1.Bölüm: Alınan Hizmetin Ederi:
Yeni bir kitap alırken fiyat performans dengesini, yaprak sayısı veya kapağın ciltli olup olmaması ile ölçen neslin bir bireyinden uzaktan eğitim üzerine notlar.
Eyvah denilecek bir süreç mi derseniz kesinlikle evet derim. Öyle usul sessiz de değil hani avazım çıktığı kadar bağır bağır “EYVAH Kİ EYVAH”
Tanımla deseniz neresinden başlamalıyız kısmının bile birkaç çığlık attıracağı bir süreç diye özetlenecek.
Hazırlıksız mı yakalandık? Bırakın hazırlığı süreci yarılamışken bile birçok konu başlığı ile ilgili yapılmış bir çalışma, atıf, yönerge ilgililere konu ile ilgili iletilmiş bir talimat bile yoktu. Her zaman olduğu gibi karanlıkta el yordamı ile yolumuzu bulmaya çalıştık.
Uzaktan verilecek dersin şekli, saati bir yana velilerin eğitimin bilinmez kısmına bu kadar yakın olması bile başlı başına büyük bir sorun.
Covid19 nedeni ile eğitimin yeniden şekillenmesi gerektiğini konuşmaya başlamamızın üzerinden çok fazla geçmeden tüm paydaşların kendilerini boşlukta hissettiği bir sürecin ortasında kaldık. Kıyısından kenarından tartışma başladığında ısınma turları misali kaç saat ve nasıl olmalı sorusu ön plana çıksa da bugün konuşacağımız konu şu kadar ders olsun, bu kadar ekran süresi, bekleme süresinde öğrenciler kaynatmasınlar aman şu şekilde dersi planlayalım, etkinliği şöyle yapalım, öğrenciler okula gelir gibi mi hazırlansın gibi başlıklara girmeyeceğim.
Nede olsa bu konular çok fazla tartışma götürür sonunda da bir sonuca ulaşmadan da mesaiyi bitirir.
Bence en önemli olandan başlayalım isterseniz.
Alınan Hizmetin Ederi Konusu “PARA”
13 Mart tarihinde okullar kapandığı andan itibaren özellikle özel okul velileri arasında “Yemek ücretleri, servis ücretler ve tabi ki kaçınılmaz olarak ücretler” ilk gündem maddesi oldu!
Özel okullar içerisinde rakipleriyle aralarına ciddi fark koyan kurumlar direkt olarak etkilenmeseler de devletin ücretsiz verdiği eğitiminin üstüne bir şey koymadan veren birçok okul ciddi olarak etkilendiler. Temelde velilerin kaygısı verilen eğitimin kalitesi ücret ödemeye değer mi idi Anlayacağınız fiyat performans dengesi!
Basitçe tarafları fırsatçılıkla suçlayanlara itibar etmemeye de çalışarak. Çocuğunu ücretsiz eğitim alabilecekken ücret karşılığı özel kuruma yollayan insanların beklentileri daha kaliteli eğitim olduğu yadsınamaz bir gerçeklikti Bu noktada özel okullardan veliler fark yaratmalarını beklemekte tabi ki haklıydılar. Maalesef veli bu beklentiyi yüz yüze eğitim süreçleri ile karşılaştırarak “Ne yapıyorsunuz ki?” sorusu üzerinden okul yönetimini sorgulamaya kalkıştı. Veliye göre çocuk okula gitmiyorsa maliyetler düşüyordu. Ayrıca öğrencisinin sorumluluğunu da üstüne almak bu işi para karşılığı başka birine devreden bir birey için:
“E madem ben ilgileneceğim neden bu kadar para veriyorum” sorusunu da zihninde canlandırmaktaydı.
Özel okullar ise süreci daha fazla ders, daha fazla ilgi, daha da sosyal aktivite ile yürütmeye çalıştılar. Her şeyin daha fazlası gibi amansız bir sürece girdiler. Bu şekilde velilerden gelecek tepkiyi önlemiş olurken ilk aşamada velileri de etkilemeyi başardılar.
Fakat bir noktada kurgu sorun çıkarmaya başladı. İlk başlarda ki yeninin getirdiği motivasyonla veliler her daha fazlaya dört elle sarılırken ilerleyen süreçte veliler yine mi diye bıkkınlıklarını ifade etmeye başladılar.
Düşünün bir hizmet satın alıyorsunuz ama karşılığında para ödediğiniz bu hizmet size daha fazla iş yükü bindiriyor.
Süreçte velinin en temel kaygısı “Çocuğum öğreniyor mu?” Okulun da en temel kaygısının bu olması gerekiyor! Olması gerekirken okulların modern zaman kreşleri olarak da fayda sağladığı konusuna kimseler temasa etmedi. Ebeveynlerin her ikisinin de çalıştığı aileler için özeti kurumlar yeniden saatlerini düzenleyerek veli iş çıkışına uzanan etütleri niye koyuyorlardı ki değil mi?
En başından itibaren gizlenmiş menfaatler konusu tartışmaya açılmadı halada bu konuya değinilmiyor nede olsa toplumun kırmızı çizgisi.
Yeniden konumuza dönecek olursak tartışma öğrenme düzlemine çekilirse hem veli hem de okul aynı saflarda buluşmuş olacaklar. İşte bu noktadan sonra okul uzaktan eğitimin sağlıklı yürütülmesine dair adımları bilimsel çerçevede atacaktır. Burada ortaya çıkan ikincil görev okulun veliye kalitesi ile ilgilenirler. Çünkü çocuğunu devlet ücretsiz eğitim verirken ücret karşılığı başka bir kuruma yollayan insanların beklentileri daha kaliteli eğitimdir. Bu noktada özel okullardan veliler fark yaratmalarını beklemektedirler. Yani bir anlamda sürecin sağlıklı işlediğini, korkulacak bir şey olmadığını ispatlaması gerekiyor. Bunun da yolu ÖLÇME ve DEĞERLENDİRME den geçiyor. Hedefler veliye açıklanmalı ölçme değerlendirme yöntemleri kullanılarak veliye raporlanmalıdır. Aslında bu raporlamanın amacı kullanışlı geri bildirim vermektir. Bu sayede veli elle tutulur bir hizmet satın aldığının farkına varacaktır. Proje ve performans ödevleri ile öğrenci gelişimi takip edilmeli, hedeflenen kazanımlara ulaşıp ulaşmadığı gerek bu yöntemle velinin beklentisinin yeniden yönlendirilmesi ve sürecin yüz yüze eğitimden farklı bir halde olduğunun bilinçlendirmesi yapılmalıdır. Bunun yanında veli düzenli sürelerde çocuğunun gelişimi ile ilgili bilgilendirilmelidir. Varsa öğrenme eksikleri tespit edilerek paylaşılmalı bu yönde ortak çalışmanın zemini oluşturulmalıdır.
not: devam edecek.
