve Kültür Derneği (YEKDER), Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD) üye kuruluşları ayrıca da İslam İktisadı Araştırma Merkezi (İKAM) , Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi (EPAM), Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM) ve Sivil Toplum Akademisi (STA) gibi merkezlerle birlikte araştırma ve geliştirme faaliyetlerini sürdürmektedir.
Bugüne kadar ondört proje, seminer, konferans, panel, sempozyum, çalıştay, yuvarlak masa, rapor, analiz raporları, politika notları, kitap, bülten, kurumsal rapor, rapor sunumu, basın toplantısı, konuşma-sohbet ve eğitim adı altında da yüzdoksandokuz faaliyeti gerçekleştirerek yazılı olarak kamuoyuyla paylaşmıştır. Yüzlerce habere konu olan faaliyetleri basın yayında yer almıştır.
İsmi gibi ilkeli bir duruşla güçlü yarınlara ulaşabilmek için ihtiyaç odaklı, kanıta dayalı, kapsayıcı ve yapıcı bir yaklaşımla yürüttüğü çalışmaların sonuncusunu “ÖĞRETMENLİĞİN DÖNÜŞÜMÜ – EĞİTİM İZLEME RAPORU / 2022” adıyla 31 Ocak 2023’te Üsküdar Altunizade Mercury Otel’de gerçekleştirdiği panelle katılımcılara dağıttığı yüzellialtı sayfalık kitap ve sosyal medyayla paylaşmıştır.
Gerçekten de öğretmenler, eğitim sistemlerinin en kritik öğesi olarak kabul edilmektedir. İnsanlık tarihi kadar eski, tüm mesleklerin de anası sayılan bir meslek olan öğretmenlik ilk zamanlarda eğiten, bilgiyi üreten, aktaran ve öğreten sonraları bilgi aktaran son dönemde teknolojinin sağladığı imkânlar sayesinde rehberlik eden, öğrenmeyi öğretip bulduran bir duruma evrilmiş ancak dünya gibi dönüşüm devam etmektedir. Öğrenci ve okul başarısı üzerinde etkili faktörlerin en başında gelen öğretmenler eğitim sistemlerindeki tüm değişim ve yenileşme çalışmalarının da vazgeçilmez unsurlarıdır.
Artık öğretmenler; öğrenci ve velilerden daha çok teknolojiye hâkim olması gereken, fakülteden mezun olurken sahip olduğu bilgi ve beceriyle yetinmeyen, başta mesleki uzmanlık olmak üzere iletişimle tüm insani değer ve becerilere sahip ve sergileyebilen, her şeye rağmen toplumsal algı ve itibarını koruyabilen, sistemin tüm eksik ve kusurlarını kapatabilen, her bireyin gelecekteki hedeflerine ulaşabilmesine katkı sağlayan belki de gerçekten peygamber sabrı dedikleri insanüstü yeterliliklere sahip olmaları gerekmektedir.
Bu raporun yazılı metninde; temel bulgular, öneriler, genel görünüm, çocuklar ve gençler, eğitime erişim, eğitim ortamları, eğitimin bütçesi ve finansmanı, insan kaynağı, yükseköğretim, eğitimin çıktıları, eğitimde eşitsizlikler, örgütlenme ve kurumlar başlığında ülkemizde son altı yılda eğitim adına yapılan neredeyse tüm çalışmalar şekil, tablo ve istatistiklerle güzel bir şekilde özetlenmiş.
Öğretmenliğin dönüşümü ana temalı ikinci bölümde ise “öğretmenliğin dönüşümünün parametreleri, öğretmenliğin toplumsal konum ve itibarının değişimi, öğretmenliğin dönüşen işlevi: öğretmenlikte misyon değişimi, öğretmen yetiştiren kurumların mevcut durumu, yapısı ve sorun alanları, öğretmenlik meslek kanunu ve kariyer sınavı, öğretmenlik mesleğinde kariyer ve öğretmenlik tabanlı uzmanlıklar, , öğretmenlik mesleki öğrenme süreçlerinde topluluk yaklaşımı: öğretmen ağları, özel sektörde öğretmenliğin dönüşümü, çalışma hayatı ve ücretler açısından Türkiye’de öğretmenlik” olmak üzere dokuz öğretmen/akademisyen tarafından hazırlanan makale ile konu tüm yönleriyle ele alınmıştır.
Raporun temel bulgular bölümünde; Türkiye’de 2022 yılında eğitim alanında yaşanan politik gelişmeler, uygulamaya geçen kararlar, sayısal gelişmelerin eğilimleri ile bunların sahaya yansımaları analiz edildiğinde özet olarak aşağıdaki bulgulara ulaşıldığı görülmektedir.
“Salgın sebebiyle oluşan öğrenme kayıpları için etkili bir telafi politikası geliştirilemedi. Hayat boyu öğrenmeye ilişkin veriye ulaşılamadı. Eğitime ayrılan bütçe azaldı ve eridi. Öğretmenlik mesleğini güçlendirmeye yönelik girişimler palyatif kaldı. Covid-19 salgını sonrası eğitimde dönüşüm tartışmalarına yönelik yapısal gelişmeler gündeme gelmedi. Derslik başına düşen öğrenci sayısı arttı. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı arttı. Okul öncesi okullaşma oranında artış sağlandı. Ortaöğretim düzeyinde de okullaşma oranı yükseldi. Özel eğitime devam eden öğrenci sayısında temel eğitim düzeyinde artış görüldü. Yükseköğretimde öğrenci sayısı bakımından büyüme devam etti. Yükseköğretimde yabancı öğrenci sayısı bakımından uluslararasılaşma devam etti. Yükseköğretim mezun sayısı arttı. Lise ve üstü mezunlarının oranı, lise altı mezun oranına göre arttı. Ne eğitimde ne istihdamda (NENİ) olan çocuk sayısında düşüş trendi devam etti. Özel öğretim kurumlarında salgın dönemindeki öğrenci kaybı telafi edildi. Eğitimci sendikalarının üye sayıları %11 düzeyinde arttı. Eğitimin niteliğini artırmaya yönelik politikalar, alt yapının iyileştirilmesi ve eğitim ortamlarının güçlendirilmesine yönelik oldu. Mesleki gelişim çalışmalarında yenilikçi uygulamalar hayata geçirildi. Yatılı, taşımalı ve burslu öğrenci sayıları azaldı. Öğretmenlerin yaşları ve eğitim yılları yükselmeye devam etti. Türkiye’de bölgeler arasında okullaşma oranlarındaki anlamlı farklılık devam etti.”
Eğitim sisteminin güçlendirilmesi, niteliğin artırılması ve sürdürülebilirliğin sağlanması bakımından öneriler başlığında ise;
- Okullaşma oranları artırılırken okulun çekici, yararlı ve eğlenceli bir mekân ve süreç olarak tasarımına yönelik politikalar da geliştirilmelidir.
- Eğitime ayrılan bütçe artırılmalıdır. Bütçede yatırım payı artırılmalı ve eğitim sisteminin güçlendirilmesine yönelik yatırımlara ağırlık verilmelidir.
- Başta okulda beslenme olmak üzere öğrencilerin iyi oluş hallerini güçlendirecek destekler artırılmalıdır.
- Öğretmenliğin mesleki statüsünün yükseltilmesi ve öğretmenlerin dönüşüm sürecine uyum sağlamalarını kolaylaştırmak amacıyla üniversitelerle işbirliklerini güçlendirecek alt yapı kurulmalıdır.
- Okul yöneticiliğinin uzmanlık alanı olarak tanımlanmasına yönelik hedefler, üniversitelerle birlikte gerçekleştirilmelidir.
- Eğitim sisteminin kriz durumlarında daha dayanıklı olmasını sağlayacak güçlendirme politikaları, Covid-19 deneyimlerinden çıkarılan dersler doğrultusunda hayata geçirilmelidir.
- Eğitim sisteminin, aşırı merkeziyetçi yapısının yol açtığı hantallık, verimsizlik, iş kaybı ve motivasyon kaybına yönelik politikalar geliştirilmelidir.
- Özellikle ortaöğretim düzeyinde açıköğretime ve sınava hazırlık odaklı temel liselere kaçış sürecinin insan kaynağının niteliği ve eğitim sisteminin yapısal dönüşümü bakımından analiz edilmelidir.
- Eğitim sisteminin, sınav odaklı temel eğitim ve ortaöğretim algısını değiştirecek ve öğrencilerin potansiyellerini fark etmeleri ve geliştirmelerine odaklanacak, öğrencilerin şimdiki ve gelecekteki iyi olma hallerini güçlendirecek şekilde dönüşümüne yönelik orta vadeli politikalar geliştirilmelidir.
- Halen devam eden bölgeler arası farklılıkların giderilmesi amacıyla fiziki yatırımlar yanında öğretmen sürekliliği ve eğitimin niteliğini artırmaya yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
- Öğretmenliğin dönüşümü, eğitim sisteminin dönüşümüyle birlikte ele alınmalıdır. Bilişim ve iletişim teknolojilerinin sunduğu imkânların ötesinde, birlikte yaşama, kapsayıcılık, sürdürülebilirlik, özerklik ve esneklik temelli geçiş ve dönüşüm politikaları geliştirilmelidir.
Raporun Genel Sonuçlar başlıklı son bölümünde ise “Öğretmenliğin sürekli dönüşen bir uzmanlık alanı olduğunu iddia etmek abartılı bir iddia değildir. Bununla birlikte bazı tarihi dönüm noktaları olduğunu da kabul etmek gerekir. Covid-19 salgını da bu tarihi dönüm noktalarından biri olarak, öğretmenlik mesleğinin tanımı ve pratikleri üzerinde derin etkiler bıraktı. Bugün itibariyle salgın öncesi dönemle kıyasla gözle görülür bir dönüşümden bahsetmek zor olsa da salgının yol açtığı hayatın bütün alanlarına sirayet eden derin dönüşüm dalgası, daha muhafazakâr olan eğitim olgusunu ve kurumlarını da dönüştürecek.” Bu dönüşümün parametreleri ve etkilerinin anlamaya çalışıldığı bu dosyadaki analizler sonucunda aşağıdaki çıkarımlar yapılmıştır.
“Öğretmenlik teknik bir göreve dönüşüyor. Öğretmenlik kimliksizleşiyor. Öğretmenlik, piyasadaki diğer mesleklerden ayrışıyor. Öğretmenlik rekabet ve rehavet arasındaki sıkışmışlıktan kurtulmak istiyor. Eğitim sistemleri kurumsal kapasitelerini artırma gereksinimi duyuyor. Öğretmenlik için organik kariyer yapısı arayışı güçleniyor. Öğretmenler, bir pazar, sosyal hedef kitle ve politik bir grup olarak algılanıyor. Kamuda öğretmenlik, bir istihdam ve iş garantisi olma algısından yıpranıyor. Öğretmenlik, salgınla derinleşen eşitsizlik olgusundan etkileniyor. Okulların kurumsal kapasitelerini güçlendirme ihtiyacı artıyor. Öğretmenliğin değişmeyen yetkinlik alanlarına yönelik fikir birliği ihtiyacı artıyor. Öğretmenliğin üniversite ile bağı güçleniyor. Dijitalleşme ile öğretmen özerkliği güçleniyor.”
Yukarıda başlıklar halinde sunulan özellikle bulgular, öneriler ve sonuçlar başlığındaki tespitlerin hepsinin raporda geniş bir açıklaması mevcuttur. Olumlu-olumsuz tüm durumları veriye dayalı objektif şekilde raporda yer aldığı görülmektedir. Bu raporu hazırlayan ve kamuoyuyla paylaşan İlke Vakfını ve emek veren meslektaşlarımı tebrik ediyorum. Bu ve önceki raporların başta EBA olmak üzere tüm platformlarda özel-resmi tüm öğretmenlerimize mesleki gelişim içinde video içeriğe dönüştürülerek paylaşılmasında fayda görüyorum.
(*) Öğretmenliğin Dönüşümü, Eğitim İzleme Raporu-2022, İlke Yayınları: 166, Alan İzleme Raporları: 12, Limit Ofset, İstanbul-2023