Umut mitolojide içinde bütün kötülükleri barındıran Pandora’nın Kutusu’ndan çıkan son şeydir ve bütün kötülüklere rağmen bir şeylerin iyi gideceğine, düzeleceğine karşı inancı sembol eder.
UMUT
Literatürdeki tanımları genel olarak ele alırsak umut, insanların sorunlarını çözebilmek ya da arzu ettiklerine ulaşabilmek için yol aramalarını ve bu yolu bulabileceklerine yönelik inançlarıdır. Umut, kişide önemli çağrışımlar yapan bir kavramdır (örneğin; iyimserlik, cesaret, güdülenme vs.). Ve bu kavram bireyin iyi oluşunun güçlenmesine ve yaşama karşı olan bağlılığının artmasına yardımcı olur. Umut, iyileşme sürecini başlatan, devam ettiren ve hızlandıran bir faktör olarak hayatımızda yer alır. Aynı zamanda hastalıkla mücadelede motivasyonu arttıran önemli bir baş etme mekanizmasıdır.
Günlük hayatta umut kavramı iyimserlikle sıklıkla karıştırılır. Aslında her iki kavram birbirine ne kadar benzer gibi görünse de birbirinde bir o kadar da farklıdırlar. İyimserlik, negatif durumların az, pozitif durumların ise çok olarak idrak edildiği, bu durumlar ile yüzleşmenin beklendiği esas yönelim olarak açıklanmaktadır (Harris ve Middleton, 1994). İyimser kişiler, bir olay karşısında ne olursa olsun mutlaka iyi bir sonuç olabileceğini varsayarken umutlu kişiler, olumsuzlukların da farkındadırlar. İyimserler bardağın hep dolu tarafını görürler. Umutlu insanlar ise bardağın boş kısmının da farkında olan ve buna göre umudunu gerekçelendiren kişilerdir.
Umut insan psikolojisi için önemli bir kavramdır. Erikson’a göre, insan yaşamı boyunca sekiz gelişim döneminden geçmektedir. Bunlardan ilki olan “Temel Güvene Karşı Güvensizlik Duygusu” adlı dönemde, kimlik krizinin aşılması için umudun temel erdem olduğunu ifade eder. Ona göre umut, çocukların hedeflerine ulaşmaları için harekete geçiren içsel bir motivasyon kaynağıdır. Bireyin psikososyal gelişim evrelerinde temel umut çok önemli bir yer tutar çünkü gelişim evrelerinin ilkinde görülen ve diğer bütün ego yeterlilikleri arasında en uzun dönemli olan duygudur. Ve diğer gelişim aşamalarına geçiş için anahtar bir rol oynar.
Umudun ruh sağlığını etkilemesinin en büyük etkeni de umudun geleceğe dönük olmasıdır. Bu yüzden bireylerin yaşamlarının anlamını ve yaşam amaçlarını da doğrudan etkiler. Umut düzeyi yüksek insanlar yaşam amaçlarını belirleme ve bu amaçlara ulaşma konusunda daha öz güvenlidir. Bu kişiler umudun kaynakları olan sosyal destek, öz güven-öz saygı-öz yeterlilik, problem çözme becerisi, dini inançlar ve geçmiş olumlu deneyimleri kullanmada başarılıdırlar.
Kısacası, umutlu insanlar daha canlı, enerjik ve yaşama bağlıdırlar ki bunlar da olumlu ruh sağlığı düzeyini arttırıyor. Umuda yeterli düzeyde veya hiç sahip olmayanların ise pek çok ruhsal hastalıklara yatkın olduğu belirtilmiştir.
Özetleyecek olursam, hayatın her alanında umudun birçok olumlu etkisi vardır. Umutlu olduğumuzda yalnızca neşe, sevinç, memnuniyet, mutluluk gibi deneyimlerimiz yükselmez. Ayrıca yaşamlarımızın başka alanlarını da zenginleştiririz. Umut insanların hayat enerjilerini yükseltir. İşimiz ve çevremizdeki insanlarla olan ilişkimizi güçlendirirdir. Mental sağlımızı da etkileyerek daha üretici ve verimli olmamızı sağlar. Umut düzeyimiz arttıkça kendimize olan güvenimiz ve öz saygımız artar, değerli bireyler olduğumuzu hissederiz. Umut sadece bizi değil ailemizi, arkadaşlarımızı çevremizdeki insanları ve hatta toplumu da etkiler. Çünkü umutlu insanlar toplum içerisinde başarılı, üretken ve verimli insanlardır. Umutlu insanlardan zarar gelmez.